Romatizmal hastalıklar ve diğer ilişkili durumlar; bağ dokusu ve kemikler, kaslar, eklemler, tendonlar, bağlar, bazen de iç organlar dahil olmak üzere, destekleyici vücut yapılarının işlev kaybı belirtilerini içermektedir. Romatizmal hastalıkların bazıları otoimmün bileşenler içerirken, bazılarının kaynağı ise net olarak bilinmemektedir.
Romatizmal hastalıkların ortaya çıkmasındaki ana sebep; bağışıklık sisteminin, kendi dokularını ve organlarını yabancı bir madde gibi algılayarak onları yok etmeye çalışmasıdır. Yabancı bir madde olarak algılanan doku ve organlarda oluşan olaylar sonucunda, ‘yangı’ olarak adlandırılan ve hastalarda yakınmalara yol açan durum gelişir. Romatizmal hastalıklar ilerledikçe, artan ağrılar ve fiziksel engeller ortaya çıkmaktadır. Yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemesinin yanı sıra, ülke ekonomisindeki yükü sebebiyle de büyük sorun teşkil etmektedir.
- Amerika Birleşik Devletleri’nde her 7 hastadan 1’i ,kas-iskelet sistemi şikâyetleriyle hekime başvurmaktadır. 2005 yılı verilerine göre; A.B.D’de, ellerde görülen semptomatik osteoartritin 13.1 milyon yetişkini etkilediği tahmin edilmektedir. Akdeniz kuşağında yer alan diğer ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de romatolojik hastalıkların görülme oranı oldukça yüksektir.
Romatolojik hastalıkların birçoğunun kronik olması, bazı türlerinin yaşam için tehdit içermesi ve çoğunun fiziksel engel ile iş gücünde kayıplara sebep olması nedeniyle, hastalarda doğru tanı ve tedavi hızla belirlenmelidir.
Yapılan çalışmalarda; romatizmal hastalıklara sahip bireylerde genellikle beslenme dengesizlikleri saptanmıştır. Aynı zamanda romatizmal ve inflamatuar durumların bireylerin; protein, vitamin ve mineral ihtiyaçlarını arttırdığı bilinmektedir. Özellikle demir, çinko, bakır, selenyum gibi mineraller ve A, B6, C, D ve E vitaminleri büyük önem taşımaktadır.
İnflamasyonu (iltihap) arttırdığı düşünülen besinlerin tüketimi sınırlandırılmalı, inflamasyonu azalttığı düşünülen besinlerin tüketimine ise özen gösterilmelidir.
- Doymuş yağ ve trans yağların inflamasyonu arttırdığı bilinmektedir. Bu sebeple, yüksek trans yağ ve doymuş yağ içeriğine sahip besinlerin tüketiminden kaçınılmalıdır.
- Hazır çorbalar, fast-food ürünleri, şarküteri etler ve birçok paketli gıdada bulunan ‘mono-sodyum glutamat’ içeren besinlerden kaçınılmalıdır. Bu bileşenin kronik inflamasyonu iki önemli yolak aracılığıyla olumsuz etkilediği bildirilmektedir.
- Aşırı tüketimi inflamasyona sebep olan alkol, mümkünse hiç tüketilmemeli yahut alımı sınırlandırılmalıdır.
- Omega-3 yağ asitleri inflamasyonla mücadelede önemli yer tutmaktadır. Ton balığı, somon, ringa ve uskumru omega-3 yağ asitlerinin zengin kaynaklarını oluşturmaktadır.
- İnflamasyonu azaltmada etkili polifenolün zengin bir kaynağı olan yeşil çay, eklem hasarı ve iltihap oluşumundaki önemli aracıların salınımını kısıtlamaktadır.
- Magnezyum, folik asit, çinko, demir ve potasyum içeriği yüksek ve CRP düzeyini düşürmede etkili olan fasulye çeşitlerinin, romatolojik hastalıklara sahip bireylerin beslenmesinde yer alması önerilmektedir.
- Ginseng, içerdiği biyoaktif bileşenler ile inflamatuar mediatörlerin ekspresyonunu ve üretimini inhibe ederek, çeşitli romatizmal hastalıklar üzerinde antiinflamatuar aktivite ve farmakolojik etki göstermektedir.
Peynir, süt ve yoğurt gibi D vitamini ve kalsiyum içeriği yüksek olan besinlerin az yağlı olarak her gün tüketilmesi önerilmektedir. Basit şekerler ve rafine karbonhidratlar yerine meyve, sebze ve tam tahıllı ürünler gibi sağlıklı karbonhidrat kaynakları tercih edilmelidir.
- Bazı romatoloji hastalarının tedavisinde steroid türü ilaçlar kullanılmaktadır. Bu tür ilaçlar vücutta ödeme sebep olduğundan tuz tüketimi sınırlandırılmalıdır.
Obez ya da fazla kilolu bireylerde, fazla vücut ağırlığı kemik ve eklemlere ekstra yük oluşturduğundan enfeksiyon, ağrı ve eklem sertliği durumlarını kötüleştirmektedir. Vücut ağırlığında %5-10’luk azalmanın, denge ve fiziksel aktivite kabiliyetini arttırdığı, yorgunluk, ağrı ve düşme riskini azalttığı bildirilmiştir. Bu sebeple, fazla vücut ağırlığına sahip romatoloji hastaları ideal vücut ağırlığına ulaştırılmalıdır.
Romatolojik hastalığı olan bireylerde yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmenin önemi vurgulanmaktadır. Vitaminler, mineraller ve çoklu doymamış yağ asitlerince zengin, yeterli ve dengeli protein ve enerji içeriğine sahip bir diyetin, doku hasarına ve inflamatuar aktivitenin baskılanmasına karşı koruyucu etki sağlayabileceği belirtilmektedir.
Altay, B., Gönener, H., İslam, K., & Göv, P. (2010). Fizik Tedavi Alan Hastaların Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi. Gaziantep Tıp Dergisi, 16(2), 29-35.
Arthritis and Related Conditions . American Association of Orthopaedic Surgeons.
Gómez, F., Kaufer-Horwitz, M., & Mancera-Chávez, G. (2017). Medical Nutrition Therapy for Rheumatic Disease. L. Manah, & J. Raymond içinde, Krause’s Food The Nutrition Care Process (s. 790-838). Canada: Elsevier.
Sharma, D. (2014). Nutritional Change For Rheumatic Diseases-A Review. Internatıonal Journal Of Scıentıfıc & Technology Research, 3(2), 262-266.
Ulusoy, H., Güçer, T. K., Aksu, M., Arslan, Ş., Akgöl, G., Habiboğlu, A., . . . Özgöçmen, S. (2012). The Use of Complementary and Alternative Medicine in Turkish Patients with Rheumatic Diseases. Turk J Rheumatol, 27(1), 31-37.
Young-Su Yi . (2018). Ameliorative Effects of Ginseng and Ginsenosides on Rheumatic Diseases. Journal of Ginseng Research, 1-7.