İçeriğinde bulunan değerli bileşenler sayesinde çok amaçlı kullanıma elverişli olan mısır, insan beslenmesi ve sanayi sektöründe önemli bir yere sahiptir.
Mısır tanesi; çekirdek kök (yüksek selüloz içeriği), perikarp (tahıl tanelerini çeviren kabuk, yüksek selüloz içeriği), tohum (embriyo, yüksek yağ içeriği) ve endosperm (yüksek nişasta içeriği) olmak üzere dört ana kısımdan oluşur. Günümüzde gıda, ilaç, kimya ve tekstil endüstrilerinde sıklıkla kullanılmaktadır. İrmik, nişasta ve şurup gibi farklı ürünlerin üretiminde kullanıldığı bilinen mısırın, sap ve koçan gibi farklı parçalarının da ilaç endüstrisi ve biyoyakıt üretiminde kullanıldığı bilinmektedir. Günümüzde, mısır bitkisinin lignoselülozik* kısmı; biyoetanol, kâğıt, ambalaj, kontrplak, karton ve diğer birçok teknik ürünün üretimi için ham madde olarak kullanılmaktadır.
Mısır taneleri nişasta bakımından zengin olduğundan endüstriyel mısır üretimi genellikle nişasta üretimine yöneliktir. Mısır, Dünya’da ve ülkemizde bitkisel yağ üretiminde büyük öneme sahiptir. Mısır tanelerindeki yağ içeriği ise genetik olarak kontrol edilerek % 20’ye kadar arttırılabilir. Yağ içeriği %6’nın üzerinde olan mısır, “yüksek yağlı mısır” olarak sınıflandırılmaktadır. Çoklu doymamış yağ asitlerini %35-56 oranında içeren mısırözü yağı, çoklu doymamış yağ asitleri arasından en çok linoleik asidi içermektedir. Mısır yağı bileşimi hem doymuş (kaprilik asit, miristik asit ve kaprik asit) hem de doymamış yağ asitlerini (palmitoleik asit, oleik asit, linoleik asit, stearik asit, linolenik asit ve araşidonik asit) içermektedir. Yüksek yağ verimine sahip mısırın yağ içeriği ve verimi, hasat ve kurutma sıcaklığındaki nemden etkilenmektedir. Hasat döneminde, çekirdek nemi ve kurutma sıcaklığı arttıkça tohum ağırlığı ve yağ verimi düşmektedir. Güçlü antioksidan özellikteki E vitamini açısından da zengin olan mısır yağı, alfa ve gama tokoferol içeriğiyle en zengin tokoferol kaynakları arasında yer almaktadır. Tüm Dünya’da büyük miktarlarda üretilen mısırözü yağı, önemli miktarda ubikinon* içermektedir. Ayrıca, yaklaşık %1-3 oranında fosfatid, %1 oranında sterol ve %1.5 oranında serbest yağ asitlerini içermektedir.
Ayçiçek yağı, aspir yağı, buğday tohumu yağı ve cevizden sonra en yüksek PUFA (çoklu doymamış yağ asitleri) seviyelerine sahiptir. LDL-kolesterolün yüksek olması ve yaşlanma ile ilişkili kronik hastalıkların yanı sıra, kardiyovasküler rahatsızlıkların en önemli risk faktörlerinden biri olarak bilinmektedir. Özellikle yaşlı popülasyonda uzun süreli mısırözü yağı tüketiminin insan sağlığı üzerindeki etkilerini araştıran çok az çalışma bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar; mısırözü yağının LDL* kolesterol, trigliserit ve toplam kolesterol düzeylerini düşürdüğünü doğrulamıştır. Farelerde yaşam süresini uzattığını destekleyen çalışmalar da mevcuttur.
2014 yılında dünya genelinde ortalama 3 milyon ton mısırözü yağı üretilmiştir. Nişasta ve etanol üretiminde sıklıkla kullanılan mısır, başta Çin ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Brezilya, Arjantin, Ukrayna, Hindistan, Meksika, Endonezya ve Fransa’da üretilmektedir. Türkiye’de 2013 yılında üretilen bitkisel ham yağ içerisinde mısırözü yağı 35 bin ton oranında pay almıştır. Üretiminin, dünya nüfusu ve gıda ihtiyacının artması nedeniyle 2050 yılına kadar pirinç ve buğday üretimini geçeceği tahmin edilmektedir. ABD’de en sık tüketilen ikinci bitkisel yağ olan mısırözü yağı, kompozisyonu ve elverişli özellikleri nedeniyle yüksek kaliteli yağ olarak kabul görmektedir.
Ubikinon: Mitokondri iç zarında bulunan, elektron transfer zincirinde elektron taşıyıcı olarak görev alan ve yağda eriyen bir izoprenoit, koenzim Q
LDL: Low Density Lipoprotein: Düşük yoğunluklu lipoprotein: Halk arasında ‘kötü kolesterol’
Vlada B. Veljković et al. (2018). Biodiesel Production from Corn Oil: A review. Renewable and Sustainable Energy Reviews, 532.
Gül, V. ve ark. (2016). Günümüz Türkiyesinde Bitkisel Yağ Açığını Kapatmada Ayçiçeğinin Önemi. Alınteri, 70-76.