Aretaeus tarafından ilk kez M.S. 1. yüzyılda tanımlanan çölyak hastalığının, 1888 yılında ise Samuel Gee tarafından birçok klinik özelliği açıklanarak beslenme ile ilişkili olabileceği belirtilmiştir. Willem Karel Dicke; 20. yüzyılın ortalarında buğdaygiller ile çölyak hastalığı arasındaki ilişkinin varlığını göstermiştir. Van De Kamer; 2. Dünya Savaşı sonrasında buğdayın yapısında bulunan glutenin intestinal hasara sebep olduğunu, Paulley ise 1954 yılında hastalığa özgü intestinal lezyonları göstermiştir. 1950’lerin sonunda ise Rubin ve arkadaşları; bu hastalığın yetişkinlerde de görülebileceğini belirtmiştir. 1965 yılında, hastalığın genetik yatkınlıkla ilişkili olduğu ve 1978’de intestinal dokuda, gliadine karşı hücresel immün reaksiyon etkisi olduğu göz önünde bulundurulmuştur.
Çölyak hastalığı, popülasyonun %1’ini etkileyen ince bağırsağın kronik inflamatuar bir hastalıktır. Bu durum genetik olarak duyarlı kişilerde; glutene, artmış immünolojik yanıt verme durumu olarak tanımlanabilmektedir. Bu hastalığının klasik şekli; kronik diyare, malabsorpsiyon* ve gelişme geriliği ile kendini göstermektedir. Uzun süreçli bir çocuk hastalığı olarak düşünülse de, günümüzde tekrarlayan karın ağrısı ya da kronik yorgunluk, tipik demir eksikliği anemisi belirtileri ile yetişkinlerde de ortaya çıkmaktadır.
Çölyak, gastrointestinal* semptomlar* ya da gastrointestinal olmayan semptomların belirmesiyle semptomatik olarak gelişebildiği gibi, asemptomatik olarak da gelişebilmesi mümkündür. Görülme sıklığı coğrafi farklılıklara göre değişkenlik gösteren çölyak hastalığı; artan bir prevelansa* sahip olmasına karşın, hastalığın gerçek oranı tam olarak bilinmemektedir. Kuzey Amerika, Batı Avrupa, Avustralya ve Türkiye gibi buğdayın diyette önemli yer tuttuğu ülkelerde sıklıkla görülmektedir.
- Türkiye’de yapılan bir çalışmada; hastalığın genel yaygınlığı %0.51 olarak saptanırken, Avrupa’da genel nüfusta hastalığın yaygınlığı ise %0.05-0.2 olarak bildirilmiştir.
Tahıllardaki depo proteinleri; etanolde çözünebilen prolaminler ve polimerik gluteninler olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Prolaminler; çavdarda sekalin, arpada hordein, buğdayda gliadin, yulafta avenin ve çölyak hastalarına olumsuz etki göstermeyen mısırda ise zein olarak adlandırılmaktadır. Prolaminler; çavdar, yulaf, buğday ve arpa unlarından hazırlanan; ekmek, pasta ve kek gibi ürünlerin yanı sıra, çorba, sosis ve et gibi paketli ürünlerde de bulunmaktadır. Bu ürünlerde gluten; su veya yağ tutucu, tekstür geliştirici ve inceltici olarak görev yapmaktadır. Gluten ve buğday nişastası, çeşitli ilaçların yapısında da yer alabilmektedir.
Tedavinin temel taşı; genellikle iyileşmiş bir klinik sonuç, psikolojik açıdan iyilik hali ve yaşam kalitesinde artışa yol açan sıkı glutensiz bir diyete ömür boyu bağlılıktır. Glutensiz diyette; arpa, çavdar ve buğday unu içeren her türlü gıda maddesinin tüketilmesi sakıncalıdır. Pirinç ve mısır ise toksik olmadığından, diğerlerinin yerine tercih edilebilir. Bu hastalığa sahip bireylerin, gluten içeren gıdaları tüketmesi durumunda, başta mineral ve vitaminler olmak üzere vücudun ihtiyaç duyduğu çeşitli besin öğelerinin yetersiz emilimi ortaya çıkmaktadır.
Gluten içeren besinlerin tüketilmesi; kronik ishal, kusma, karında şişlik ve kas kaybı, gelişme geriliği ve huzursuzluğa sebep olmaktadır. Daha ileri yaşlarda ortaya çıkan ve açıklanması güç olan; demir eksikliği anemisi, boy kısalığı, kemik erimesi, karaciğer tutulumu, ergenlikte gecikme, ağız içinde yinelenen yaralar, diş bozuklukları, artrit, nörolojik sorunlar ve kronik karın ağrısı atipik çölyak hastalığının belirtileri olarak dikkat çekmektedir.
Çölyak hastalarının besinlerdeki glutene hassasiyet düzeyleri farklılık gösterebilmektedir. Bazı hastalar çok az miktardaki gluteni dahi tolere edemezken, bazı hastalar ise daha fazla miktarda gluteni tolere edebilmektedir. Günümüzde çölyak hastaları için “glutensiz gıdalar” kategorisi altında; hazır, paketli ürünler ve glutensiz fırıncılık ürünleri üretilmektedir. Bu ürünler; doğal olarak gluten içermeyen soya, pirinç ve mısır unu ile amarant ya da guardan hazırlanan bisküvi, makarna vb. ürünleri içermektedir. Gluten içermeyen bu ürünlerin, gluten içeren diğer gıdalara göre; bazı B grubu vitaminleri, demir ve diyet lifi açısından daha fakir olduğu bilinmektedir.
Gastrointestinal: Mide ve bağırsaklarla ilgili
Semptom: Bulgu, belirti
Prevelans: Bir hastalığın belli bir popülasyon içinde ve belli bir süre aralığında yeni ve eski olguların birlikte görülme oranı ya da yaygınlığı
Ráki, M et al. Similar Responses of Intestinal T Cells From Untreated Children. 153, Gastroenterology, 2017, s. 787–798.
Şanlıer, N., Bolluk, S. Çölyak Hastalığının Önlenmesinde Bebek Beslenmesinin Önemi. 1, Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2014, Cilt 5, s. 15-19.
Türksoy, S., Özkaya, B. Gluten ve Çölyak Hastalığı. Bolu : Türkiye 9. Gıda Kongresi, 2006.
Yanar, Ö ve ark. Atipik Başlangıçlı Çölyak Hastalığı. 3, Çocuk Dergisi, 2013, Cilt 13, s. 126-130.
Aziz, I et al. A UK Study Assessing the Population Prevalence of Self-Reported Gluten Sensitivity and Referral Characteristics to Secondary Care. 1, European Journal of Gastroenterology & Hepatology , 2014, Cilt 26.