Vücut ağırlığı çoğu insanda stabil bir noktada tutulmaktadır. İnsanlar yıllarca aynı vücut ağırlığına sahip olabilmektedir. Sabit bir ağırlığa sahip olmak için bir enerji dengesi olmalı, yani enerji tüketimi, enerji harcamasına eşit olmalıdır. Bununla birlikte, enerji dengesi bozulduğunda, obez bireylerde olduğu gibi kalıcı kilo sorunları ortaya çıkabilmektedir. Enerji dengesinin düzenlenmesi, periferik besin algılayıcı moleküller ve merkezi düzenleyici ağlar arasında koordinasyon gerektirmektedir.
Vücut ağırlığı, hem çevresel hem de merkezi faktörleri içeren karmaşık bir sistem tarafından düzenlenmektedir. Her ikisi de periferde ortaya çıkarak beyne, özellikle hipotalamusa giden farklı yollardan sinyal vermektedir. Ghrelin ve leptin, enerji dengesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu bilinen iki hormondur. Enerji harcamasını arttıran leptinin, periferik veya merkezi yoldan uygulanmasıyla iştah azalmaktadır. Leptin hormonunun bu anorexijenik* etkisi, ghrelin hormonunun hipotalamik nöropeptid Y/Y1 reseptör yoluyla antagonize* edilmektedir. Bu nedenle; leptin ve ghrelin arasında, metabolizmadaki görevleri açısından zıt bir çalışma şekli bulunmaktadır.
Hipotalamusta leptin veya ghrelin reseptörünün aktivasyonu, gıda alımındaki değişikliklere yol açan farklı sinyalleme aşamalarını başlatmaktadır. Obezitede, hem leptin hem de ghrelin sistemleri bozulduğundan, yeni terapötik* girişimlerin geliştirilmesi amacıyla etki mekanizmalarının ortaya konulması önemlidir.
Leptin, enerji dengesinin uzun süreli regülasyonu* ve besin alımını baskılamasıyla kilo kaybını tetikleyen bir aracıdır. Yeme davranışı ve vücut ağırlığının düzenlenmesinden sorumlu bir diğer hormon olan ghrelin ise, gastrointestinal sistem tarafından üretilen bir peptit hormondur. 28 aminoasitten oluşan ghrelin, büyüme hormonu salgılatıcı etkiye sahiptir. Bu etkisinin yanı sıra; besin alımı, iştah, sindirim sistemi, üreme sistemi, dolaşım sistemi, hücre çoğalması ve karbonhidrat metabolizmasındaki görevleri de araştırılmaktadır. Düşük düzeylerde vücudun çeşitli bölgelerinden salgılanmakla birlikte; özellikle midenin oksintik bezlerindeki özelleşmiş A-benzeri hücreleri ile kana salınmaktadır.
- Kemirgenler ile yapılan çalışmalarda; ghrelinin besin alımında artışa neden olduğu, yağ dokusunun enerji olarak kullanımını ise azalttığı saptanmıştır.
Ghrelin, yağ dokusu azalmasına paralel olarak ortaya çıkan; enerji depolarının boşalmasını ve olası kaşeksi durumunu önlemektedir. İştahı arttıran ve adipojenik etki gösteren ghrelin hormon seviyeleri; obez bireylerde düşük, anoreksiyalı bireylerde ise yüksek bulunmuştur. Sistemik ghrelin miktarı vücut yağlanmasına ters olarak, obezlerde düşük ve yağ kütlesi düşük oranda olan kişilerde daha fazladır. Ayrıca obez bireylerin, ekzojen ghrelin tarafından iştah motivasyonuna daha duyarlı olabileceği belirtilmiştir. Bu nedenle, ghrelin seviyesi yükseldiğinde salgısının baskılanması, kilo kaybını arttırmak ve diyetten sonra kilo alımını inhibe etmek için terapötik bir etkiye sahip olabilmektedir. Ghrelin düzeyi; aşırı beslenme, anoreksiya nervoza, glukokortikoid uygulaması ve yüksek yağlı diyetin sebep olduğu kilo artışı ile azalmaktadır. Açlık ve hipoglisemi durumunda yükselen ghrelin seviyesi, tokluk durumunda azalmaktadır. Açken yüksek olan ghrelin düzeyi, besin alımından ortalama 1-2 saat sonra düşmektedir. Her öğün öncesi kan serum seviyesi artan ghrelinin, gün içerisindeki en yüksek olduğu vakit gece 2 ve 4 saatleri arasıdır.
- Damar yoluyla deri altına ghrelin verilerek yapılan bir çalışmada; bireylerde enerji alımının %28, kalori alımının ise %9-40 oranında arttığı bildirilmiştir.
Ghrelin sisteminin obezite tedavisi için terapötik potansiyeli hala tartışılmaktadır. Ghrelin inhibitörlerini uyaran ajanların kullanımı, ghrelinin gıda alımı ve vücut ağırlığı üzerindeki uyarıcı etkisini baskılamak için potansiyel bir yol olabilir. Obez insanlar kilo verdikten sonra dolaşımdaki ghrelin seviyeleri arttığından, ghrelin blokajı, kilo kaybından sonra tekrar kilo almayı engelleyebilir.
- Farelerle yapılan yeni bir çalışmada; ghrelin enjeksiyonundan sonra, ghrelin ile indüklenmiş gıda alımında anti-ghrelin’in bloke edildiği gösterilmiştir. Büyüme hormonu reseptör antagonistlerinin, obez farelerde vücut ağırlığı kazanımının azalmasına neden olduğu zaten kanıtlanmıştır.
- Ghrelin sisteminin insanlarda farklı işlev görmesi mümkün olduğundan, insanlar üzerinde benzer çalışmaların gerekliliği önemli bir nokta olarak önümüzde durmaktadır.
Antagonize: Zıtlık
Terapötik: Tedaviye ait, tedavi edici
Regülasyon: Düzenleme
Gil-Campos, M., Aguilera, C. M., Canete, R., & Gil, A. (2006). Ghrelin: a Hormone Regulating Food Intake and Energy Homeostasis. British Journal of Nutrition, 201–226 .
İlhan, T., & Erdost, H. (2009). Ghrelin. Bursa.
Klok, M. D., Jakobsdottir , S., & Drent, M. L. (2007). The Role of Leptin and Ghrelin in the Regulation of Food Intake and Body Weight in Humans: a Review. The International Association for the Study of Obesity, s. 21–34.
Rezaie, P., Mazidi, M., & Nematy, M. (2015). Ghrelin, Food Intake, and Botanical Extracts: A Review . Avicenna Journal of Phytomedicine, 271-276.
Yiş, U., Öztürk, Y., & Büyükgebiz, B. (2005). Ghrelin: Enerji Metabolizmasının Düzenlenmesinde Yeni Bir Hormon. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi , 196-201 .