Obezite, sağlığı bozabilecek derecede, normal olmayan veya aşırı yağ birikimi olarak tanımlanan oldukça yaygın bir sağlık sorunudur. Vücut kitle indeksi’nin 30 kg/m2‘nin üzerinde olması obezite olarak kabul edilir. İnsan vücudunda yağ dağılımına ilişkin iki tip tanımlanmıştır. Genelde erkeklerde görülen, yağın bel ve üst karın çevresinde toplanması android tip (elma şekli), genelde kadınlarda görülen, yağın özellikle kalça ve kalça etrafında toplanması ise jenoid tip (armut şekli) olarak adlandırılmaktadır.
Abdominal (karın) yağ dağılımı ile kendini gösteren obezite, tip 2 diyabetlilerin yaklaşık %80-90’ını oluşturmaktadır. Obezite ile birlikte görülen diyabet, başarılı ve uzun süreli yönetimi engellemektedir. Ayrıca obezite; tip 2 diyabet, hipertansiyon, dislipidemi, kardiyovasküler hastalıklar, kanser, obstrüktif uyku apnesi ve psikolojik problemler için bir risk faktörüdür. Karmaşık bir etiyolojiye sahip olan obezite; diyet, sosyoekonomik durum, aile etkisi, kültürel etkiler, yaşam tarzı gibi farklı unsurları içerir. Literatürde, alınan ve harcanan enerji arasındaki enerji dengesizliğinin, obezitenin oluşmasında rol oynadığı ve bazı ilaçların da obezite ile ilişkili olduğu belirtilmektedir.
Diyabet ise pankreas tarafından insülin üretimindeki kalıtsal ve/veya edinsel eksikliğin neden olduğu veya üretilen insülinin etkisizliğinden kaynaklanan kronik bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Böylesi bir eksiklik, kandaki artan glukoz konsantrasyonları ile sonuçlanmakta ve bu da vücudun sistemlerine, özellikle de kan damarlarına ve sinirlerine zarar vermektedir (Diabetes mellitus).
- Diyabet hastalığının, tip 1, tip 2 ve gestasyonel diyabet olmak üzere üç çeşidi bulunmaktadır.
Tip 1 diyabet (insüline bağlı, çocuk veya çocukluk başlangıçlı), yetersiz insülin üretimi ile karakterizedir ve günlük insülin uygulaması gerektirir. Tip 1 diyabetin nedeni bilinmemekte olup, mevcut bilgiler ile önlenebilir bir hastalık değildir.
Tip 2 diyabet, normalden daha yüksek kan şekeri seviyelerine sahip olan bireyleri kapsar, insülin direncinin artmasına ve insülin eksikliğine yol açabilir. Değiştirilebilir risk faktörleri arasında; yüksek tansiyon, kolesterol seviyelerinde değişiklik ve fiziksel egzersiz eksikliği bulunur.
Gestasyonel diyabet (GDM) ise, ilk olarak gebelik sırasında tespit edilen glukoz intoleransı olarak tanımlanır. GDM, tüm gebeliklerin ortalama %7’sini etkiler ve yılda 200.000 den fazla kadında görülür.
Obezite ve Diyabet Arasındaki İlişki
Tip 2 diyabet, tüm dünyada oldukça yaygın bir hastalık haline gelmiş ve dünya çapında bir salgın olarak kabul edilmiştir. Hem tip 2 diyabet, hem de obezitenin prevelansı, sadece gelişmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan ülkelerde de görülmekte ve bazen yetersiz beslenmeyle birlikte artış göstermektedir. Dünya çapında 415 milyon kişiye diyabet teşhisi konmuştur. Uluslararası Diyabet Vakfı’na (IDF) göre her 6 saniyede bir kişi diyabetten ölmektedir. 2040 yılına kadar 600 milyondan fazla kişinin diyabet teşhisi alması beklenmektedir.
- Obezite, yeni diyabet vakalarının yarısından fazlasını oluşturan en önemli değiştirilebilir faktördür. Aşırı yağ dokusu, intraabdominal (karın içi) olarak dağılım gösterdiğinde (yüksek bel çevresi) risk daha yüksektir ve insüline bağımlı olmayan diyabet geliştirme riski ile ilişkilidir.
VKI; 23-25 kg/m2 olan kadınlar, VKI; 20 kg/m2′den düşük olanlara göre 4 kat daha yüksek tip 2 diyabet riskine sahiptir. VKI; 24-25 kg/m2 olan bireylerin 5 kat artmış risk taşıdığı ve VKI; 35 kg/m2′den fazla olanların ise, tip 2 diyabet gelişme riskinin 93 kat daha fazla olduğu bilinmektedir. Her ne kadar diyabet, obez kişilerde sadece az miktarda mortaliteye neden olsa da, altta yatan metabolik anormallikler açıkça obezitenin sonucu olmakla birlikte, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklara yatkınlık artmaktadır.
Diyabetin nedenlerinden biri de insülinin genetik anormallikleridir. Artmış kalori alımı ve egzersiz eksikliği ile birlikte, önemli genetik ve çevresel faktörler insülin ile ilgili anormalliklere neden olur. Bu durum aktivitede azalma, kilo artışı, enerji olarak glikoz kullanımında azalma ve insüline duyarlılık ile sonuçlanır.
Çeşitli çalışmalardan elde edilen kanıtlar, obezitenin ve kilo alımının artan diyabet riski ile ilişkili olduğunu ve kilo kaybının, obez kişilerde oluşabilecek diyabet riskini azalttığını göstermektedir. Fiziksel aktivitenin arttırılması, diyetin iyileştirilmesi ve sonrasında bu yaşam tarzı değişikliklerinin sürdürülmesi; hem vücut ağırlığını, hem de diyabet riskini azaltabilir. Bu sebeple sağlık profesyonelleri, sağlıklı kilo kaybı için dengeli bir diyet ve fiziksel aktivitenin önemini vurgulamaya devam etmelidir.
Yapılan son çalışmalara göre; orta ve düşük gelirli ülkelerde diyabet prevelansı oldukça hızlı artmaktadır. Ek olarak; obezite, diyabet veya her ikisinin gelişimi, obezite ve diyabetin genetik yatkınlığının ve belki de erken beslenme faktörlerinin varlığına bağlı olabilir.
Obezite ve Diyabetin Önlenmesinde veya Tedavisinde Neler Yapılmalıdır?
Hekimler, diyetisyenler, ilaç endüstrisi ve medya, obezitenin sağlığa yönelik tehlikelerini duyurmak ve “sağlıklı yaşam tarzlarını” teşvik etmek için ortak çaba göstermelidir.
Obezitenin tedavisinde veya önlenmesinde genel egzersizin hedefi kilo kaybıdır. Bu hedefe yaklaşmak için, Ulusal Bilim Akademileri Tıp Enstitüsü, her gün kalori alımında herhangi bir değişiklik yapmadan 60 dakikalık orta şiddette egzersiz yapmayı önermektedir. Benzer şekilde, Amerikan Spor Hekimliği Koleji, haftada üç ile beş kez, 20 ile 60 dakika arasında sürekli veya aralıklı aerobik aktivite ile egzersiz yapılmasını önermektedir. Aşırı kilolu ve obez hastalar için %5-10’luk bir ortalama kilo kaybı diyabet riskini önemli ölçüde azaltabilir. Haftada en az 150 dakika süren yürüyüş gibi orta şiddette fiziksel aktivite de kilo kaybı olmasa dahi diyabet riskinin azaltılmasında önemli bir rol oynar. Özellikle genç bireyler, obezitenin erken tanısı, önlenmesi ve yönetimi için, tip 2 diyabet gelişmeden önce taranmalıdır. Sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, normal vücut ağırlığını korumak ve tütün kullanımından kaçınmak, tip 2 diyabetin başlangıcını önlemenin veya geciktirmenin yollarıdır. Tip 2 diyabete maruz kalan hastalarda, gıda tüketiminde azaltılmış enerji alım stratejisi kullanılmalıdır. Tip 1 diyabete sahip hastalarda ise, karbonhidrat sayımına dayanan insülin ayarına dayalı bir diyet stratejisi kullanılmalıdır.
Diabetes. (2017, kasım 15). World Health Organization.
Obesity and overweight. (2017, Ekim 18). World Health Organization.
Astrup, A., & Finer, N. (2000). Redefining Type 2 diabetes: ‘Diabesity’ or ‘Obesity. Obesity Rewievs (s. 57-59). içinde
Diabetes mellitus. (tarih yok). World Health Organization.
Fernanda, M., Reyes-Cuapio, E., Gutierrez-Mendoza, M., Rocha, N. B., Veras, A. B., Budde, H., et al. (2018). Fighting obesity: Non-pharmacological interventions. Clinical Nutrition ESPEN (s. 50-55). içinde
Leong, K. S., & Wilding, J. P. (1999). Obesity and diabetes. Clinical Endocrinology and Metabolism (s. 221-237). içinde
Mokdad, A. H., Ford, E. S., Bowman, B. A., Dietz, W. H., Vinicor, F., Bales, V. S., et al. (2003). Prevalence of Obesity, Diabetes, and Obesity- Related Health Risk Factors,2001. United States.
Serván, P. R. (2013). Nutriticion Hospitalaria. Obesiy and Diabees. Madrid.
Setji, T. L., Brown, A. J., & Feinglos, M. N. (2005, Ocak 23). Gestational Diabetes Mellitus. Bmj Open Diabetes Research & Care (s. 17-24). içinde American Diabetes Assosiciation.