Sosyal medyada, haberlerde, hatta özellikle magazin haberlerinde anne adaylarının az kilo almış olmasının özendirildiğine rastladınız mı? Bu durumun sağlıklı olduğunu düşünüyor musunuz? Gelin cevaba birlikte bakalım.
Gebelikte kilo alımı, bebeğin sağlıkla büyüyüp gelişmesini desteklemek için dikkat edilmesi gereken benzersiz ve komplike bir biyolojik durumdur. Bu yazıda ‘’sağlıklı kilo alımı nasıl olmalıdır?’’ sorusunun cevaplarını, yetersiz ya da aşırı kilo alımı durumları ve doğurabileceği sonuçları inceleyeceğiz.
Gebelikte enerji ve besin öğelerinin yeterli miktarda alınması, bebeğin hem büyüme ve gelişmesini, hem de yetişkinlik döneminde oluşabilecek kronik hastalıkları önlemek açısından oldukça önemlidir. Annenin yeterli ve dengeli beslenmesi; erken veya geç doğumu, sınırlanmış rahim içi fetal büyümeyi, preeklemsi gelişimini ve gestasyonel diyabet riskini azaltabilir.
- Mucize bir süreç olan gebelik boyunca her kadının alması gereken kilo miktarı ve buna bağlı olarak alması gereken yeterli besin öğesi miktarları da farklıdır.
Gebelik boyunca kazanılması gereken ağırlık miktarı aralığı, anne adayının gebelik öncesi vücut kütle indeksine göre belirlenir.
Gebelik Öncesi BKİ | Toplam vücut ağırlığı kazanımı (kg) |
Zayıf (BKİ: <18.5 kg/m2) | 12.5-18 |
Normal (BKİ: 18.5-24.9 kg/m2) | 11.5-16 |
Hafif şişman (BKİ: 25.29.9kg/m2) | 7-11.5 |
Şişman (BKİ: ≥30 kg/m2) | 5-9 |
- Yapılan araştırmalara göre; son zamanlarda kadınların %15-20’sinin gebeliğe obez olarak başladığı, %20-40’ının önerilenden daha fazla kilo aldığı tespit edilmiştir. WHO kriterlerine göre dünya çapında gebelik sürecini obez olarak geçiren kadınların yüzdesi %1.8-25.3 iken, Türkiye’de aşırı kilolu veya obez olan kadınların yüzdesi %27.2 olarak rapor edilmiştir.
Gebelikte obezite hem anne hem de bebek için çeşitli olumsuzluklara yol açabilen değiştirilebilir risk faktörlerinden biridir.
- Gebelikte önerilenin üzerinde ağırlık kazanımı; gestasyonel diyabet, hipertansiyon, erken doğum, sezaryen ile doğum, doğum sonrası kanama, tromboemboli, emzirme problemi ve depresyon ile doğru orantılıdır. Bebek için ise; prematüre olma durumu, ölü doğum, konjenital anormaliler, makrozomi ve çocukluk obezitesi riskini arttırır.
Maternal* obezitenin potansiyel riskleri, gebelik öncesi dönemden itibaren başlar. Obezite; kadınlarda amenore*, endokrin düzensizlikleri ve infertiliteye* sebep olan polikistik over sendromunun (PCOS) ortaya çıkmasını tetikleyen bir faktördür. Düşük vakalarına ve infertilite durumlarına fazla kilolu kadınlarda daha fazla rastlandığı bilinmektedir.
Ultrasonografik değerlendirmede bebeğin gelişimi, yatışı ve bebeğin anne karnındaki duruşunun gözlenmesi; normal ağırlıktaki gebelere oranla daha kompleks ve zordur. Bu bağlamda, normal ağırlıktaki gebe kadınlarda doğumdan önce ultrason ile fetal anomalilerin tespit edilebilmesine karşın, obez gebe kadınlarda görülme riski yüksek olan fetal anomalilerin tespit edilmesi oldukça zorlaşmaktadır.
- Gebelikte obezite, multidisipliner ve bütüncül bir yaklaşım gerektirir. Hekim, doğum uzmanı, diyetisyen, hemşire, ebe, egzersiz danışmaları ve gerek duyulduğu takdirde diğer uzmanların da olması tedbir ve gözlem açısından oldukça önemlidir.
Gebelikte oluşabilecek komplikasyonları önlemek adına, gebelik öncesinde obez olan kadınlar için sağlıklı diyet ve egzersiz programları oluşturulması ve normal BKİ değerine gelmeleri sağlanmalıdır. %5’lik kilo kaybı bile obezite ile beraber görülme olasılığı yüksek olan hastalıklarda (kalp ve damar hastalıkları, hiperlipidemi, yüksek tansiyon, diyabet, solunum hastalıkları, felç, eklem hastalıkları, bazı kanser türleri) azalmaya ve sağlıklı bir gebelik dönemi yaşanmasını sağlar.
- Önerilen ağırlık kaybı, infertilitenin ve gebelik komplikasyonlarının önüne geçilmesinde oldukça önemlidir.
Gebelik öncesinden itibaren folik asit eksikliğine karşı gereken önlemin alınması, gerek bebekte oluşabilecek nöral tüp defekti ve düşük doğum ağırlığı gibi problemlere, gerekse plasentanın doğumdan önce ayrılması gibi komplikasyonların önüne geçilmesi adına önemlidir. Gebelik esnasında bebeğin gelişimi adına düzenli ağırlık kazanımı olması, özellikle ağırlık kaybı olmaması oldukça önemlidir.
Diyetisyen, doktor, ebe ve hemşire kontrolünde ağırlık kazanımı takip altında tutulmalıdır. Özellikle fazla ağırlık kazanımı olduğu takdirde, diyetleri ve egzersiz programlarında gerekli düzenlemeler yapılarak komplikasyonların önüne geçmek gerekir.
Gebe kadınların çoğunluğunda görülen fiziksel aktivitelerinin azalması, bazı olumsuz sonuçları beraberinde getirebilir. Düzenlenen egzersizler ile düzenli ve orta dereceli fiziksel aktivite yapılması halinde, anormal glikoz toleransı, preeklemsi ve gestasyonel diyabet riski azaltılmış olur.
- Gebelikte yapılan egzersiz; postür, kas tonusu, güç ve dayanıklılığı arttırarak doğumun ve doğum sonrası iyileşme sürecinin daha hızlı olmasına, bel ve ayaklardaki şişme ile ortaya çıkan ağrılarının dinmesine katkı sağlar.
Obez annelerin bebeklerini emzirme sıklığı, normal BKİ’ye sahip anneler ile kıyaslandığında daha azdır. Bu nedenle obez annelere emzirme danışmanlığı sağlanması büyük önem arz etmektedir.
- Doğum sonrası tromboemboli riskini azaltmak için, annenin erkenden hareketinin sağlanması ve sıvı takviyesinin yapılması önemlidir.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, gebelik süresince aşırı veya yetersiz ağırlık kazanımı oranları dikkat çekmektedir. Normal BKİ’ye sahip anne adaylarının gebelikte 11.5 kilodan daha az ağırlık kazanması; preeklemsi, başarısız indüksiyon, baş-pelvis uygunsuzluğu gibi durumlar için daha düşük risk oluştursa da, kilo kazanımının 8 kg’ın altında kalması komplikasyonlara sebep olmaktadır. Normal BKİ’ye sahip anne adaylarının yaklaşık %20’sinde yetersiz ağırlık kazanımı olduğu bilinmektedir.
Yetersiz beslenenlerin:
- Daha düşük eğitim seviyesinde olduğu,
- Daha az aile gelirinin olduğu,
- Çalışan grubun genellikle ofis çalışanı oldukları,
- Daha çok kırsal alanda yaşadıkları,
- Düşük doğum ağırlığı oranlarının yüksek olduğu,
- Prematüre oranlarının yüksek olduğu,
- Hastanede kalma sürelerinin daha uzun olduğu,
- Yoğun bakım ve sezaryen oranlarının yüksek olduğu gözlemlenmiştir.
Türkiye’de gebeler ile alakalı yapılan araştırmalar;
- %20.6’sının hafif kilolu, %3.9’unun obez,
- Gebelikleri süresince %70.8’inde 8-15.9 arası ağırlık kazanımı,
- %19.9’unda 16 kg’dan daha fazla ağırlık kazanımı,
- Hafif kilolu olan gebelerde ortalama 12.2 ağırlık kazanımı,
- Obez olan gebelerde ortalama 11.5 ağırlık kazanımı,
- Eğitim durumlarında zayıfların lise, normal BKİ’ye sahip gebelerin ilkokul mezunu oldukları,
- Zayıf ve normal BKİ’ye sahip olan gebelerin genelde normal doğum, kilolu ve obez olan gebelerde ise tamamına yakının doğumlarının sezaryen ile gerçekleştiği,
- Normal doğumun yapay yol ile başlama yüzdeliği (örneğin vakum ile doğum) obezlerde ve hafif kilolularda daha yüksek,
- Doğumdan sonra ilk yarım saat içinde bebeğin emzirilme süreci en çok normal BKİ’ye sahip gebelerde,
- Yoğun bakımda kalma süreleri en çok obezlerde,
- Obez olanların yaşlarının daha fazla olduğu görülmektedir.
Amenore: adet görememe
Infertilite: kısırlık
Korkmaz Yıldız, N., Yeşilçiçek Çalık, K., & Erkaya, R. (2018). Effects of gestational weight gain and body mass index on obstetric outcome. Saudi Journal of Biological Sciences, 1085-1089.
T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu. Türkiye Beslenme Rehberi 2015 (TÜBER). Ankara.
Wen, T., & Lv, Y. (2015). Inadequate gestational weight gain and adverse pregnancy outcomes among normal weight women in China. International Journal of Clinical and Experimental Medicine, 2881–2886.