Arama motorlarına aklınıza gelen ilk yiyeceği yazın ve bakın! Rastgele; avokado diyeti, simit diyeti, patates diyeti, hatta yaban mersini diyetlerini aradım ve istisnasız hepsinde “bir haftada 5 kilo”, “3 günde 3 kilo” gibi kilo kayıpları vaat ediliyor.
- Genellikle sudan ya da kastan kaybedilen ve sonrasında fazlasıyla geri alıma sebep olan bu diyetlerin aksine; sağlıklı ve sürdürülebilir bir beslenme tarzı olan Akdeniz diyetinden bahsedelim. 😉
Beslenmenin sağlığımıza etkileri uzun zamandır araştırılmaktadır. Bu tarz diyetlerin aksine, son yıllarda Akdeniz diyeti üzerine yapılan araştırmalarda; yukarıda bahsettiğimiz gibi, tek bir besin ya da gıda grubunu inceleme yaklaşımından, diyetin bir bütün olarak ele alındığı çalışmalara geçilmiştir. Çünkü insanlar besinleri karışık yani bir arada tüketmekte ve bir besin, diğeri üzerinde sinerjistik ve antagonistik etkileşimlere sahip olabilmektedir.
Akdeniz Diyeti Nedir?
Akdeniz diyeti; yüksek oranda sebze, baklagil, meyve, fındık, büyük ölçüde rafine edilmemiş tahıllar, sağlıklı yağlar, düşük miktarda doymuş lipit ve tercih edenler için belli limite kadar şarap ile karakterizedir. Aynı zamanda; yüksek miktarda balık, orta düzey süt ürünleri alımı ve daha az miktarda et ve kümes hayvanı tüketimine denk gelir. Ayrıca, fiziksel aktivite de önemli bir yer kapsar. Genellikle Akdeniz’i çevreleyen popülasyonlar arasında tüketilen diyet örüntüsünü temsil eden Akdeniz diyeti, olumlu bir sağlık durumuna ve daha iyi yaşam kalitesine katkı sağlar.
Özellikle sanayileşmiş ülkelerde, 65 yaşından büyük kişilerdeki ölümlerin yaklaşık %75’i kardiyovasküler hastalıklar kanserler sebeplidir. Yaşam boyu olumsuz faktörlerin kümülatif etkisi nedeniyle, ölüm riskini en aza indirmek ve sağlıklı yaşlanma beklentilerimizi en üst düzeye çıkarmak için diyet ve yaşam tarzı uygulamalarını benimsemek özellikle önemlidir.
En az obeziteyi dikkate aldığımız kadar metabolik sendromla da mücadele edilmelidir. Metabolik sendrom; obezite, hiperglisemi, yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) kolesterol konsantrasyonları, hiperglisemi gibi kardiyovasküler risk faktörlerinin kümelenmesidir.
- 12-17 yaş arası ergenler ve 18-65 yaş yetişkinler üzerinde; günlük almaları gereken baklagil, tahıl, ekmek ile patates dâhil kökler, meyve, sebze, balık, et için enerji ayarlı besinler ve miktarlarının anketle kaydedildiği bir çalışmada; bel çevresi, HDL kolesterol ve serum trigliserit üzerinde anlamlı değişikliklere ulaşılmıştır.
- Bir kohort çalışma sonucunda; Akdeniz diyetine olan bağlılığın artışının, herhangi bir nedenden kaynaklanan mortalite ve ölüm riskini azalttığı bulunmuştur. Akdeniz diyetine daha yüksek bağlanma skoru ile ilişkili olarak Parkinson ve Alzheimer hastalığı insidansında, anlamlı bir azalma olduğu görülmüştür. Çalışmada; Akdeniz diyetine bağlılıktaki iki puanlık artışın toplam mortalitede %9, kardiyovasküler hastalıklardan ölümde %9 insidans ve mortalitede %6 azalma olduğu bildirilmiştir.
Akdeniz diyetini kısaca toparlarsak:
- Sağlıklı yağlar tercih edilmelidir. (Oleik asit: zeytinyağı ağırlıklı)
- Balık tüketimi arttırılmalı, kırmızı et tüketimi azaltılmalıdır.
- Sebze ve meyve tüketimine ağırlık verilmelidir.
- Tam tahıllı ürünler tercih edilmelidir.
- Beslenme düzeninde kuru baklagillere de yer açılmalıdır.
- Fiziksel aktiviteye önem verilmelidir.
Bu sonuçlar doğrultusunda; her dönem meşhur olan farklı bir diyet türü ve belli süre kısıtlaması olan diyetler yerine; doğruluk değeri en yüksek, vücudun aç bırakılmadığı, yaşam tarzı haline gelebilecek, sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme tarzını uygulamak en doğru olan seçenektir.
Francesco Sofi, F. C. (2008). Adherence to the Mediterranean diet and health status: meta-analysis. BMJ, 1-7.
Kim T.B. Knoops, L. d.-E.-V. (2004). Mediterranean Diet,Lifestayle Factors and 10-year Mortality in Elderly European Men and Women. The Hale Project . Original Contribution, 1-7.