Karaciğer, vücudumuzun en büyük organlarından biridir. Sadece fiziksel büyüklükle kalmayıp, vücudumuz için önem taşıyan birçok işlevin gerçekleşmesinde deaktif bir role sahiptir. Ne var ki çeşitli sebeplerden dolayı karaciğer işlevini yerine getirmekte zorlanmakta, bazen işlevini tamamen yitirebilmektedir. Karaciğer hastalıkları arasında yaygın olarak görülen patolojilerden biri de alkol kullanımı ile ilişkisi olmayan yağlı karaciğer hastalığıdır. NAYKH’nın toplumda görülme sıklığı fazladır ve tedavi edilmediğinde siroza kadar ilerleyebildiğinden dolayı önemi büyüktür ve göz ardı edilmemelidir.
Yağlı karaciğer hastalıklarının alt kümesinde farklı şekillerde gerçekleşen hastalıklar mevcuttur. Steohepatit, fibrosis ve siroz literatürde yağlı karaciğer hastalığı adı altında geçen hastalıklardır. Bu patolojilerin bazılarında inflamasyon görülebilirken, bazılarında ise görülmemektedir.
- 1980’li yıllarda yapılan bir çalışma ile alkol kullanmayan hastaların karaciğerlerinde alkol kullananlarınkine benzer bir büyüme saptanmış ve bunun ne olabileceğine dair çalışmalara başlanmıştır. Bu çalışmalar sonucunda non-alkolik karaciğer yağlanması tanımı yapılmıştır. Alkolik ve non-alkolik tanımı yapılırken, günlük alkol alımında kadınlarda <20 g/gün, erkeklerde<30 g/gün sınır kabul edilmiştir.
NAYKH’nın patogenezine bakıldığında net bir bulgu ortaya konulamamıştır. Literatürde insülin direncinin belirleyici olduğu belirtilmiş ve çift vuruş hipotezi ile konu aydınlatılmaya çalışılmıştır. Çift vuruş hipotezi; vücutta yağlanmanın artması ile insülin direnci gelişir. İnsülin direnci hiperinsülinemiye, dolayısıyla yağ sentezinin artmasına neden olur. Bu durum vuruşun birinci ayağını oluştururken, hiperinsülinemi sonucunda karaciğerde yağ asitlerinin mitokondrial beta oksidasyonunun azalması vuruşun ikinci ayağını oluşturur.
NAYKH’nın tedavisinde net bir yöntem veya ilaç uygulaması yoktur. Hastalığa eşlik eden diğer patolojilerin ortadan kaldırılmasına yönelik tedavi uygulanır. Hasta profiline bakıldığında; NAYKH ile ilişkili bulunan risk etmenleri büyükten küçüğe sıralandığında; obezite, diyabetes mellitus ve hiperlipidemi şeklindedir. Tedavide ilk basamak uzun vadede yavaş kilo verilmesidir. Obez bireylerin 6 ay gibi bir süreyle ağırlıklarının %5-10’unu diyet ve egzersizle vermeleri gerekir. Hızlı kilo verilmesi hepatik yağlanma açısından tehlikelidir. Bireyde trigliserid seviyeleri normal değilse, beslenme ve ilaç tedavisi buna yönelik yapılmalıdır. Tedavi sürecinde E vitamini takviyesinin tedavi etkinliğini artırdığına dair çalışmalar mevcuttur. E vitamini; yağlı tohumlar, yeşil yapraklı sebzelerde ve yumurta sarısında bulunur.
Literatüre bakıldığında, tedavide temel hedef insülin direncidir. İnsülin duyarlılığını arttırıcı çeşitli ajanların denendiği çalışmalarda hepatik yağlanmada düzelmeler görülmüştür. İlaç tedavisi uygulanmadan önce, kişi beslenmesine dikkat etmeli ve fiziksel aktivitesini arttırmalıdır. 3 ay sonra hepatik ölçümler yinelenmeli ve çıkan sonuçlara göre değerlendirme yapılmalıdır.
GÖREN B FEN T. (2005). NON-ALKOLİK YAGLI KARACİGER HASTALIGI. TURKİYE KLİNİKLERİ J MED SCİ , 841-850.
JOHN B. DİXON VD. (2004). NONALCOHOLİC FATTY LİVER DİSEASE: IMPROVEMENT İN LİVER HİSTOLOGİCAL ANALYSİS WİTH WEİGHT LOSS. HEPATOLOGY .
JOHN B. DIXON VD. (2001). NONALCOHOLİC FATTY LİVER DİSEASE: PREDİCTORS OF NONALCOHOLİC STEATOHEPATİTİS AND LİVER FİBROSİS İN THE SEVERELY OBESE. GASTROENTEROLOGY , 91-100.
KAZEMİ R VD. (2012). METFORMİN İN NONALCOHOLİC STEATOHEPATİTİS: A RANDOMİZED CONTROLLED TRİAL. MİDDLE EAST JOURNAL OF DİGESTİVE DİSEASES .
MİKAGE ARATA VD. (2014). NONALCOHOLİC STEATOHEPATİTİS AND İNSULİN RESİSTANCE İN CHİLDREN. WORLD J DİABETES , 917-923.
ZOBAİR M. YOUNOSSİ VD. (2002). NONALCOHOLİC FATTY LİVER DİSEASE: AN AGENDA FOR CLİNİCAL RESEARCH. HEPATOLOGY .