Farmakoloji, ilaçları ve bunların sistemlerle etkileşimini inceleyen bilim dalıdır. İlaçlar, bir hedef organ veya dokuda farmakolojik etki yaratmak için uygulanır. Bu amaca ulaşmak için, ilaç uygulandığı yerden kan dolaşımına ve etki edeceği hedef bölgeye geçmelidir. Bu bölgede ilaç, aktif veya inaktif metabolitler olarak değiştirilebilir ve zamanı geldiğinde vücuttan atılır. İlaç ile besin, bir besin bileşeni veya bir besin arasında herhangi bir etkileşim, bu süreci herhangi bir noktada değiştirebilir.
Besin-ilaç etkileşimleri iki geniş türe ayrılır:
(1) vücutta etki edeceği alandaki aktiviteyi etkileyen farmakodinamik etkileşimler ve
(2) ilacın absorpsiyonu, dağılımı, metabolizması ve atılımını etkileyen farmakokinetik etkileşimler.
Farmakodinamik, bir ilacın biyokimyasal ve fizyolojik etkilerini inceler. Bir ilacın etki mekanizması, ilaç molekülünün bir reseptöre, enzime veya iyon kanalına bağlanmasını ve gözlemlenebilir fizyolojik tepkinin oluşmasını içerebilir. Bu tepki, benzer veya karşı eylemlere sahip diğer maddelerin eklenmesiyle artabilir veya zayıflayabilir.
Farmakokinetik, “ADME” olarak bilinen, ilacın zaman içerisinde vücutta absorpsiyonu, dağılımı, metabolizması(biyotransformasyonu) ve atılımını inceler. (Kantitatif olarak ve özellikle zaman boyutları içinde inceler.) (Absorpsiyon (emilim), Dağılım, Metabolizma (Biyotransformasyon) ve Eliminasyonunu (ADME)).
Emilim, ilacın uygulama alanından kan dolaşımına doğru hareket ettirilmesidir.
Bu süreç;
(1) uygulama yolu,
(2) ilacın kimyası ve biyolojik membranları geçme kabiliyeti ve
(3) oral olarak verilen ilaçlar için gastrik boşalma oranına ve gastrointestinal (GI) motiliteye (hareket) bağlıdır.
Özellikle ilaç oral yoldan verildiğinde; besin, besin bileşenleri ve besin takviyeleri absorpsiyon sürecini etkileyebilir.
Dağılım, ilacın vücudun çeşitli bölgelerine dolaşım ile yayılması ve sistemik dolaşımdan ayrılmasıdır. Dağılım, ilaç molekülünün kimyasına göre değişir. Bir organ veya dokuya doğru olan kan akışı hızı ve miktarı, o bölgeye ulaşan ilaç miktarını güçlü bir şekilde etkiler. Birçok ilaç, albümin gibi plazma proteinlerine bağlanır. İlacın bağlı fraksiyonu damarlanmayı bırakmaz ve bu nedenle farmakolojik bir etki oluşturmaz. Sadece bağlanmamış fraksiyon, yani plazma proteinlerine bağlı olmayan ilaç, hedef organ veya dokuda bir etki yaratabilir (Şekil-2).
Bir ilaç, orijinal bileşiği/yapısı değişmemiş bir ilaç veya bir ilaç metaboliti olarak vücuttan atılır. Vücutta metabolizma ya da biyotransformasyonun ana organı karaciğerdir, ancak bağırsak zarı, böbrekler ve akciğerler gibi diğer alanlar da metabolizmaya değişken derecelerde katkıda bulunur.
İlaç metabolizmasını kolaylaştıran en önemli enzim sistemlerinden biri, sitokrom P-450 enzim sistemidir. Bu sistem, karaciğer detoksifikasyonunun I. Evresinde, granülsüz endoplazmik retikulumunda sayısız dokunun yer aldığı çoklu enzim sistemidir.
Besinler veya besin takviyeleri, bu enzim sisteminin aktivitesini indükleyebilir veya inhibe edebilir; bu, ilaç metabolizmasının hızını veya etki derecesini önemli ölçüde değiştirebilir.
Metabolizma sürecinin genel eğilimi; bir ilacı, lipidde çözünürden daha çok, suda çözünür hale getiren, böbrekler tarafından daha kolay süzülebilen ve idrarla atılan bir bileşiğe dönüştürmektir.
Böbrek atılımı, ilaç ve ilaç metabolitleri için glomerüler filtrasyon ya da tübüler sekresyon ile eliminasyonun ana yoludur. (Nefron’da, peritübüler kılcal damardan -atılması gereken- bazı iyon ve maddelerin, tübül duvarından geçerek glomerüler filtrat’a verilmesi; tübüler sekresyon.) Daha az ölçüde; dışkı, safra, gözyaşı, anne sütü ve diğer vücut sıvılarıyla da atılabilir. Belirli koşullar altında (örneğin idrar pH’sında bir değişiklik söz konusu olduğunda) böbrek tübülüne ulaşan ilaçlar kan dolaşımına geri dönebilir. Bu durum tübüler reabsorpsiyon olarak bilinir.
Bir ilacın önerilen dozu genellikle karaciğer ve böbrek fonksiyonlarının normal olduğu varsayılarak yapılsa da, böbrek fonksiyonlarındaki değişikliklere dayalı olarak ihtiyaç duyulan dozaj ayarlamaları yapılabilmektedir.
Bir ilacın veya aktif metabolitin doz ve dozaj aralığı, böbrek hastalığı veya karaciğer hastalığı olan hastalarda, böbrek ve karaciğer fonksiyon bozukluğunun derecesine uyacak şekilde ayarlanmalıdır.
Lehne et al: Pharmacology of nursing care, ed 8, St Louis, Missouri, 2012, Elsevier.