Romatoid artrit, spesifik besinler de dahil olmak üzere, çevresel ve endojen tetikleyicilere maruz kalan, genetik olarak duyarlı bireylerde sistemik bir bağışıklık enflamatuar (iltihap) yanıtı ile karakterizedir. Bir başka deyişle romatoid artrit, eklemlere ciddi derecede şişlik ve ağrı vermeyle karakterize otoimmün bir hastalıktır. Olası risk faktörleri üzerine yapılan çalışmalar; mikrobiyal viral ajanlar, sigara içimi, çevre kirliliği, hormonal dengesizlik ve kronik stres gibi hastalıkları belirleyen tetikleyicilere odaklanmıştır. Günlük diyet faktörlerinin romatoid artritin gelişiminde rol aldığı bilinmektedir. Örneğin; artan sodyum klorür tuzu tüketiminin zamanla iltihaba dönüşen makrofajları (M1) Th17 etkinleştirdiği ve romatoid artrit hastalığında kritik öneme sahip tüm oyuncuları ve T-düzenleyici hücreleri azalttığı bilinmektedir.
Romatoid Artrit ve Mikrobiyom
Romatoid artritte, gut mikrobiyomunun beslenme ve hastalığın ilerleyişindeki artmakta olan rolünü onaylanmış kanıtlar desteklemektedir. Romatoid artritli hastalarda özellikle gut mikrobiyomu düşüktür. İltihaplı artritte bu mikrobiyomun iyileştirilmesine yönelmek hedeflenmektedir.
Romatoid Artrit ve Kaşeksi
Romatoid artritli hastalarda kaşeksi, yani beslenme işlevlerinin tümüyle bozulması sonucu ileri derecede zayıflık görülebilir. Bu durum nadir olarak gözlense ve belirtileri belirgin olmasa da; kas kitle kaybıyla birlikte yağ kitlesinin artması gözlenen semptomlardır. Ancak, bu durumu depresyon ve ruh hali bozukluklarının neden olduğu kaşeksiden ayırmak gerekir. Aminoasit karışımlarının, romatoid artrit ve romatoid kaşekside yağsız kitleyi arttırdığı bilinmektedir. Dikkat edilmesi gereken başka bir husus ise, hastanın kullandığı ilaçlardır. Örneğin, romatoid artritte kullanılan metoreksat ilacı iyatrojenik malnutrisyona neden olmaktadır. Malnutrisyon durumunda mide bulantısı, küskün mide, diyare vb. olup olmadığına bakılmalı ve beslenmeleri düzenlenmelidir.
Romatoid Artrit ve Beslenme
Romatoid artritte ilaçla tedavinin yanı sıra, genelde Akdeniz tipi diyete dönme eğilimi göstermektedir. Bununla ilgili olarak Akdeniz diyet tipinin, romatoid artritin ilerlemesine ve önlenmesindeki etkisini incelemek için yapılan bir çalışmada; Akdeniz diyet tipinin romatoid artritli yaşayan insanlarda ağrıyı azalttığı ve fiziksel fonksiyonu arttırdığı, ancak önlenmesinde etkili olmadığı bulunmuştur.
Klinik deneylerde, omega 3 yağ asidi ve tekli doymamış yağ asitlerinin romatoid artrit hastalığının aktivitesini kontrol altına aldığı tespit edilmiştir. Düşük omega-6 / omega-3 yağ asidi oranının, farelerde yapılan çalışmalarda adjuvan kaynaklı romatoid artriti azalttığı bulunmuştur. Omega-3 yağ asidinin, gebelik durumunda maternal diyette takviye edilmesi önemli alerjik reaksiyonların gelişimini önleyip romatoid artrit de dahil olmak üzere bağışıklık aracılı hastalık gelişimini önler.
- Yapılan randomize kontrollü çalışmalarda; probiyotik takviyesinin iltihap karşıtı etki (anti-inflamatuar) gösterdiği, romatoid artritli hastalarda semptomların hafiflemesini ve günlük aktivitenin çoğalmasını sağladığı kanıtına ulaşıldığı bilinmektedir.
- Besin alımının romatoid artrit riskine olan etkisine yönelik yapılan bir çalışmada; romatoid artrit hastalarının hastalık başlangıcından 5 yıl öncesine dair sosyodemografik özellikleri ve besin alım durumları incelenmiştir. Sonuçlara göre romatoid artritli hastaların sağlıklı insanlara göre; mantar, fasulye, narenciye, kümes hayvanları, balık, yenilebilir iç organlar, süt ve süt ürünleri alımları azdır. Bu besinlerin alımlarıyla riskin azalabileceği belirtilmiştir.
Düzenli olarak şekerli soda tüketimi, diyet ve yaşam tarzı faktörlerinden bağımsız olarak kadınlarda romatoid artrit riskinin artması ile ilişkilidir. Ancak diyet sodasının (sade soda) tüketiminde risk söz konusu değildir.
Çay tüketimi ile romatoid artrit görülme oranında yapılan çalışmada herhangi bir ilişki bulunamamıştır. Ancak, yüksek kahve tüketiminin yüksek oranda romatoid artrit gelişme riski ile ilişkili olduğu belirtilmiştir. Kahve ve romatoid artrit arasındaki ilişki, seropozitif romatoid artritte gözlenmiş fakat seronegatif romatoid artritte gözlenmemiştir. Seropozitif romatoid artrit, eklemlerde iltihap durumunda bağışıklık sisteminin eklemi korumak amacıyla gönderdiği antikorun bulunmasıdır. İltihaba mikroorganizma sebep olur ve bağışıklık sistemi karşılık olarak antikor gönderir. Seronegatif romatoid artritte ise mikroorganizma olmadığı halde iltihap görülür.
- Yapılan bir çalışmada; uzun bir dönem boyunca sağlıklı ve kaliteli diyetle beslenen kadınlarda romatoid artrit görülme riskinin azaldığı belirtilmiştir.
- Brezilya’da beslenme profilleri incelenerek yapılan bir çalışmada; yüksek kilo ve obezitenin, romatoid artrit görülme oranını arttırdığı sonucuna ulaşılmıştır.
- Kuersetin ve narenciye flavonoidi gibi, spesifik meyve polifenollerinin romatoid artrit semptomlarını hafifletmedeki rolüyle ilgili kanıtlar mevcuttur.
Romatoid artritin ilerleme sebebi, oksidatif stres ve iltihaplanmadaki artıştan kaynaklanmaktadır. Yapılan bir çalışmada sekiz hafta boyunca nar ekstraktı takviyesi (250 mg), romatoid artritli yetişkinlerde yaşam kalitesini arttırmasının yanı sıra daha az ağrı gözlense de, eklemlerde şişmeyle sonuçlanmıştır. ABD’de 20-30 yaş aralığında bulunan yetişkinlerde fruktozla tatlandırılmış meyve suyunun, romatoid artritle ilişkili olduğu tespit edilmiştir.
Romatoid Artrit İçin İyi Gelen Besinler
- Yaban mersini, ahududu, çilek, nar; eklemlerde ağrının, şişliğin ve sertliğin azalmasını sağlar.
- Zeytin, incir, rus zeytini bitkisi; iltihabı ve kıkırdak bozulmasını azaltır. Kuersetin, hesperidin, naringenin; artrit semptomunun tekrarını geciktirir. Kuersetin; elma kabuğu, soğan, çay, kırmızı şarapta; hesperidin ve naringenin ise narenciyede bulunur.
- D vitamini, enfeksiyona karşı doğuştan bağışıklık yanıtını çoğaltan bir vitamindir. İltihaba dönüşen sitokinleri azaltır. Acı kırmızı biber (kapsaisin), iltihaba karşı olan makrofajları (M2) çoğaltır, nöroimmün yanıtı hafifletir ve nörojenik ağrıyı azaltır.
- Kakao, iltihaba karşı olan sitokinleri çoğaltır, iltihaba dönüşen sitokinlerin üretimini azaltır. Nano toz halinde kırmızı ginseng, iltihaba dönüşen sitokinleri azaltır.
- Omega-3 yağ asitleri, iltihaba dönüşen sitokinlerin üretimini ve otoantikorları azaltır.
- Sodyum klorür tuzu, olumsuz etki göstererek iltihaba dönüşen makrofajları (M1), Th17 hücrelerini etkinleştirir, treg hücrelerini azaltır. Yani iltihabın oluşmasına yardımcı olup, bağışıklığı azaltarak kişiye zarar verir.
Forsyth , C. K. (2017). The effects of the Mediterranean diet on rheumatoid arthritis prevention and terantment:systematic review of human prospective. Rheumatology ınternational.
Feng, M. Z. (2016). Dietary intake and risk of rheumatoid arthritis -a cross section multicenter study. Clin Rheumatol, 2901-2902.
Hu , Y. C. (2014). Sugar-sweetened soda consuption and risk of developing rheumatoid arthritis in women. American Society for Nutrition, 959.
Lee , Y. B.-C. (2015). Erratum to:Coffee or tea consuption and the risk of rheumatoid arthritis :a meta-analysis. Clin Rheumatol, 403.
Hu , Y. M. (2018). Long-term dietary quality and risk of developing rheumatoid artritis in women. Ann rheum dis. author manuscript, 1,7.
Zarpellon, R. D. (2013). Nutritional profile in rheumatoid arthritis. Revısta Brasıleıra De Reumatologıa, 68.
Basu, A. S. (2018). Dietary fruits and artritis. Food funct. author manuscript, 1-6.