Gut hastalığı, tedavi edilebilir inflamatuar artritlerden en yaygını olup uzun yıllardır bilinmektedir. M.Ö. 5. yüzyılda Hipokrat, proteinden zengin gıdaların ve aşırı alkol tüketimi ile ilişkilendirilen bu hastalığı “zenginlerin hastalığı’’ olarak tanımlamıştır. Varlıklı yaşam tarzı nedeniyle, tarihte ‘’kralların hastalığı’’ olarak da adlandırılmıştır.
Hastalığın ortaya çıkmasında genetik ve çevresel faktörlerin etkisi vardır. Gut hastalığı, artmış ürat konsantrasyonları varlığında oluşan monosodyum ürat kristallerinin, eklemlerde ve diğer çeşitli dokularda kronik birikimi ile oluşur. Bu birikmeye karşı başlatılan inflamatuar yanıtın bir sonucu olarak, gutun klinik özellikleri ortaya çıkar. En etkili tedavi yaklaşımı serum ürat tedavisi olup, bu tedavinin diyetle desteklenmesi gerekmektedir.
Genellikle ilk zamanlarda ayak ya da ayak bileğini etkileyen akut bir alevlenme olarak ortaya çıkan gut hastalığı, devam eden hiperürisemi (kanda aşırı miktarda ürat veya ürik asit mevcudiyeti) sonucu şiddetlenmektedir. Ağrı, şişlik, ısı artışı, kızarıklık gibi belirtiler ile birlikte, etkilenen eklemi hareket ettirmede zorluk gibi durumlar ortaya çıkmaktadır. Çoğunlukla periferik eklemleri etkileyen bu hastalık; kronik eklem ağrısı, yürümenin ve diğer aktivitelerin kısıtlanması, yapısal eklem hasarı ve sık alevlenme ile kendini göstermektedir. Bu nedenle, kas-iskelet fonksiyonları ve yaşam kalitesi üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. Alevlenmeler; akut veya cerrahi hastalık, dehidratasyon, yüksek miktarda alkol alımı ve pürin açısından zengin bir diyet varlığında tetiklenebilmektedir.
Gut hastalığında komorbiditeler (eşlik eden hastalıklar) oldukça yaygındır. Hiperüriseminin kardiyovasküler hastalıklara ve böbrek hastalığına olumsuz etkileri olduğuna dair bazı kanıtlar vardır. Araştırmalara bakıldığında bu hastalarda hipertansiyon başta olmak üzere böbrek hastalıkları, obezite, diyabet, miyokard infarktüsü ve inme geçmişi görülebildiği sonuçlarına varılmıştır. Bazı araştırmalar, kardiyovasküler hastalıkların ortaya çıkması nedeniyle ölüm riskinin arttığını belirtmektedir.
Tarih boyunca gut alevlenmeleri, genellikle zengin besin içeriğine sahip gıdalar ve aşırı alkol tüketimi ile ilişkilendirilmiş olup yapılan araştırmalarla desteklenmiştir. Dengeli bir beslenme planı tedavi aşamasında oldukça önemlidir. Et, sakatat ve deniz ürünleri gibi pürinden zengin gıdaların alımını azaltmak, bol su içmek, kiraz ve çilek gibi meyvelerin tüketimini arttırmak tavsiye edilmektedir. Zeytin, ayçiçeği ve soya gibi bitkisel yağlardan zengin besinler, hiperürisemi ve gut riskinin azalması ile ilişkili bulunmuştur.
C vitamini, ürik asitin böbreklerden atılımını arttırdığı için tedaviye ek olarak kullanılabilmektedir. Süt ürünleri (süt veya peynir), yumurta, bitkisel proteinler, kiraz ve kahve gibi besinler alkalin kül etkisinden dolayı gut hastalığına karşı koruyucu olarak görülmektedir. Fruktoz, şeker (şekerli alkolsüz içecekler ve meyve suları, şekerler ve tatlı hamur işleri) ve şekerle tatlandırılmış içeceklerin tüketimini azaltmanın faydalı olacağı belirtilmektedir.
Dislipidemi, hipertansiyon ve obezite gibi kardiyovasküler risk faktörleri, gut hastalarında yaygındır. Bu nedenle kalp sağlığını destekleyici beslenme önerileri, düzenli egzersiz, sigaranın bırakılması ve kilo kontrolünün sağlanması tavsiye edilmektedir. Gerekli durumlarda kilo kaybı sağlamak tedavi sürecini desteklemektedir. Kilo kaybı sağlamak ve insülin duyarlılığını arttırmak için; porsiyon kontrolünün yapılması ve kompleks karbonhidrat alımı önerilmektedir.
Özellikle bira ve diğer damıtılmış içkiler gibi alkollü içecekler, artan ürik asit ile ilişkilidir. Gut ve hiperürisemi riski, alkollü içeceklerin türüne de bağlıdır. Örneğin; bira, likörle karşılaştırıldığında gut için daha riskli iken; şarap diğer alkol türleri arasında en düşük risk faktörü olarak bulunmuştur. Kılavuzların birçoğu, alkolden kaçınmak veya alkolü sınırlandırmak gerektiğini söylemektedir.
Pişirilmiş veya işlenmiş gıdalar gibi pürin bakımından zengin yiyecekler, hayvansal gıdalar ve deniz ürünleri ürik asit öncüllerinin artmasında büyük role sahiptir. Fasulye, mercimek, mantar, bezelye, baklagiller gibi pürinden zengin besinler, gut hastalarında gerekli görüldüğü takdirde sınırlandırılarak tüketilebilmektedir.
- Bazı çalışmalar, domatesin ürat konsantrasyonlarını arttırdığını; kahve ve süt tüketiminin ise azaltarak düşük gut riski ile ilişkili olduğunu söylese de bu konu ile alakalı farklı çalışmaların yapılması gerekmektedir.
- Gut tedavisini iyileştirmek için daha fazla yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır.
Mahan, L. K., & Raymond, J. L. (2017). Medical Nutrition Therapy. Krause’s Food & The Nutrition Care Process (S. 796). Kanada: Elsevier.
Nielsena, S. M., Zobbe, K., Kristensen, L. E., & Christensen, R. (2018). Nutritional Recommendations For Gout: An Update From Clinical. Autoimmunity Reviews.
Ragab, G., Elshahaly, M., & Bardin, T. (2017). Gout: An Old Disease in New Perspective – A Review. Journal of Advanced Research, 8, 495-511.
Sivera, F., Andrés, M., & Quilis, N. (2017). Gout: Diagnosis and Treatment. Med Clin, 148(6), 271-276.