Dünyada gittikçe yaygınlaşan AIDS (Aquired İmmunodeficiency Syndrome); HIV (Human immun deficiency virus) enfeksiyonu olan kişilerde görülmektedir. HIV enfeksiyonu; birincil HIV infeksiyonu, sessiz dönem ve ileri dönem (AIDS) olmak üzere üç evreden oluşmaktadır. En ileri evre olan AIDS evresinde, bağışıklık sistemi oldukça zayıfladığı için, vücut enfeksiyon ve kanserlere karşı savunmasız kalmaktadır.
HIV virüsünün, CD4+ T lenfositi hücrelerini yok etmesi sonucu bağışıklık sistemi baskılanmaktadır. Bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla, vücutta enfeksiyon oluşma riski artmaktadır. Kan yoluyla, cinsel yolla, enjeksiyon yoluyla bulaşan virüs; AIDS’li anneden bebeğe de bulaşabilmektedir.
Sağlığımız için vazgeçilmez olan dengeli beslenme, HIV/AIDS hastalığında da oldukça önemli bir yere sahiptir. Hastaların metabolizması, kullandıkları ilaçlar nedeniyle değişebilmektedir. Değişen metabolizma; lipodistrofi, insülin direnci ve aşırı zayıflık gibi durumlara yol açabilmektedir. Diyare ve kusmaya neden olabilen ilaçlar, hastanın beslenmesinin bozulmasına neden olmaktadır. Vücuttan mineral ve su kaybı olduğu için, hasta halsizleşmeye ve vücut yapısını kaybetmeye başlamaktadır. Bu olumsuz durumların önüne geçmek ve günlük hayata daha iyi uyum sağlamak için, HIV/AIDS hastalarının beslenmesi dikkatle düzenlenmelidir. Beslenme bakım ve desteği; HIV ile yaşayan insanların, HIV ile ilgili komplikasyonları yönetmelerine yardımcı olmakta, tıbbi tedaviye iyi yanıt alınmasını desteklemekte ve bireyin gücünü, konforunu koruyarak, yaşam kalitesini arttırmaktadır.
Beslenme durumu takibi, enfekte olan kişi için büyük bir öneme sahiptir. Çeşitli beslenme sorunlarının ortaya çıktığı AIDS’te, dikkate değer ağırlık kaybı meydana gelmektedir. Birey bu durumdan hem fizyolojik, hem de psikolojik olarak etkilenmektedir. Klinik safhada iştahsızlık ve çeşitli ağrılar, malnutrisyona (yetersiz beslenme) yol açmaktadır. (Malnutrisyon; makrobesin (enerji sağlayan karbonhidrat, protein ve yağ), mikrobesin (vitamin ve mineraller) öğeleri, zihinsel ve fiziksel gelişim için gerekli hayati diyet bileşenleri, hastalık önleme ve sağlık eksikliği sonucu oluşan bir durumdur.)
- HIV ile ilişkili kronik diyare veya kronik zayıflığa bağlı, %10’dan fazla istemsiz kilo kaybı; AIDS wasting sendromu için tanımlayıcı koşullar olarak kabul edilmektedir.
Beslenme, özellikle malnutrisyon ve gıda güvensizliğinin yaygın olarak bulunduğu kaynaklarda, kapsamlı bakımın önemli bir bileşenidir. HIV enfeksiyonuna sahip birey; besin malabsorbsiyonu, fırsatçı enfeksiyonlar ve değişen metabolizma sebebiyle ek enerjiye ihtiyaç duymaktadır. HIV ile enfekte bireyler, genellikle önceden var olan protein-enerji malnutrisyonuna sahiptir. Protein-enerji malnutrisyonu (PEM), bir besin veya basit bir diyet proteininin eksikliği değil, besin ve enerjinin yetersiz alımı veya yetersiz kullanımıdır.
Son WHO yönergelerine göre; HIV enfeksiyonuyla, yağ gereksiniminin değiştiğine dair bir kanıt yoktur. Bununla birlikte, diyare gibi bazı enfeksiyon semptomları nedeniyle; yağ alımının zamanlaması veya miktarında değişiklikler gerekebilmektedir.
HIV ile yaşayan bireylerde; özellikle A vitamini, E vitamini, C vitamini ve kompleks B vitaminleri ile bağışıklık sisteminin ihtiyaç duyduğu selenyum, çinko ve diğer mikro besin maddelerinin eksikliği yaygın olarak görülmektedir. Bu mikro besinlerin suplementasyonun, hastalığın ilerlemesi ve mortalite üzerine etkisi şu anda incelenmektedir. Uygun diyet yoluyla yeterli mikro besin alımı sağlamak idealdir. Bazı eser elementler ile A vitamininin takviye olarak verilmesi, HIV ile enfekte olmuş kişide bazı olumsuzluklara yol açabildiğinden, ek vitamin A kullanımında dikkatli olunması gerekmektedir. Hamilelik ve emzirme dönemi gibi, çoklu besin eksikliğinin olduğu zamanlarda birden fazla mikro besin takviyesi gerekebilmektedir. Şu an için hamilelik ve emzirme döneminde, HIV ile enfekte olan kadınların mikro besin alımı standart önerilen seviyelerde olmalıdır.
Beslenme yetersizliği durumunda ticari formulalar, yemeyi kolaylaştırarak, besin alımını arttırmak amacıyla kullanılmaktadır. Birçoğu laktozsuz olan bu formulalarda, genel olarak yağ örüntüsü değiştirilmiştir (orta zinzirli yağ asitleri içermektedir). Yağ intoleransı olan hastalarda, düşük yağlı formulalar tercih edilmektedir. Enteral (nazo-gastrik veya gastrostomi) olarak yapılabilen beslenme desteği, aynı zamanda parenteral de olabilmektedir. Bu durumun, hastanın kendini iyi hissettiği bir dönemde açıklanması, yiyecek alımını kolaylaştırmaktadır.
Ataman-Hatipoğlu, Ç. ve ark. (2016). HIV Bilgilendirme Kitabı.
Food and Nutrition Technical Assistance (FANTA). (2004, October). HIV/AIDS: A Guide for Nutritional Care and Support. Washington, D.C.
Hong, H., Budhathoki, C., & Farley, J. E. (2018). Effectiveness of macronutrient supplementation on nutritional status. Clinical Nutrition ESPEN, 66-74.
Proceedings of the Nutrition Society. (2008). HIV/AIDS: nutritional implications and impact on human development.