Polikistik over sendromu (PCOS), üreme çağındaki kadınlarda, hiperandrojenik kronik anovulasyon ile karakterize, en sık görülen endokrin bozukluktur. PCOS tanısı olan kişilerin, yaklaşık üçte ikisinde metabolik sendrom görülmektedir. Metabolik sendrom ise; insülin direnci, diyabet, obezite, karın bölgesinde yağlanma, dislipidemi ve hipertansiyon gibi çeşitli kardiyovasküler risk faktörlerini kapsayan metabolik bir bozukluktur. Bazı ortak klinik özellikleri paylaşan metabolik sendrom ve PCOS‘un görülme sıklığında artış görülmekte olup, önemli bir sağlık sorunu ortaya çıkmaktadır. Birçok güncel çalışma, PCOS’lu kadınların metabolik sendrom ve kabul edilen kardiyovasküler risk faktörleri için, kapsamlı bir değerlendirme yapmaları ve buna uygun tedavi almaları gerektiği yönünde güçlü bir öneriyi desteklemektedir.
PCOS’lu kadınlar, derinden insüline dirençlidir ve sonuçta ortaya çıkan hiperinsülinemi üreme bozukluklarının patogenezinde rol oynar. İnsülin eylemindeki anormallikler, glukoz veya insülin düzeylerinin belirlenmesiyle tespit edilir. İnsülin direncinin PCOS oluşumundaki güçlü etkisini kabul etmek, tanıyı daha sağlam kılmakla kalmaz, aynı zamanda kardiyovasküler riskleri önlemek için de yararlı olabilmektedir.
İnsülin direnciyle birlikte oluşan hiperinsülinemi, zayıf veya obez olmaları farketmeksizin PCOS’lu hastalarda sık görülen bir bulgudur. PCOS tanısı olan hastaların %50-70’i insülin direnci sorunuyla karşılaşmaktadır. Ancak, hastalığın oluşumunda mı, yoksa sonucunda mı insülin direnci geliştiği halen tartışılmaktadır.
- Yapılan çalışmalarda; PCOS’dan bağımsız olarak yüksek androjen seviyelerine sahip olan kadınlarda, yüksek yağlı ve karbonhidratlı besinlere çok daha fazla istek duydukları ve bu besinlerin tüketiminin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
PCOS’da abdominal yağlanma artışı insülin direncine sebep olur. Bu sorunu tedavi etmek için, hekimler tarafından sıklıkla verilen metformin ilacı; kandaki glukoz düzeyini düşürmekte olup, yüksek insülin ve androjen düzeyini de azaltarak ovulasyon hızını arttırmaktadır.
PCOS’un obezite, hiperandrojenemi, menstrüel bozukluklar ve infertilite ile arasındaki ilişki, yaşam tarzı sorunlarını ele alma gereğini vurgulamaktadır. PCOS’da yaşam tarzı yönetimi ve ilaç tedavilerinin yanı sıra, bir diğer önemli tedavi yöntemi de ‘diyet tedavisi’dir.
Beslenme alışkanlıkları obezite gelişimini fazlasıyla etkilemektedir. PCOS; insülin direnci, obezite ve metabolik sendrom gibi riskler içermesinden dolayı, beslenme alışkanlıkları hem PCOS’un gelişiminde, hem de tedavisinde önemli yer tutmaktadır. Zayıflama diyetleri ise, insülin direncini azaltmasından ve ideal vücut ağırlığına ulaşmayı sağlamasından dolayı bir tedavi yöntemi olarak görülmektedir. Diyet tedavisiyle; öncelikle ağırlık kaybı ve kan glikoz seviyelerinin dengelenmesi, insülin direncinin azaltılması ve dolayısıyla androjen seviyelerinin azaltılması hedeflenmelidir. Özellikle yüksek vücut ağırlığına ve/veya yüksek BKI değerine sahip hastalarda, küçük yaşta insülin direnci gelişme riski çok daha yüksek olduğundan, düşük glisemik indeksli beslenme ve egzersiz programlarıyla vücut ağırlığı kaybı sağlanmalı ve takibi yapılmalıdır.
Şanlıak,G.,(2017), “Polikistik Over Sendromu Olan Kadınlarda Farklı Diyet Uygulamalarının Vücut Bileşimi ve Bazı Biyokimyası Bulgular Üzerine Etkisi”,Doktora Tezi,Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
Legro,R.S., Finegood,D., Dunaif,A., 1998,“A Fasting Glucose to Insulin Ratio Is a Useful Measure of Insulin Sensitivity in Women with Polycystic Ovary Syndrome” The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism,83, 2694–2698
Galluzzo,A.,Amato,M.C.,Giordano,C.,2008, “Insulin resistance and polycystic ovary syndrome, Nutrition, Metabolism and Cardiovascular Diseases,18,511-518