Karaciğerin iki primer kanserinden biri hepatosellüler karsinomadır. Kanser, organın veya dokunun kendisinden kaynaklı ise primer olarak adlandırılır. Hepatosellüler karsinoma (HCC), hepatosellüler farklılaşma gösteren bir grup malign karaciğer tümörü içerir.
Hepatositlerden köken alan HCC, karaciğerin malign tümörlerinden en sık görülenidir. HCC’ye neden olabilecek faktörlerin başında siroz gelir. Ülkemizde sirozun görülme nedenlerine bakıldığında ise, viral hepatitler ve alkol kullanımı ön plana çıkar. Diyabet, obezite ve non-alkolik karaciğer yağlanması gibi çeşitli hastalıklar da siroz için risk oluşturabilir.
HCC oluşumundan önce karaciğerde gerçekleşen ilk olay inflamasyondur. İnflamasyona sırasıyla nekrozis, fibrozis ve rejenerasyon eşlik eder. HCC için en önemli etken, karaciğerde meydana gelen rejenerasyondur.
HCC’nin tanısı için çeşitli görüntüleme yöntemleri, ajanların işaretlenmesine dayanan biyomarkerlar ve biyopsi kullanılır. Tanı ilk iki yönteme rağmen netleşmez ise, biyopsi son seçenek olarak kullanılır. Erken tanı için risk faktörlerini taşıyan bireyler düzenli aralıklarla tarama yaptırmalıdır.
HCC’nin tedavi yöntemleri beş sınıfta incelenir. Hastalığın ilk evrelerinde rezeksiyon işlemi yapılır. Hipertansiyonu olan hastalarda veya ileri evre hastalarda rezeksiyon tolere edilmeyebilir. Yine rezeksiyon işleminde karaciğerden alınan doku miktarı ve kalacak olan doku miktarı önemlidir. Tüm bunlara dikkat edilerek rezeksiyon işlemi yapılmalıdır. Rezeksiyon işleminin yeterli olmadığı vakalarda karaciğer transplantasyonu uygulanır. HCC için kemoterapi uygulamaları sınırlıdır, çünkü HCC aşırı kemosensitif bir yapıya sahiptir.
- HCC için yapılan meta-analiz araştırmalarına göre; normal kilolu insanlarla karşılaştırıldığında fazla kilolu insanların %17, obez insanların %90 daha riskli olduğu görülür. Bununla birlikte; alkol tüketimi, diyabet, obezite ve aflotoksin ile kontamine gıda alımı gibi HCC’nin uluslararası yüküne katkıda bulunan diğer önemli yaşam tarzı faktörleri de vardır.
Obezite; hipertansiyon, insülin direnci, tip 2 diyabet, dislipidemi gibi metabolik hastalıklar için risk faktörüdür. Bu tür metabolik sendromu içeren hastalıklar kronik proinflamasyonu tetikler. Metabolik sendrom, aşırı beslenme ve sedanter yaşama cevap olarak gelişir. Karaciğer kanserlerinin en sık rastlanan alt tipi olan HCC için, obezite ve diyabet önemli derecede tehlike oluşturur. Bu ilişkinin ana yolağı obezitenin non-alkolik karaciğer yağlanmasına neden olduğu yoldur. Özetle, sedanter yaşamla birlikte sağlıksız beslenme sonucunda obezite görülür. Artmış yağ dokusu inflamasyona, daha sonra karaciğerde yağlanmaya neden olur. Devam eden olumsuzluklar vakayı non-alkolik steohepatite (NASH) sürükler. NASH karsinomanın gelişimine neden olur.
Leptin, insanlara açlık duygusu kazandıran hormonlardandır. Leptin ve yağ doku, çeşitli ekstrasellüler moleküllerin salgılanmasını uyarır. Uyarılan moleküller karaciğer hücrelerinde anjiyogenesisi arttırır. Artan anjiyogenesis dolayısıyla fazlaca beslenen hücreler, kontrolsüzce bölünür ve tümör gelişimine zemin hazırlar.
İnsanlarda kahve tüketimi incelendiğinde; HCC de dahil olmak üzere, karaciğer hastalıklarının önlenmesi üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğu görülür. Kahvenin HCC riskini nasıl azalttığını açıklayan çeşitli hipotezler vardır. Bu hipotezlerden bir tanesi; gama-glutamil transferaz enziminin serum seviyesinin kahve alımı ile düşmesidir. Bir diğer hipotez ise, kahvenin siroz riskini düşürmesidir.
Diyette yapılan değişimlerin HCC gelişimini önlediğine dair çalışmalar mevcuttur. Örneğin; demir ve tiamin tüketimi HCC riskini arttırırken, α-karoten ve linoleik asit tüketimi HCC riskini azaltır. Benzer bir çalışmada; yoğurt ve süt tüketimi, beyaz et ve yumurta alımı ile HCC’nin gelişme olasılığının anlamlı derecede daha düşük olması ile korelasyon göstermiştir.
- Kırmızı et ve doymuş yağ tüketiminin HCC riskini arttırdığı bildirilmiştir. Ek olarak, yeşil sebze tüketiminin HCC riskini azalttığını bildiren çalışmalar da mevcuttur.
HCC vakalarının %80’inden fazlasının, önlenebilir olan dört ana nedenden kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Erkeklerde HCC, ağır alkol tüketiminden etkilenmektedir. Diyet, HCC risk faktörleri arasında yer almaktadır. Özellikle, meyve ve sebze gibi bazı diyet ürünlerinin yararlı etkisi diğer önemli risk faktörlerinden bağımsızdır.
- Çelişen sonuçlara bağlı olarak diyet önerileri yapmak zordur, çünkü daha yüksek miktarlarda spesifik antioksidanların tüketilmesinin hepatosellüler karsinoma gelişme riskini azaltıp azaltmayacağı bilinmemektedir.
- Çoklu doymamış yağ asitleri ve muhtemelen β-karoten bakımından zengin bir diyet, HCC riskini azaltabilir. Özellikle HCV enfeksiyonunda kahve birçok çalışmada gösterildiği gibi olumlu etkilere sahiptir.
Kenıchı Ikejıma Vd, Y. T. (2002). Leptin Receptor–Mediated Signaling Regulates Hepatic Fibrogenesis And Remodeling Of Extracellular Matrix İn The Rat. Gastroenterology , 1399–1410.
Maurizio Montella Vd, A. C. (2011). Hcc, Diet, And Metabolic Factors. Hepat Mon , 159-162.
Maurizio Montella Vd, J. P. (2007). Coffee And Tea Consumption And Risk Of Hepatocellular Carcinoma İn Italy. Wiley Interscience , 1555–1559.
Mcglynna, K. A., & London, W. T. (2011). The Global Epidemiology Of Hepatocellular Carcinoma, Present And Future. Nıh Public Access .
Renato Talamini Vd, J. P. (2006). Food Groups And Risk Of Hepatocellular Carcinoma: A Multicenter Case-Control Study İn Italy. İnwiley Interscience , 2916–2921.
Taş, A. (2010). Hepatosellüler Karsinom Tanı Ve Tedavisi. Güncel Gastroenteroloji , 145-148.
Wojciech Blonski Vd, D. S. (2010). Non-Viral Causes Of Hepatocellular Carcinoma. World J Gastroenterol , 3603-3615.