Alopesi, klinik olarak yara izi olmadan kafa derisinin ön ve orta bölgelerindeki kılların atrofik şekilde dökülmesidir. Özellikle genetik olarak yatkın bireylerde daha fazla görülmektedir. Kişilerin %50’sinin 50 yaşlarında bu durumla karşı karşıya kaldığı tahmin edilmektedir. Saç dökülmesinin kadın ve erkeklerdeki en yaygın ortak nedeni, saç yapısının ince olmasıdır. Kadınlarda saç incelmesi 20’li ve 30’lu yaşlarında veya menopoz döneminde görülür.
Saç folikül hücrelerinin aktif metabolizmasının devamlılığı için, yeterli ve dengeli beslenme oldukça önemlidir. Doğumsal bozukluklar veya alım yetersizliği nedeniyle protein, mineral, esansiyel yağ asitleri ve vitamin gibi çeşitli bileşenlerin kalorik yoksunluğu veya eksikliği sonucunda yapısal bozukluklar, pigmentasyon değişiklikleri ve saç dökülmesi görülebileceği söylenmektedir.
Gelişmiş ülkelerde yaşayan sağlıklı bireylerde, beslenme yetersizlikleri sonucu saç büyüme bozuklukları nadir görülür. Genellikle vitamin eksikliklerinin sebep olduğu düşünülmektedir. Şüpheli eksikliğe bağlı olarak laboratuvar kan testleri yapılmalıdır.
Kelliğin gelişmesi, çoğunlukla genetik faktörlere ve androjen düzeylerine bağlıdır. Androjenlerin kafa derisi kelliklerine neden olduğu, ancak; göğüs, yüz ve genital bölgelerdeki kılların büyümesini teşvik ettiği görülmektedir. Bu durum, androjen metabolizmasının bölgesel farklılıkları ile açıklanabilir.
Zayıflama diyetleri, özellikle günlük kalori alımının 1000 kcal’den az olması ve yetersiz protein alımı durumunda, saç dökülmesine neden olabilir. Kas kaybına sebep olan diyetlerde, kısmen tiroit aktivitesinin azalmasından kaynaklı saç dökülmesine daha fazla rastlanmaktadır.
Protein, saç liflerinin ana bileşenidir. Bu nedenle azalmış protein alımı, serum albümin seviyeleri normal seviyede olsa bile saç gelişimini bozabilir. Kalori olarak yeterli bir diyette düşük protein alımının bir sonucu olan Kwashiorkor bu duruma iyi bir örnektir. Kırmızımsı, kısa, donuk saç ile karakterizedir. Kıllar kolayca koparılabilir. Saç elastikiyeti azalır ve saçlar daha zayıf ve daha yumuşaktır. Protein tüketimi saç dökülmesini önlediği için, günlük proteinden zengin özellikle yumurta, süt, et ihtiyacı karşılayacak düzeyde tüketilmelidir.
Askorbik asit (C vitamini), kollajen sentezi ve keratin liflerinin çapraz bağlantısı için gereklidir. Saç oluşumunu destekleyen kollejen üretimini arttırmak için C vitamini içeren turunçgil tüketimi saç dökülmesini engeller. Tavsiye edilen günlük alım miktarı kadınlar için 75 miligram iken, erkekler için 90 miligramdır.
Çinko, çeşitli metabolik olaylarda kullanılan enzimlerin kofaktörüdür. Günlük tavsiye edilen 8 ila 10 mg çinko alımı, genellikle normal bir diyetle sağlanabilmektedir. Çinko eksikliği; saç dökülmesi, ince beyaz ve kırılgan saçların yanı sıra, tırnak kırılmasına da yol açabilir. Çinko kaynaklarının (kırmızı et ve kümes hayvanları, fasulye, fındık, tam tahıllar ve süt ürünleri) tüketimi saç kaybını engeller.
B3 vitamini, sitrik asit döngüsü ve oksidatif fosforilasyonda hücrenin enerji üretimi için gerekli temel bir bileşendir. Günlük alım miktarının en az 13 mg olması önerilir. Eksikliğinde pellegra olarak adlandırılan hastalık ortaya çıkabilir. Eksikliğinin erken belirtileri; saç dökülmesi, halsizlik, sinirliliktir.
Linoleik asit ve alfa-linoleik asit sağlıklı insan metabolizması için gereklidir. Eksikliğinde saç dökülmesi, kaş dökülmesi ve pigment azlığı görülebilmektedir. Yağ asitleri için iyi bir kaynak olan balık ve frenk üzümü tohumu yağının tüketilmesi, saç dökülmesini engeller.
Demir eksikliğinde meydana gelen bozulmuş keratin üretimi; saç dökülmesine, daha ince ve azalmış kıllara yol açabilir. Demir kaynağı olarak; yağsız et, deniz ürünleri, kabuklu yemişler, fasulye, yeşil sebzeler ve tahıllar tüketilebilir.
A vitamini eksikliği, saç dökülmesinin asıl nedeni olmamasına rağmen, aşırı alımı genel saç dökülmesine ve kuru cilde yol açabilir. Sarı-turuncu meyveler ve sebzeler provitamin A karotenoidlerden, hayvan karaciğeri ise retinol açısından zengindir. A vitamini eksikliği olan kişilerde; gece körlüğü, göz kuruluğu ve kuru cilt görülebilir. Fazlalığı ise saç dökülmesi, aşırı yağ salgılanması, kserozis ve kemiklerde değişimler ile ilişkilidir.
D vitamini eksikliğinin saç dökülmesiyle ilişkili olduğu bilinmektedir. D vitamininin sınırlı besin kaynakları vardır. En iyi kaynakları, somon ve ton balığı gibi yağlı balıklar ve balık karaciğer yağıdır. Peynir, yumurta sarısı ve sığır karaciğerinde de az miktarda bulunur.
E vitamini içeren besinlerin (kuruyemişler, bitkisel yağlar) fazla tüketimi sonucu oluşan toksikasyon, saç kaybına yol açabilir.
Soya fasulyelerinden türetilen bileşenlerin, antiinflamatuar ve östrojene bağımlı mekanizmalar yoluyla saç büyümesi üzerinde etkisinin olabileceği düşünülse de, laboratuvar çalışmaları yetersizdir.
Çeşitli nutrasötiklerin saç büyümesine yararları bazı çalışmalara konu olmuştur. Biyolojik etkilere sahip olan nutrasötik bileşenlerin, aynı anda birçok hücresel yolu hedefleyen mekanizmaları vardır. Bu formülasyonların arasında; antioksidan, antiinflamatuar ve hücre çoğalmasını desteklemek, kıl folikülü düzeyinde saç büyümesini teşvik etmek ve hücresel zararı azaltmada sinerjistik etkileri olduğu varsayılmaktadır.
Saç büyümesini teşvik ettiği iddia edilen birçok diyet takviyesi vardır. Örneğin; “Forti5” suplementasyonu, yeşil çay ekstresi, omega-3 ve omega-6 yağ asitleri, kolekalsiferol, melatonin, β-sitosterol ve soya izoflavonları içerir. Takviyelerin saç büyümesine faydasının araştırıldığı bir klinik çalışmada; 24 hafta boyunca günde 2 kez alımında, katılımcıların %80’inde saç sayısında artış ve bunların %40’ının orta, %10’unun ise çok iyi seviyede olduğu bildirilmiş olsa da, daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
- Bir çalışmada katılımcılara; C vitamini (açerola tozu ve askorbik asit), çinko (çinko oksit), atkuyruğu, keten tohumu özü ve AminoMar deniz kompleksinden (kıvrımlı köpek balığı ve yumuşakça tozu) ve çeşitli bileşenlerden oluşan bir suplement verilmiştir. 180 günlük takibin sonunda toplam saç sayısı, toplam saç yoğunluğu ve kıllarda plaseboya kıyasla belirgin bir artış olduğu bildirilmiştir.
Çeşitli genetik faktörler, emilim bozuklukları veya yetersiz besin alımı saç büyümesini etkileyebilir. Tanı konulurken aile öyküsü dikkate alınır ve klinik muayene yapılarak, kan testleri ile spesifik eksikliklerin varlığı doğrulanır. Besin ögesi eksikliği teşhis edilen hastalar, oral takviye veya diyet değişikliği ile uygun şekilde tedavi edilmelidir. Sağlıklı bireylerde besin takviyelerinin tedavi üzerindeki rolü ise şu anda belirsizdir.
- Piyasada reçetesiz satılan birçok suplementin, yanlış kullanım sonucu toksisiteye yol açabileceği konusunda hastalar bilgilendirilmelidir. Suplementlerin tedaviyi desteklediğini gösteren yeterince çalışma olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Saç sağlığı için takviye almak düşünülüyorsa sağlık uzmanına danışılması daha doğru olacaktır.
Finner, A. M. (2013). Nutrition and Hair: Deficiences and Supplements. Dermatologic Clinics, 31, 167-172.
Jr, J. G., & Miller, J. J. (2019). Hair Disorders. Principles of Dermatology (s. 263-276). içinde
Nguyen, J., Z.Korta, D., & A.Mesinkovska, N. (2019). Hair Supplements. Alopecia (s. 295-304). içinde
Sadick, N. (2018). New-Generation Therapies for the The Treatment of Hair Loss in Men. Dermatologic Clinics, 63-67.
Saçların çabuk kırılmaması için nasıl bir önlem alınması gerekir ?