‘Hemen kilo vereceğim’ insanlar bu cümleyi söylerken kilo vermenin çok kolay olduğuna inanmak isterler, ama hiçbir diyetisyenin elinde mucizevi bir değnek yoktur ve sizi 40 bedenden 36 bedene bir anda indiremezler.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, herhangi bir hastalık durumu olmadığı sürece, sağlıklı bir bireyin günlük alması gereken karbonhidrat oranı %55-60 iken, protein oranı %10-15 ve yağ oranı %25-30’dur.
Karbonhidrat, vücudumuzda kullandığımız ilk enerji kaynağıdır. Herkesçe bilinen bu bilgi doğrultusunda insanlar, düşük karbonhidratlı beslenme yoluna giderek kilo vermeye çalışır. Ancak bir gerçek vardır ki karbonhidrat yetersiz alındığında, protein ya da yağ oranı fazla olan bir beslenme tablosuyla karşı karşıya kalırız. Düşük karbonhidratlı diyetlerden olan ketojenik diyet, şok diyet gibi beslenme şekilleri hayat boyu devam ettirilemez.
Az karbonhidratlı beslenmenin yanı sıra, yapılan en büyük hatalardan biri de vücudu aç bırakmaktır. Aç kalarak kalıcı kilo vermek pek de mümkün değildir. Uzun süreli açlık durumunda bazal metabolizma hızı düşer ve malnütrisyon (yetersiz beslenme sonucu oluşan hastalık) görülebilir.
Fazla protein içeren beslenme biçimleri ise, böbrek solut yükünü arttırır. Uzun süre bu şekilde beslenmek böbrekleri harap edebilir. Yüksek proteinli beslenme, çoğunlukla insanlar tarafından sporcu beslenmesi olarak algılanır. Fakat bu yargı her spor çeşidi için uygun değildir. Örneğin, dayanıklılık gerektiren 3200 m koşu sporunda bireyin yüksek karbonhidratlı beslenmeye ihtiyacı vardır, aksi takdirde birey overtraining sendromuna (aşırı antrenman sendromu) uğrayabilir.
Beslenme düzeninin doymuş yağ oranını yüksek tutmak ise; ağırlık artışıyla birlikte, kardiyovasküler hastalıklar, osteoporoz, obezite, ortopedik rahatsızlıklar gibi hastalıklara sebep olabilmektedir.
- Peki yüksek yağlı beslenmek her zaman kötü müdür? Doymamış yağı yüksek olan bir beslenme için ne düşünürüz?
- Çoğu birey bunun sağlıklı olduğunu düşünür. Bunun nedeni ise insanların tek bir doğru aramasıdır; yüksek karbonhidratlı beslenme, yüksek proteinli beslenme ya da en yeni konumuz olan yüksek doymamış yağlı beslenme. Hangisi en doğruysa onu öğrenmeye çabalarlar. Ama “doğru bildiğinden şaşma” diye bir öğüt vardır. Bu da demektir ki, aslında doğru ve sağlıklı olan karbonhidratın da, proteinin de, yağın da, kişiye göre doğru vücut analiziyle yeterli alınmasıdır, fazlası değil. Bu aslında hepimizin bildiği ama görmezden geldiği bir gerçektir. Doğru olan yol emek ister ve bu hayatta yaşadığımız, karşılaştığımız her durum için geçerlidir.
Peki Neden Popüler Diyetleri Tercih Ederiz?
Öğün atlamak, açlık diyetleri ya da lahana diyeti, karatay diyeti, en sık uygulanan zayıflama yöntemleri arasında yer alır. Peki neden? Yapılan çalışmalarda bu durum; bireylerin hızlı kilo verme arzusuna kapılması, kolaya kaçması ya da düşük gelir seviyesiyle ilişkilendiriliyor. Bireyler bu yöntemlerle kilo verse de ciddi kas kayıpları ve sağlık sorunları ile karşılaşabilirler.
Sağlıklı kilo vermenin tek yolu; doğru miktarda, doğru pişirime yöntemiyle, doğru besin tüketimidir. Önemli olan her besinden yeteri kadar tüketmek, yani dengeli beslenmeyi korumaktır.
Doğru besin, doğru vitamin ve mineralleri almak, vücut gelişimi ve korunumu için çok önemlidir. Her besinin vücudumuza sağladığı çeşitli faydalar vardır. Sadece bir besin çeşidiyle diyet yaptığınızda çeşitli vitamin ve mineral eksiklikleriyle karşılaşır, vücudunuzu tüm bunlardan yoksun bırakırsınız.
- Siz siz olun, her şeyi ilk önce sağlığınız için yapın. Önce sağlık!
Verdiğin Bilgileri çok aydınlatıcı buldum.teşekkür ederim.