Midede veya bağırsak lümenlerinde besin ve besin maddelerinin varlığı bir ilacın emilimini önemli derecede değiştirebilir. Bu bölümde, ilaçların vücuda alınmasıyla izlediği yol ve gerçekleşen reaksiyonlar ve emilimini değiştirebilen durumları örnek ilaçlar ile açıklayacağım.
Biyoyararlanım, uygulanan bir ilacın sistemik dolaşıma ulaşan kısmını tanımlar. İlaç intravenöz yolla verilirse, biyoyararlanımı %100 olurken, oral yolla emilim ve metabolizma tamamlanmadığı için biyoyararlanım azalmaktadır.
İlaç emiliminde kritik derecede azalma örnekleri, osteoporoz tedavisinde kullanılan bisfosfonat ilaçları; alendronat (Fosamax), risedronat (Actonel) veya ibandronat(Boniva)’dır. Bu ilaçlar yiyeceklerle verilirse absorpsiyon sorunu yaşanmazken, kahve veya portakal suyu ile alınırsa absorpsiyon %60 oranında azalır. Üreticinin alendronat veya risedronat talimatı, ilacı yiyecek ve içeceklerden veya diğer ilaçlardan en az 30 dakika önce sadece su ile aç karna almasıdır. Ibandronat, yiyecek ve içeceklerden veya diğer ilaçlardan en az 60 dakika önce alınmalıdır.
Takviyelerle alınan demirin emilimi, takviyenin gıdalarla alınmasıyla %50 azalabilir. Demirin absorpsiyonu her ne kadar portakal suyunun C vitamini içeriğinden dolayı %85 artsa da; boş bir mideye bir bardak su(yaklaşık 250 ml) ile alındığında daha iyi emilir. GI sıkıntısı yaşamamak için demir ile besin alınması gerekiyorsa; bunlar kepek, yumurta, yüksek fitatlı gıdalar, lif takviyeleri, çay, kahve, süt ürünleri veya kalsiyum takviyeleri ile alınmamalıdır. Çünkü bunların her biri demir emilimini azaltabilir.
Çeşitli mekanizmalar besin veya besin maddelerinin varlığında ilaç emiliminin oranını veya derecesini azaltmaya sebep olabilir. Gastrik boşalma oranını yenilen ya da midede bulunan yiyeceklerin varlığı ve türü etkiler. Gastrik boşalmanın süresi, yüksek lif veya yüksek yağlı yemek tüketimi ile uzatılabilir. Genel olarak, ilaç emilimindeki bir gecikme, absorpsiyon etkilenmediği sürece klinik olarak anlamlı değildir. Bununla birlikte, antibiyotiklerin veya analjeziklerin emiliminin gecikmesinin klinik olarak önemli olduğu düşünülmektedir.
Şelasyon reaksiyonları, ilaçların emiliminin azaltılabileceği bazı ilaçlar ile demir, kalsiyum, magnezyum, çinko veya alüminyum gibi iki değerlikli veya üçlü katyonlar arasında oluşur. Şelasyon reaksiyonları en çok tetrasiklin ve fluorokinolon antibiyotikleri ile görülür.
Parkinson hastalığı ilacı entacapone (Comtan) demir ile bağ yapar; bu nedenle demir, ilacı aldıktan 1 saat önce veya 2 saat sonra alınmalıdır. Florokinolon antibiyotikleri ve tetrasiklin; süt ürünlerinde bulunan kalsiyum, kalsiyumla kuvvetlendirilmiş gıdalar/içecekler, kalsiyum takviyeleri veya antasidlerdeki alüminyum ile çözünmeyen kompleksler oluşturarak, ilaçların ve besinlerin emilimini azaltabilir veya önleyebilir. Bu etkileşimden kaçınmak için en uygun yaklaşım, antibiyotik kullanımı süresince elzem olmayan takviyeleri durdurmaktır. Eğer bu mümkün değilse, özellikle magnezyum veya uzun süreli antibiyotik kullanımında, ilaç mineralden en az 2 saat önce veya 6 saat sonra verilmelidir.
Gastrointestinal pH, ilaçların emiliminde bir diğer önemli faktördür. Gastrik asit pH’sında değişikliğe neden olan achlorhydria veya hipoklorhidri gibi durumlar ilaç emilimini azaltabilir. Böyle bir etkileşime örnek olarak; antifungal ilaçlardan ketokonazol’ün (Nizoral), HIV hastalarında bir Candida enfeksiyonunu temizleme/düzeltme yetersizliği veya gastroözofageal reflü hastalığı (GERD) için güçlü asit indirgeyici ajan alan kişilerde başarısız olmasıdır. Ketoconazole asitli bir ortamda en iyi absorpsiyonu sağlar. HIV ile enfekte hastalarda aklorhidrinin yüksek prevelansı, ketokonazol tabletlerin midede çözünmesinin azalması, ilaç emiliminin bozulmasına neden olur. Bu durum aynı zamanda antasitler, histamin-2 (H2) reseptör antagonistleri (örneğin, famotidin [Pepcid]) veya proton pompası inhibitörleri (örneğin, omeprazol [Prilosec]) gibi, kronik asit baskılama tedavisinde kullanılan ilaçları (karın boşluğunda sıvı toplanması, gut, asit reflü, dispepsi v.b.) alan kişilerde hipokloridriyum ile ilgili bir risk faktörü olarak görülmektedir. Hastalarda Ketokonazol’un kola, kızılcık suyu, portakal suyu veya seyreltilmiş hidroklorik asit (HC1) solüsyonu gibi asidik bir sıvıyla alınması biyoyararlanımını artırabilir.
Midede besin bulunması, antibiyotik sefuroksim axetil (Ceftin) veya antiretroviral ilaç saquinavir (Invirase) gibi bazı ilaçların emilimini arttırır. Bu ilaçların ihtiyaç duyulan dozunun yemekten hemen sonra alınması etkili bir seviyeye erişmeleri açısından oldukça önemlidir. Cefuroxime axetil’in biyoyararlanımı, aç karna besinle birlikte alındığında önemli ölçüde daha yüksek olduğunu belirten çalışmalar mevcuttur.
Lehne et al: Pharmacology of nursing care, ed 8, St Louis, 2012, Elsevier.
Pronsky ZM ve arkadaşları: Food-medication interactions, ed 18, Birchrunville, PA, 2015,Food-Medication Interactions.