Doğada, hayvan ve insan beslenmesinde ana rol oynayan 20 elzem aminoasit bulunmaktadır. Bu elzem aminoasitlerden biri olan triptofan; nikotinamid, serotonin, melatonin, triptamin, kinurenin, 3-hidroksinenurenin, kinolinik ve ksantenenik asit gibi çeşitli biyoaktif bileşikler için in vivo bir öncü olarak görev yapmaktadır. Esansiyel aminoasitlerden biri olan triptofanın küçük bir kısmı protein sentezinde kullanılırken, büyük bir kısmı nöroimmünolojik sinyallerde görevli moleküllere dönüşmektedir. Protein/peptit sentezinin ve geri dönüşünün bir ara maddesi olan triptofan, emildikten sonra her biri birkaç hücre metabolik yolunu ve fizyolojik tepkimeleri etkileyebilen biyoaktif ve pleiotropik bileşenlere dönüştüğü için biyolojik araştırmalarda da kullanılmaktadır. Triptofan bu bileşenlere dönüştürülürken iki farklı biyokimyasal yolu izlemektedir. Bu yollardan biri triptofan 5-hidroksilazdan 5-hidroksitriptofan oluşumu iken, diğeri son ürünü NAD (nikotinamid adenin dinükleotit) olan kinürenin yolağıdır. Trombositler; beyin, mide ve bağırsaklarda bulunan 5-HT serotonin, 5-hidroksitriptofan tarafından oluşturulmaktadır. Bu nedenle triptofan varlığı, beyindeki serotonin oluşumunu etkilemektedir.
Triptofan ve Serotonin Arasındaki İlişki Nasıldır?
Yeme alışkanlıklarındaki değişiklikler ve hastalıklar arasındaki ilişki son yıllarda önem kazanmaya başlamıştır. Zihinsel ve fiziksel gelişimi olumsuz etkileyen yetersiz ve dengesiz beslenme, sinir sisteminde de çeşitli bozukluklar meydana getirmektedir. Besinlerde bulunan bazı bileşenler; bilişsel fonksiyonları, kaygı bozukluklarını, iştah mekanizmasını ve uyku düzenini olumlu anlamda etkilemektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar; tam tahıl, işlenmemiş et, meyve ve sebze tüketimi yüksek olan bireylerde, düşük olanlara göre daha az psikolojik bozukluk görüldüğünü ortaya koymuştur. Besinler insanlarda en çok depresyonla ilişkili olsa da; kaygı bozukluğu, şizofreni, unutkanlık ve dikkat bozukluğu da besinlerden etkilenmektedir. Besinlerin ruh halimize olan etkisi “Serotonin Teorisi” ile açıklanmaktadır. Sinir sisteminde bulunan nörotransmitter ve nöromodülatörler sistemde iletimi sağlamaktadır. İştah mekanizması, uyku düzeni, dürtü denetimi ve iyi ruh hali ile ilişkilendirilen serotonin, triptofan aminoasidi tarafından sentezlenen bir nörotransmitterdir. Triptofan, periferik ve merkezi olarak üretilen serotoninin tek öncüsüdür. Diyet triptofan seviyesinin düşürülmesi beyin serotonin seviyesini düşürmekte ve serotonine bağlı davranışlar triptofan eksikliğinden etkilenmektedir. Klinik ve preklinik çalışmalar, düşük serotonin sentezinin depresif ruh hali ile ilişkili olduğu fikrini araştırmak için bu triptofan tükenme modelini kullanmıştır.
Triptofan Hangi Besinlerde Bulunur?
Diyet proteinlerinde nötral amino asitler daha büyük miktardayken triptofan az bulunmaktadır. Proteince zengin bir öğün tüketildiği zaman, kandaki diğer aminoasitlerin oranı artmakta ve bu durum triptofanın beyne girişini azaltmaktadır. Beyinde triptofan miktarının azalmasına bağlı olarak serotonin sentezi de azalmaktadır. Bu nedenle proteinden zengin bir diyet serotonin miktarını azaltırken, düşük protein-yüksek karbonhidrat içeren bir diyet serotonin sentezini arttırmaktadır. Karbonhidrattan zengin bir öğün tüketildiği zaman kan şekeri yükselmekte ve insülin salgılanmaktadır. İnsülin kanda bulunan triptofan dışındaki aminoasitlerin kaslar tarafından absorbe edilmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla kanda triptofan düzeyi artmakta, triptofan beyne ulaşarak serotonin sentezini arttırmaktadır. Karbonhidrat tüketiminin araştırıldığı bir çalışmada, Yeni Zellanda’da meyve ve sebze tüketimi yüksek olan bireylerin diğer katılımcılara göre daha sakin, huzurlu ve enerji dolu oldukları ortaya konulmuştur. Farklı ırk ve cinsiyetlerden 119 katılımcı üzerinde yapılan bir çalışmada ise, serotonin açlık kan şekeri düzeyi ve nefret duygusu arasında ilişki olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırma sonucunda siyahi Amerikan kadınlarda serotonin ve açlık kan şekeri seviyesinin nefret duygusunu etkilediği bildirilmiştir. Hislerde ve davranışlarda çeşitli bozulmalara sebep olan serotonin eksikliği aynı zamanda bağımlılık, obsesif kompulsif bozukluk ve saldırganlık gibi sorunlara da yol açmaktadır. Yapılan farklı çalışmalarda mental sorunlar dikkate alınmaksızın, serotonin eksikliğinin saldırgan davranışları etkilediği kanıtlanmıştır.
Diyetle alınan triptofan ve metabolitlerinin otizm, kardiyovasküler hastalık, bilişsel işlev, kronik böbrek hastalığı, depresyon, enflamatuar bağırsak hastalığı, multipl skleroz, uyku, sosyal fonksiyon ve mikrobiyal enfeksiyonların tedavisine katkıda bulunma potansiyeline sahip olduğu düşünülmektedir. Triptofan ayrıca insan kataraktları, kolon neoplazmaları, böbrek hücreli karsinom ve diyabetik nefropatinin prognozu gibi belirli durumların teşhisini de kolaylaştırabilmektedir. Günlük tüketilmesi önerilen L-triptofan miktarı kg başına 5 mg’dır. Kabuklu yemiş, kabak çekirdeği, susam, soya fasülyesi, buğday, pirinç ve mısır gibi tahılların tüketimi vücutta triptofan seviyesini yükseltmekte, kanda ve karaciğerde birçok enzimatik reaksiyonun aktifleşmesini sağlamaktadır. Gıda işleme, gıda güvenliği ve tarım alanlarında da etkili olan triptofan ve metabolitleri, insan sağlığını iyileştirmek için daha birçok çalışmaya yol gösterecektir.
Özenoğlu, A. (2018). Duygu durumu, Besin ve Beslenme İlişkisi. ACU Sağlık Bilimleri Dergisi, 357-365.
Jenkins, T. A., Nguyen, J. C., Polglaze, K. E., & Bertrand, P. P. (2016, January 11). Influence of Tryptophan and Serotonin on Mood and Cognition with a Possible Role of the Gut-Brain Axis. Nutrients, s. 1-15.
Palego, L., Betti, L., Rossi, A., & Giannaccini, G. (2016). Tryptophan Biochemistry: Structural, Nutritional, Metabolic, and Medical Aspects in Humans. Journal of Amino Acids.
Friedman, M. (2018). Analysis, Nutrition, and Health Benefits of Tryptophan. International Journal of Tryptophan Research, 1-12.