İştahsızlık kısaca açlık sinyallerinin alınamaması olarak tanımlanabilir. İştahsız çocuklar çok uzun süre yemek yeme isteği duymadan yaşayabilir. Besin için ağlamayan ve beslenmesi için uyandırılması gereken çocuklar açlık sinyalleri düşük çocuklardır. Bu çocukların bazıları yemeğe istek duysa da çok az bir miktarla doyabilmektedir. İştah durumu çocukluk çağında büyüme ve gelişmeyle doğrudan ilişkili olduğundan iştahsız çocuklar yeterli beslenemediklerinde büyüme ve gelişme problemleri görülebilir ve hatta bu durum çocuğun ilerleyen yaşamını da etkileyebilir. Büyüme gelişmeye etkilerinin yanı sıra çocuklarda görülen iştahsızlık; kardiyovasküler hastalık ve tip2 diyabet gibi hastalıkların da riskini arttırmaktadır.
Çocuklarda iştahsızlık görülmesinin çeşitli nedenleri olabilir. Zaman zaman çevrenin etkisiyle oluşabilse de öncelikle biyolojik bir durumdur. İştahsız çocuklar önce sağlık kontrolünden geçmeli eğer biyolojik bir sorun görülürse tedavi edildikten sonra iştahsızlığı düzeltilmelidir. Bebeklikte görülen emme ve yutma güçlüğü çocukluk çağı iştahsızlığının başlıca sebeplerindendir. Kronik enfeksiyon, ateş, viral hepatit, tüberküloz, kalp yetmezliği, malabsorbsiyon, gastoözofajiyal reflü (GÖHR) ve kanser gibi birçok hastalık çocuklarda iştahsızlığa yol açmaktadır.
Çocuklar yeme davranışlarına göre; iştahsız, seçici yiyen ve besin korkusu olan olarak 3 gruba ayrılabilir. Üç grubun da altında yatan nedenler benzerlik gösteriyor olsa bile çocuğun yemeğe verdiği tepkiler farklıdır. Beslenme korkusu çocuğun tadını bilmediği yeni gıdalara karşı besin reddi olarak tanımlanırken, seçici yeme ise çocuğun hem tanıdığı hem de ilk defa deneyeceği gıdalara karşı reddi olarak tanımlanır. Genellikle diyette besin çeşitliliği olmaması veya az olması durumunda meydana geldiği düşünülmektedir.
Bazen çocuklarda herhangi bir biyolojik nedene bağlı olmaksızın da iştahsızlık görülebilmektedir. Çocuğa yemek konusunda ısrarcı bir tutumda bulunmak gibi bazı yanlış tutumlar ile birlikte anne-baba arasında yaşanan tartışmalar, çocuğun bilinçaltına işlenmiş kıskançlık ve endişe gibi durumlar, bir yakının kaybına bağlı oluşan depresyon ya da anksiyete gibi çocuğu ruhsal açıdan etkileyen durumlar da iştahsızlıkla sonuçlanabilmektedir. Çocukta belli bir yaştan sonra çevreye olan ilginin artmasıyla birlikte de iştahsızlık görülebilmektedir. Özellikle okul öncesi dönemdeki çocuklarda büyüme hızı düştüğü için iştahta azalma söz konusu olabilmektedir.
Öğünlerden önce çocuğa şekerleme, çikolata ve cips gibi zararlı yiyecekler verilmesi çocuğun yemeğini yememesine ve iştahsızlığa sebep olabilir. Fiziksel aktivite ve açık havada vakit geçirmek çocuğun iştahının artmasını sağlayabilir.
Okul öncesi çocukları genellikle anneyi ya da babayı taklit eder. Anne veya babanın kendilerinin yemediği bir besini çocuklarına yedirmeleri daha zordur. Bu dönemde çocuklar besinlere karşı kesin tavırlar koymakla birlikte bu dönemde en zor tükettikleri besinler sebzelerdir. Besinleri karışık olarak tüketmekten hoşlanmadıkları gibi tanıyabilecekleri şekilde görmek isterler. Bu nedenle yemeğin pişirme ve sunumuna dikkat edilmeli karışık bir şekilde sunmak yerine çocuğun hoşuna gidebilecek bir şekilde sunulmalıdır.
Erken çocukluk döneminde çocukları sebzelere tekrar tekrar maruz bırakmak sebze tüketimini arttırmadaki en başarılı yöntemlerden biridir. Aynı zamanda tekrarlanan sebze tüketiminin sadece tüketimi değil beğeniyi de arttıracağı düşünülmektedir. Aileler çocuğun sevmediği yemekleri tekrar tekrar önüne koyup görmesini sağlayarak çocuğun ilerleyen yaşlarda o yemeği sevmesini sağlayabilir. Ancak ailelerin çocuklarının sebze tüketmesini sağlamak için çeşitli zorlayıcı yöntemler kullandığı ve bu yöntemlerin çocuklarda olumsuz etki oluşturarak sebze alımını azalttığı düşünülmektedir.
Psikolojik nedenlerin yanında iştahsızlığa sebep olan başka nedenler de söz konusu olabilmektedir. Çocukta karın ağrısı, kusma, bulantı, GÖHR gibi problemlerin görülmesi çocuğun besinden kaçmasına ve dolayısıyla iştahsız olmasına yol açabilmektedir. Örneğin GÖHR’si olan bir çocuk yemek yerken veya sonrasında rahatsızlık hissedeceğinden yemekten kaçınabilmektedir. Yarık dudak-damak, diş çürükleri, farinks ve özefagus darlıkları, serebral palsi ve otizm gibi birçok hastalık da çocukta iştahsızlığa yol açabilmektedir.
- Endokrin sistem, iştah eksikliğinde önemli bir etkiye sahiptir. Vücudun çeşitli organlarından salgılanan hormonlardan bazıları iştah üzerinde önemli rol oynar.
Nöropeptit-Y besin alımını uyaran başlıca peptittir. Anoreksik özellik gösterir. İştah ve gıda alımını hipotalamus yoluyla düzenler.
Ghrelin gastrointestinal sistem tarafından üretilen bir hormondur. Büyüme hormonu salgılatıcı etkisi de bulunan ghrelin, enerji dengesi, yeme davranışı ve vücut ağırlığının düzenlenmesinde de rol alır. İştah açıcı ve adipojenik etkileri vardır. İnsanlarda besin alımıyla birlikte ghrelin seviyeleri azalırken açlık durumunda ise seviyesi artmaktadır. Ghrelin seviyelerinin gece 2-4 arasında pik yaptığı düşünülmektedir. Yemek öncesinde ghrelin ve hipotalamus peptit seviyeleri yükselir. Bu da gıda alımını teşvik eder. Yemek sonrasında ise ghrelin seviyeleri düşer ve kan insülin, glikoz ve aminoasit konsantrasyonları yükselir. Böylece tokluk hissi oluşur.
Leptin ve adiponektin yağ dokusundan salgılanan ve iştah üzerinde etkili olan adipositokinler arasındadır. Leptin besin alımını azaltıcı etki gösterdiğinden yağ dokusu birikimini engeller. Enerji alımını azaltıp enerji harcamasını arttırmasından dolayı antiobezite etki gösterir. Bu nedenle eksikliğinde obezite görülmektedir. Adiponektin ise enerji homeostazının düzenlenmesinde rol oynar. Aynı zamanda antidiyabetik özelliği de vardır.
Bağırsak parazitlerinin anoreksi, malabsorbsiyon, kilo kaybı, anemi ve iştahsızlık gibi sorunlara yol açtığı bilinmektedir. Bazı bağırsak parazitlerinin yol açtığı enfeksiyonların leptin ve adiponektin salınımını olumsuz yönde etkilemesiyle iştahsızlığa sebep olabileceği düşünülmektedir. Aynı zamanda bağırsak parazitlerinin sebep olduğu diyarenin de iştahsızlığa yol açabileceği düşünülmektedir.
Çocuğun yetersiz ve dengesiz beslenmesi vitamin ve mineral eksikliklerine yol açmakta ve özellikle folik asit, çinko ve demir gibi mikro besinlerin eksikliği de iştahsızlığı beraberinde getirmektedir.
Folik asidin hücre büyümesi ve gastrointestinal sistem hücreleri üzerindeki etkisinden dolayı iştah üzerinde etkisi olduğu düşünülmektedir. Folik asit aynı zamanda beslenme durumunu iyileştirerek enfeksiyonlara yakalanma riskini de düşüreceğinden büyümeye katkıda bulunmaktadır.
Demir eksikliğinde en sık karşılaşılan problemlerden biri iştahsızlıktır. Demir düzeyi ile iştah uyarıcı ghrelin hormonu arasında pozitif bir ilişki olduğu ve bu nedenle de demir eksikliğinin ghrelin düzeyinin düşüşüne ve bunun sonucunda da iştahsızlığa neden olabileceği düşünülmektedir. Demir eksikliği anemisi görülen çocuklarda demir takviyesi iştah durumunda pozitif bir etki oluşturmaktadır.
Çinko hücre büyümesi, farklılaşması ve bağışıklık sisteminde rol alan önemli bir elementtir. Bebek ve çocuklarda eksikliğinde iştahsızlığa sebep olabilmektedir.
Beslenme güçlüğünün şiddetine göre multidisipliner bir yaklaşım gerekebilir. Çocuk bir aydan uzun süre gıdayı reddetmişse, yemek yemesi için dikkatinin dağıtılması (oyuncak, televizyon vb.) gerekiyorsa ve bunlara benzer sorunlar varsa çocukta beslenme güçlüğü olduğu söylenebilir. Yapılan tetkikler sonucunda çocukta beslenme güçlüğü tespit edilmişse bir sonraki adım olarak bu güçlüğün sebebi araştırılmalıdır. Altta yatan neden tıbbi bir sorunsa, çocukta bir hastalık varsa öncelikle amaç bu hastalığı tedavi etmek olmalıdır. Hastalık tedavi edildikten sonra iştahsızlığın tedavisine geçilmelidir.
Çocukların çoğu yemek yemek yerine sıvı besinler tüketmeyi tercih eder fakat sıvı besinlerin aşırı tüketimi de çocuğun iştahını azaltacaktır. Bu sebeple çocuğu yemek yemeye teşvik etmek için öğünler arasında atıştırmalıklardan ve sıvı tüketiminden kaçınılmalıdır. Çocuğun yaşına ve gelişimine uygun şekilde yiyecekler sunulmalı ve çocuğun yemeği kendisinin yemesi sağlanmalıdır. Yeni bir yiyecek denetilirken aceleci olunmamalı, adım adım tanıtılmalı ve en az 5-15 kere denetilmelidir. Yemek çocuğun seveceği, eğlenceli bir biçimde sunulmalı hatta mümkünse hazırlama aşamasına çocuk da dahil edilmelidir. Çocuğun hazırlama aşamasına dahil olması da iştahı üzerinde olumlu etki oluşturabilmektedir. Çocuk kendi kendine yemek yiyebilen yaşa geldiyse sofrada kendi haline bırakılmalı ve sabırsızlık göstermeden yemeği kendisinin yemesine izin verilmelidir. Çocuklara yemek yemediklerinde onları incitecek sözler söylenmemeli ve ceza verilmemelidir.
İştahsızlık çocukluk döneminde sıklıkla görülen önemli bir sorundur. Bu durumun erken dönemde belirlenip çocuğun sağlıklı bir biçimde büyüme ve gelişmesi sağlanmalıdır.
Yılmaz R, & Asan Y, Demir Eksikliği Anemisi Bulunan Çocuklarda Demir Yerine Koyma Tedavisinin İştah Üzerine Etkisi. J Contemp Med. 2019;2 (9): 156-162.
Yang H. R, How To Approach Feeding Difficulties İn Young Children. Korean J Pediatr. 2017;12 (60): 379-384.
Waddingham S, Shaw K, Van Dam P, & Bettiol S, What Motivates Their Food Choice? Children Are Key İnformants. Appetite. 2017; 1-35.
Toprak K, & Samur G. İştahsız Çocuk Ve Beslenme Tedavisi Yaklaşımları. Güncel Pediatri. 2019; 2(17): 314-324.
T.C. Sağlık Bakanlığı. Türkiye Beslenme Rehberi 2015. 2016; Ankara, Türkiye.
Freitas A., Albuquerque G., Silva C., & Oliveira A., Appetite-Related Eating Behaviours: An Overview Of Assessment Methods, Determinants And Effects On Children’s Weight. Ann Nutr Metab. 2018; (73): 19–29.
Kutluay Merdol T, Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Beslenmesi. Ankara: T.C. Sağlık Bakanlığı., 2012
Holley C. E., Farrow C., & Haycraft E., A Systematic Review Of Methods For Increasing Vegetable Consumption İn Early Childhood. Curr Nutr Rep. 2017; (6): 157–170.
Anzman-Frasca S., Savage J. S., Marini M. E., Fisher J. O., & Birch L. L., Repeated Exposure And Associative Conditioning Promote Preschool Children’s Liking Of Vegetables. Appetite. 2012; (58): 543–553.
Jordana A. A., Appugliese D. P., Miller A. L., Lumeng J. C., Rosenblum K. L., & Pesch M. H., Maternal Prompting Types And Child Vegetable İntake: Exploring The Moderating Role Of Picky Eating. Appetite. 2020; (146): 1-8.
Kurt E, & Örün E, Yeme Bozukluğu Olan Çocuğa Yaklaşım. J Curr Pediatr. 2016; (14):129-135.
Yiş U, Öztürk Y, & Büyükgebiz B, Ghrelin: Enerji Metabolizmasının Düzenlenmesinde Yeni Bir Hormon. Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Dergisi. 2005; (48):196-201.
Bilgin H. M., Ghrelin; Gündemdeki Hormon. Dicle Tıp Dergisi. 2006; 33(4): 268-272.
İlhan T., & Erdost H., Ghrelin. Uludag Univ. J. Fac. Vet. Med. 2009; 28 (1): 67-74.
Yahya R. S, Awad S. I, Kizilbash N, El-Baz H A, & Atia G, Enteric Parasites Can Disturb Leptin And Adiponectin Levels İn Children. Arch Med Sci.2018;1(14): 101-106.
Aslan K., Serdar Z., & Tokullugil H. A., Multifonksiyonel Hormon: Leptin. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi. 2004;30(2): 113-118.
Mermer M, & Acar Tek N, Adipoz Doku Ve Enerji Metabolizması Üzerine Etkileri. Sdü Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi. 2017; 8(3): 40-46.
Namdari M, Abadi A, Taheri S. M, Rezaei M, Kalantari N, & Omidvar N, Effect Of Folic Acid On Appetite İn Children: Ordinal Logistic And Fuzzy Logistic Regressions. Nutrition. 2014; (30): 274–278..
Park S.G, Choi H.N, Yang H.R, & Yim, J.E, Effects Of Zinc Supplementation On Catch-Up Growth İn Children With Failure To Thrive. Nutrition Research And Practice. 2017; 11(6): 487-491.
Dantas De Medeiros Rocha É., Neves De Brito N. J., Dantas M. M., De Araújo Silva A., Almeida M. D., & Brandão-Neto J., Effect Of Zinc Supplementation On Gh, Igf1, Igfbp3, Ocn, And Alp İn Non-Zinc-Deficient Children. J Am Coll Nutr. 2015; 1-10.
Kerzner B., Milano K., Maclean W. C., Berall G., Stuart S., & Chatoor I. A Practical Approach To Classifying And Managing Feeding Difficulties. Pediatrics. 2015; 135 (2):344-353.