Oyun çağı dediğimiz bu dönem, miniklerin tam da kendilerini bir birey olarak ifade etmeyi seçtikleri, bir bakıma bağımsızlığın kazanılmaya geçildiği dönemdir. Kendi tercihlerini yapmaya başladıkları bu dönemde, alışkanlıklarını doğrudan veya dolaylı olarak çevrelerinden etkilenerek oluştururlar. Özellikle de beslenme alışkanlıklarını en yakın çevreleri olan ebeveynlerini takip ve taklit ederek kazandıkları bu geçiş döneminde, olası yanlış alışkanlıkları edindikleri müddetçe, ilerleyen süre içerisinde büyük sorunlar yaşayabilecekleri unutulmamalıdır. Tüm bunlar göz önünde bulundurulup, dikkatli seçimler yapılarak çocuğun doğru yönde etkilenmesi ve bu yönde alışkanlıklar kazanması sağlanmalıdır.
Oyun çağı çocukları, kendi yaş aralıklarında, sadece onlara gösterilen gıdaları seçenek olarak bildikleri için, önlerine koyacağınız her bir besin çeşidi onlar için yeni deneyimler ve daha sağlıklı olan seçimleri yapma şansını arttırarak, ilerlemiş yaşlarında çok daha bilinçli tüketiciler olmalarına yardımcı olacaktır.
Gerek aile içindeki bir bireyin, gerekse sık görüşülen bir yakının veya bakıcı ya da komşu çocuğunun, sizinle aynı sofra ortamında paylaştığı gıdalara karşı tutum ve davranışları ile yapılan seçimler, 1-5 yaş aralığındaki çocuğunuzun da yönlenmesinde etki faktörleridir. Bu yönlendirmelerin sonucu olarak karşılaşılan gıda seçimlerinin, bazılarında ısrarcı veya ödül-ceza yöntemlerini uygulamanız ve/veya yemek yeme sürecinin tarzını nasıl vurgulayacağınız ile ilgili olarak, içinde bulunulan hassas dönemdeki minik bireylere olumsuz yönde etki oluşturulabileceği de unutulmamalıdır.
Bu dönemde iştah mekanizmalarının değişken olması ve zaman içerisinde günden güne artıp azalan açlık halinin yönetilmesi oldukça önemli bir süreçtir. Sürecin belirlenmesinde ise, aile bireylerinin rolü ve beraber yapılacak etkinlikler ile oluşturulacak yeme saatlerinin varlığı bize büyük yardımcılardan olacaktır. Yemeklerin belirli saatlerde -olabildiğince ailece- yenilmesi, öğün aralarında geçiştirici abur cubur gıdalar ile bağımlılık oluşmasının veya prematur tokluk dediğimiz ön tokluğun oluşması, yemeğe isteksizliğinin olmasının önüne geçilmesi, besin değeri düşük ve çok hacim kaplayacak gıdaların sürekli olarak ya da aynı gün içinde ardada ana öğünleri oluşturmaması önemli noktalardandır. Çocuğunuzun düzenli bir beslenme programına alışması, yüksek şeker içerikli hazır paket ürünleri hayatına hiç sokmamanız ve tüketiminin önüne geçmeniz ile huzurlu sofra ortamlarında daha kolay olacaktır.
- Aceleci davranmayın ve düzenin kurulmasında daima ısrarcı olun. Bir süre sonra ne zaman acıktığına kendisi karar verecek ve rutin düzene binen yeme alışkanlığı ile sizi şaşırtacaktır.
*Sırf çocuğunuz istiyor diye, ara öğünlerinde geçiştirici ürünleri vermeyin!*
Bu döneminde kazanacağı alışkanlıkların, ileride ona yön vermesi için; doğru besini doğru öğünde seçebilmesi, zorlanmadan, severek yiyeceği gıda çeşitliliği ile bağlantılıdır. Sürekli olarak sevdiği besinleri önüne koymanız, ona çeşitlilik sağlamadığı gibi; kendisini garantiye almışlık hissiyatı vererek, diğer bilmediği yeni besinlere yönelmesini engelleyen bir etkiye sebep olacaktır. Sofrada yer alacak besinlerin her birinden, yine sofrada oturan bireylerin tabaklarına azar azar alması ve kendisinin tabağına da sevdiği iki besin ve yemediği/denemediği/alışmadığı bir besin konularak keyifli bir ortamda servisin ardından etrafındakilerin denediğini gören çocuk da tabağındaki farklı besin çeşitliliğinden denemek isteyecektir.
Okul Öncesi/1-5 Yaş Grubu Çocuklarda Öğün Düzenlemesi Nasıl Olmalıdır?
Oyun çağı çocuklarında en birincil kazanılması gereken alışkanlık, öğünlerinin düzene oturmuş olması ve sofradaki ürünlerde seçme yapmadan tabağına aldığı gıdaları tüketmesinin sağlanmasıdır. Önüne koyduğunuz yiyecekler küçük porsiyonlar halinde olursa, bitiremeyeceği tabaklarda ısrar edilmemiş olur. Çocuğunuz aşırı iştahlı veya hiç iştahı olmayan çocuklardan değilse, yiyecek miktarı kendi seçimine bırakılmalıdır. Ana öğünleri dışındaki ara öğünleri kontrol edilerek ilerlenir ve tükettiği miktara bakılarak (kuşluk, ikindi ve gece) ara öğünlerinde süt, meyve veya peynir ekmek gibi seçenekler sunulup, çocuğun günlük gıda açığının kalmadığına emin olunur. Özellikle çalışan annelerin çocukları, yuva veya kreşte olan çocuklar ile bakıcı gibi başka bir kişinin baktığı çocuklarda; günlük tüketilen besinlerin sürekli denetimde tutularak, açık kalan kısmın kapatılması şarttır. Bunu gün sonu olan, akşam yemeğinde önüne sevdiği yiyecekler ile bir tabak oluşturarak yapabilirsiniz.
- İştah mekanizmasının, gıda ihtiyaçlarına göre bedenin yaydığı sezgisel davranışlar sonucu çalıştığını biliyor muydunuz?
Henüz yaşamın erken dönemlerinde oluşan bu bağlantı, yapılan çalışmalarda karşılaşılan ilginç bilgiler arasındadır. Oyun çağı dönemi çocuk bireylerinde sağlıklı besinlere dair yapılan seçimlerin bu vesile ile olduğu tespit edilmiştir. Medya, akranlarının etkisi veya gıda pazarlama stratejilerinin sunduğu sağlıksız yiyecek seçeneklerinin baskısından kurtularak, -önlerine iyi tercihler verildiği takdirde- bedenlerinin ihtiyaç duyduğu eksik gıda boşluklarını tamamlamaya meyilli oldukları bulunmuştur.
Besin Hazırlanmasında Dikkat Edilecek Noktalar
Temiz bir ortamda hazırlanacak sağlıklı bir öğün çocuğun hasta olmaması ve iştahının düşmeden büyüme çizelgesinden geride kalmaması için önemli bir ayrıntıdır. İçtikleri suların kaynatılması, tüketilen besinlerin taze olması, pişirme işleminden sonra doğru saklama koşullarında gıdanın muhafaza edilmesi önemlidir.
Pişirirken özellikle sakınılacak yöntemlerin, bol yağlı ve besin değerinde azalmaya sebep olacak kavurma, kızartma gibi işlemlerin kullanılması, ileride miniklerin bazı sağlık problemlerine sahip olmasında öncülük edebilir. Örneğin; et gibi, protein türevi besinler kömür ateşinde veya ateşe direk temas ederek pişirilmesi sonucunda çokça besin kaybına uğrayarak son derece zararlı maddelere dönüşmüş içeriklere sahip olurlar.
- Çocukların iştahını etkileyen bir diğer etmen de yemeğin nasıl koktuğudur. Acılı ve baharatlı besinler çocukluk çağında sakıncalı durumlar oluştururken, aşırı sıcak ve soğuk besinlerin tercihi de bu dönem için sıkıntı teşkil edebilir.
- Tam da damak lezzetinin oluştuğu ve lezzet algısının en üst düzeyde olduğu bu dönemde; besinlerin birbirine karıştırılarak verilmesi, gerek lezzet, gerekse görünümü açısından reddedilmelere sebep olabilir. Özellikle iştahsız çocuklarda sunum gibi büyük bir ayrıntıya yemek yeme esnasında yer vermek önemlidir.
Menü kurgularken kullanılan besinler dengeli ve birbirine uygun olmalıdır. Et, balık, tavuk, yumurta, kuru fasulye, mercimek gibi besinler, iyi kalitede protein ve mineral yönünden zengin gıdalardır. Kan yapımında, kasların güçlenmesi ve sağlıklı beden gelişimi ile kaliteli hayat koşullarının oluşturulmasında olmazsa olmaz rol üstlenirler. Tek seferde, öğün başı iki veya üç porsiyon tüketilmesi uygun olacaktır. Günlük alması gereken kaliteli proteinler; tercihen 1 yumurta, 500 ml süt (veya 1 kase yoğurt), 1 köfte kadar et, 1 porsiyon kurubaklagil şeklinde karşılanabilir.
Yine süt grubu (yoğurt, peynir, çökelek peyniri vb.) besinler; içerdikleri kalsiyum, A vitamini, B vitamini türevleri ve iyi kalite protein sayesinde, kemik ve diş gelişimi ile sinir ve kas sisteminin düzenli çalışmasında etkilidir. Bundan dolayı 1-5 yaş çocuk beslenmesinde daha önemli yere sahiptirler. Bu grup besinlerden, günlük olarak 500 ml süt veya yerini tutacak olan 1 orta boy kase yoğurt ile 1 kibrit kutusu kadar peynir veya yerini alacak çökelek peynirinin tüketilmesi gerekmektedir.
Temel enerji kaynağı olan tahıllar, bitkisel protein ve B vitaminlerini içerirler. Sunum şekli olarak yemek halinde, çorbaların içerisinde, süt ile birlikte veya yoğurt içerisine katılarak verilebilir. Günlük dört porsiyon kadar tüketilmesi önerilen miktardır.
Sebze ve meyveler, genel olarak bol C vitamini içermesinin yanı sıra, özellikle yeşil yapraklı sebzelerde bulunan A, C ve B vitaminleri büyüme ve gelişmeye son derece yardımcı olup, sağlam bir savunma sistemi ile hastalıklara karşı korunmayı arttırır. Günlük olarak 4 porsiyon ve/veya daha fazlası pişirilmiş yemek şeklinde veya (belli bir kesim hariç diğer sebzelerden) çiğ olarak tüketilmelidir.
Yine enerji vericilerden şeker ve yağlar günlük ihtiyacın büyük bir bölümünü karşılamaktadırlar. Şeker ve şeker kullanılarak elde edilmiş besinler (pekmez, bal, reçel vb.), vücudun ihtiyaç duyduğu maddelerin emiliminde kullanılan bitkisel sıvı yağlar ve tereyağı da bu gruba dahildir. Örneğin; kalsiyumun kemiklerde depolanması için, vücutta yağların yardımı ile önceden emilimi gerçekleştirilmiş D vitamini olması gerekmektedir.
Sağlıklı Beslenme Önerileri
Tüm aile bireyleri için geçerli olduğu gibi, özellikle bu dönemde çocuğunuzun gereken enerji ve besin öğesi gereksinim değerleri unutulmadan, büyüme ve gelişmesini tamamlayabilmesi, sağlıklı beslenme alışkanlığını ileri yaşlarında kazanmış olması ve aile bireylerinde çıkmış sağlık sıkıntılarının kendisinde yaşanmaması adına önlem almak için; çocuğun önüne tüm besin gruplarından, uygun pişirme yöntemleri kullanılarak çeşitli sunumların gerçekleştirilmesi, büyük önem teşkil etmektedir.
- Öğünlerin atlanmadan, tek besin türüne bağımlı kalınmadan, sofraların uygun besin grupları ile donatılması, bizim için sağlıklı bir birey olmanın ön koşulunu oluşturmaktadır.
- Ailesinde veya kendisinde, çeşitli sağlık sıkıntıları bulunan çocuk bireylerin beslenmelerinde özel dokunuşlar için, hekimleri ve diyetisyenleri ile temasta kalmalarını öneriyoruz.
Besin grupları arasında yeterli ve dengeli seçimleri yapabilme alışkanlığını kazanmasını istediğimiz bu çocukluk döneminde, her çocuğun metabolizma hızının bir olmadığı unutulmamalıdır. Beslenmesinde izlenecek yol, gelişim tablosuna bakılarak (boyuna göre kilosu vb.) oluşturulur. Boyuna göre kilosunun düşük olması veya kilosuna göre boyunun kısa olması durumlarında -aşırı olmadığı sürece- telaşa kapılmanıza gerek yoktur. Yapmanız gereken tek şey; gün içerisinde uygulanan yanlış beslenme alışkanlıklarını tespit ederek, düzeltmelere gitmek olacak ve ailece düzeltilebilen her yanlış yeme davranışı da çocuğunuzun birçok yönden gelişimine olumlu katkı sağlayacaktır.
Özellikle bu yaş dönemi çocukların çoğunda, günlük beslenmelerinin düzensiz olduğuna dikkat çekelim. Bir gün fazla besin tüketimi yapan bir çocuk, ertesi gün daha az beslenerek gününü geçirebilir. Bu böyle devam eder ve kimi çocuklar günde yalnızca bir veya iki öğün tüketimi gerçekleştirmektedir. Yedikleri öğün miktarı az gibi gözükse de, aldıkları toplam enerji miktarı gereksinim duyduklarıyla aynı miktarda olabilir. Önemli olan, miniğin günlük gereksinimlerinin karşılandığına emin olmaktır.
- Sınırlı bir mide alanları olduğundan, beslenme planı oluşturulurken seçecekleri gıdaları kas ve kemik gelişimi için yüksek kalitede proteinlerden, gereken vitaminlerin emiliminin sağlanabilmesi için yeteri kadar yağdan ve enerjinin yüksek oranda karşılanmasına yardım edecek çeşitli karbonhidratlar yardımı ile oluşturmak gerekir.
Asfour L, N. R. (2015). Ethnicity, Household Food Security, and Nutrition and Activity Patterns in Families With Preschool Children. Ethnicity, Household Food Security, and Nutrition and Activity Patterns in Families With Preschool Children . Journal of Nutrition Education and Behavior Vol 47(6): 498-505.
Köksal G, G. H. (2016). Okul Öncesi Çocuklarda Beslenme. G. H. Köksal G içinde, ÇOCUK HASTALIKLARINDA BESLENME TEDAVİSİ (s. 135-158). Ankara: Hatipoğlu.
Position of the Academy of Nutrition and Dietetics: Benchmarks for Nutrition in Child Care. (2018, July). Position of the Academy of Nutrition and Dietetics: Benchmarks for Nutrition in Child Care . Academy of Nutrition and Dietetics, Vol 118(7):1291-1300.
Sigman-Grant M, B. T. (2014). Preschoolers Can Distinguish Between Healthy and Unhealthy Foods: The All 4 Kids Study. Preschoolers Can Distinguish Between Healthy and Unhealthy Foods: The All 4 Kids Study . Nevada, Connecticut, New Jersey, Oklahoma.: Journal of Nutrition Education and Behavior Vol 46 (2) 121-127.