Migren, bireylerin yaşantısını etkileyen, nörolojik, gastrointestinal ve otonom sinir sisteminde meydana gelen kronik bir hastalıktır. Migren herhangi bir yaşta başlayabilen, yaş ilerledikçe görülme sıklığı azalan bir hastalıktır. Migreni tetikleyen unsurlar arasında; stres, beslenme düzeni, uyku, yorgunluk, hava değişimleri, keskin kokular, parlak ışık, öksürük sayılabilir.
Migren ve beslenme arasındaki ilişkiye bakacak olursak, besinlerin içinde bulunan bazı maddelerin, vazokontriktör* ve/veya vazodilatör* etki göstermeleri, sinir yollarını etkilemekte ve ağrıya sebep olmaktadırlar. Hastadan, günlük besin tüketimi kaydı alınarak, atağa sebep olan tetikleyici besin veya besinler belirlenebilir.
Tetikleyici olarak, besin ve beslenme düzenine bağlı faktörler bulunmaktadır. Kafein, alkollü içecekler, süt ve süt ürünleri, fermantasyona uğramış besinler, çikolata, peynir, turunçgiller, aspartam, monosodyum glutamat gibi etkenler esas tetikleyicilerdir. Besin maddelerinin içerisinde bulunan tetikleyici kimyasallardan başlıcaları; nitrit, nitrat, tiramin, feniletilamin, histamin, monosodyum glutamat ve oktopamindir. Nitritler koruyucu maddelerde, tiramin sert ve cheddar peynirlerinde, feniletilamin çikolata, sarımsak ve kabuklu çerezlerde, oktopamin turunçgillerde, histamin ise kırmızı şarap ve birada bulunmaktadır. Gıdalarda bulunan ve besine özgü hassasiyet kazandıran, ayrıca inflamasyona neden olan gıdaları tanımlamada gösterge olan IgG antikoru da migren ataklarına sebep olabilmektedir. Obezite, hipertansiyon ve gebelik, öğün atlamak, açlık, yağ oranı yüksek diyetler, yetersiz su tüketimi önemli tetikleyicilerdendir.
Migren Tedavisi:
- Öncelikle hastalara bu ağrı ile yaşaması gerektiği öğretilmeli ve hastaya, başlayan ataklara karşı nasıl bir tutum izlemesi gerektiği hakkında bilgilendirme yapılmalıdır.
- Birey uyku ve beslenme düzenine önem vermelidir.
- Ataklara sebep olan besinler tespit edilerek diyetten uzaklaştırılmalıdır.
- Migren hastalarında genetik olarak; magnezyum emiliminde yetersizlik, böbrekten magnezyum kayıpları, stres ve düşük besin alımı ile magnezyum yetersizlikleri görülebilmektedir. Kan magnezyum seviyeleri takip edilmeli, gerekirse hekim kontrolünde destek verilmelidir.
- Bireyde başlangıç seviyesinde bir migren görülmüş ise mitokodriyal disfonksiyon riski düşünülmelidir. Bu bireylerde; koenzim Q10 tedavisinin başarılı olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar mevcuttur.
- Magnezyum, riboflavin, koenzimQ, kasımpatı ve öksürük otunun migreni önlemede ve tedavide etkili olabileceği düşünülen işlevsel besinlerdir. Diyete eklenmeleri düşünülebilir.
- Bireylerin yaşam tarzı, özel durumları, besin tercihleri ve varsa sahip oldukları kronik hastalıkları ile ilişkili olan migren hastalığının tedavisinde yeni çalışmalar yapılmaya yeni yaklaşımlar bulunmaya devam edilmektedir.
*Vazodilatör: Kan damarlarının genişlemesine sebep olan maddelerdir.
KÖSELER, E. (2017). Migren ve Beslenme.
YÜCEL, Y. (2008). Migren Baş Ağrısında Tanı Ve Tedavi Yaklaşımları.