Balıkların sağlığa olan yararları bilinen bir gerçektir. Bu sebeple, balık sevmeyen veya çeşitli nedenlerle balık tüketmeyen bireyler için takviyelerin kullanılması tavsiye edilmektedir. Balıkların sınırlı bir kaynak olması, alternatif omega-3 çoklu doymamış yağ asitleri kaynaklarına olan ilgiyi arttırmıştır. Bu durum, omega-3 içeren ürünlere olan talebin artmasına yol açmıştır.
Krill, fazla miktarda fosfolipid içeren ve özellikle Antarktika Kıtası denizlerinde bol miktarda bulunan küçük bir kabuktur. Antarktika Krill’inin (Euphausia superba) en önemli ve en üretken tür olduğu düşünülmektedir. Antarktika Krill’i, omega-3’ün sürdürülebilir bir kaynağı olan yeni bir alternatif olarak görülmektedir. Özellikle fosfolipid formda doğal olarak bulunan, DHA (dokosahekzaenoik asit) ve EPA (eikosapentaenoik asit) açısından zengindir. Doğal antioksidan olan astaksantin ise diğer önemli bir bileşenidir. EPA ve DHA olarak adlandırılan temel omega-3 yağ asitleri, Antarktika Krill’inde ki toplam yağ asitlerinin %30’undan fazlasını oluşturmaktadır.
Balık yağından farklı olarak; krill yağındaki yağ asitlerinin yaklaşık %30-65’i fosfolipid formdadır. Balık yağına göre daha iyi bir biyoyararlanım sağlamaktadır. Ayrıca; A, D ve E vitamini, astaksantin ve kantaksantin gibi güçlü antioksidanlar içermesinin bir sonucu olarak, ORAC (oksijen radikali emme kapasitesi) değerlerine göre balık yağından 48 kat daha yüksek antioksidan etki gösterme potansiyaline sahiptir.
- Geçtiğimiz yıllarda yapılan çalışmalar; kronik inflamasyon, artrit ve hiperlipidemi gibi sağlık problemleri için yarar sağladığını göstermiştir. Rat çalışmaları, hafıza iyileşmesi üzerinde etkisi olduğunu ve ratlarda reaktif oksijen türlerinin azalan düzeyleri ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca krill yağı ekstresinin, hücre proliferasyonunu* inhibe* edebileceği ve insan kolorektal kanser hücrelerinin apoptozisini indükleyebileceği bildirilmiştir.
- Bir dizi hayvan ve insan çalışması; kardiyovasküler hastalıklar, metabolik sendrom, premenstrüel sendrom, alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı, dikkat eksikliği, hiperaktivite ve inflamasyon üzerinde olumlu etkiler de dahil olmak üzere çeşitli biyolojik fonksiyonlara sahip olduğunu ileri sürmüştür. Bu sebeple krill yağı, sağlık arttırıcı değeri olan potansiyel bir lipit kaynağı olarak düşünülebilir.
- FDA (Food And Drug Administration) tarafından “genellikle güvenilir kabul edilen” (GRAS) şeklinde tanımlanan krill yağı, birçok insan çalışmasında takviye olarak kullanılmış ve çoğunlukla iyi tolere edildiği bildirilmiştir. Bildirilen yan etkileri ise, genellikle balık yağı ve kontrol yağlarının alımına benzer şekilde hafif gastrointestinal problemler ile sınırlı kalmıştır.
Bileşen | Limit | Birim |
Total fosfolipidler | ≥40 | g/100 g |
Kolin | ≥5 | g/100 g |
Toplam omega-3 yağ asitleri | ≥22 | g/100 g |
EPA | ≥12 | g/100 g |
DHA | ≥5.5 | g/100 g |
Krill yağının önerilen faydalarının; EPA, DHA, fosfolipidler, astaksantin, vitaminler ve flavonoidler arasındaki sinerjiden* kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Bununla birlikte, krill yağının özellikle su bazlı gıdalardaki zayıf çözünürlüğü, gıdadaki uygulanabilirliğini sınırlandırmaktadır.
Kapsül formda tüketicilere satılan krill yağı, içeriğindeki EPA, DHA ve astaksantinin yüksek doymamışlık derecesine sahip olmasından dolayı bozulmaya eğilimlidir. Krill yağı ile takviye edilmiş deniz ürünlerinden elde edilmiş gıdalar, diğer omega-3 kaynakları ile zenginleştirilmiş olan gıdalara göre oksidasyona daha duyarlıdır.
- Sonuç olarak; krill yağının suda çözünürlüğünü arttıran ve oksidasyonunu en aza indiren bir dağıtım sisteminin geliştirilmesi, yiyeceklerde kullanımı için uygun bir yol olarak görülmektedir.
- Bir çalışma ile krill yağının fiziksel ve kimyasal stabilitesini ve su bazlı gıdalarda uygulanabilirliğini arttırmak amacıyla çok fonksiyonlu bir besin takviyesi olarak, yüksek oranda EPA, DHA ve astaksantin ile kapsüllenmesi denenmiş ve başarılı bir şekilde hazırlanmıştır.
Krill yağına olan ilgi, eşsiz bileşimi ve olumlu sağlık etkileri sebebiyle her geçen gün artmaktadır. Antarktika Krill’inde bulunan triaçilgliseroller toplam yağın %56-81’ini oluştururken, fosfolipidler ise toplam yağın %40’ını oluşturmaktadır. Krill yağında bulunan EPA ve DHA’nın çoğu fosfolipidlere bağlanırken, balıklarda bulunan EPA ve DHA ise esas olarak triaçilgliserollere bağlanmaktadır.
Omega-3; gen ekspresyonu, hücresel metabolizma ve sinyal transdüksiyonundaki rolleri aracılığıyla bilişsel işlev ve zihinsel sağlık için gereklidir. Çalışmalar, omega-3 yağ asitlerinin nöronal etkinliği arttırabileceğini ve yaşlılarda bilişsel süreçleri aktifleştirebileceğini düşündürmektedir. Sonuçlar, omega-3 yağ asitlerini içeren takviyelerin %60’dan fazla EPA içerdiği takdirde etkili olduğunu göstermektedir.
Krill yağı, doğal olarak EPA ve DHA’yı 2:1 oranında içeren bir omega-3 desteği olduğundan, yukarıda sözü edilen çalışmalar tarafından desteklenmekte ve insanlarda depresyon tedavisi için önemli yer tutmaktadır. İnflamasyon, depresyon ve Alzheimer arasındaki ilişki incelendiğinde, düzensiz inflamasyon belirteçlerinin duygudurum ve kavramada değişikliklere yol açabileceği, özellikle altta yatan inflamatuar duruma sahip kişilerde, krill yağının ruh halini ve bilişi geliştirebileceği bildirilmiştir. Ayrıca krill yağının, inme ve kognitif bozukluğa bağlı inflamatuar bir biyobelirteç olan C-reaktif proteini (CRP) azalttığı saptanmıştır.
- Omega-3 desteğinin; bilişsel bozukluk, demans ya da Alzheimer’ı ileri evrede hafifletmek için tek başına yeterli olmayabileceği unutulmamalıdır.
Omega-3 alımını erken yaşta optimize etmek, ileri yaşla ortaya çıkabilecek olan bilişsel gerilemeyi önlemeye yardımcı olabilmektedir. Ancak, artan yaşam beklentisi balık stokları üzerinde büyük bir baskı oluşturmaktadır. Talebi karşılamak için alternatif omega-3 kaynaklarına ihtiyaç duyulmaktadır. Sürdürülebilir bir omega-3 kaynağı olan krill yağının; omega 6/omega-3 oranını ayarlamaya yardımcı olarak, yaşla ilişkili beyin hasarını önleyebileceği düşünülmektedir.
Alzheimer, düşük beyin fosfatidilkolin içeriğine bağlıdır. Krill yağı; çoğunlukla kolin başı grubu ile yapılandırılmış, %40 oranından fazla fosfolipid formlu omega-3 yağ asitlerini içermektedir. Fosfatidilkolin takviyesi, ruhsal bozukluklarda terapötik potansiyele sahip olabilir.
- Bir çalışmada, Antarktika Krill’inin kıkırdak dejenerasyonu üzerindeki in vivo etkileri araştırılmıştır. Sonuçlar, Antarktika krill yağının kıkırdak yapısını geliştirdiğini ve eklem kıkırdağında anormal apoptozu inhibe ettiğini göstermiştir. Antarktika krill yağı ile tedaviden sonra önemli anahtar genlerin ekspresyonu anlamlı olarak artmıştır.
Osteoartrit; artiküler dejeneratif bir hastalıktır. Eklem instabilitesine ve hareket kaybına yol açar. Şu anda dünya çapında 150 milyondan fazla osteoartrit hastası bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde, 2030 yılına kadar 67 milyondan fazla osteoartrit hastası olacağı ve tedavisi için sağlık bakım maliyetlerinin artacağı tahmin edilmektedir. Osteoartritte kıkırdak dejenerasyonu için etkili bir tedavi yoktur. Hastalık modifiye edici antiromatizmal ve nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar semptomatik rahatlama için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu ilaçların; kardiyovasküler*, gastrointestinal* ve renal* hastalıklarla ilişkili yan etkileri bulunmaktadır.
- Bir çalışmada; Osteoartrit hastalarında uygulanan kapsül formlu bir krill yağı takviyesinin, kronikleşmeyi ve çeşitli semptomları iyileştirdiği bildirilmiştir. Ayrıca, krill yağının osteoartrit hastalarında CRP düzeyini azaltarak hafif diz eklemi ağrısını iyileştirdiği bildirilmiştir.
Metamfetamin (METH), birçok insan tarafından kötüye kullanılan ve son derece bağımlılık yapan psikostimulan bir ilaçtır. METH’nin anormal kullanımı beynin farklı bölgelerinde nörotoksisite oluşturur. Ayrıca METH maruziyeti, Parkinson hastalığı gibi nörodejeneratif hastalıklara yatkınlığı destekleyen önemli bir risk faktörüdür.
- Yapılan bir araştırmada, METH maruziyetinden sonra krill yağı desteğinin oksidatif enzim sistemi üzerindeki etkisi araştırılmış ve krill yağı desteğinin; METH kaynaklı nörotoksisiteyi apoptotik yanıtların ve oksidatif hasarın inhibisyonu yoluyla etkili bir şekilde önleyebileceği hipotezi bildirilmiştir.
İnhibe etmek: Engellemek, önlemek
Sinerji: Görevdaşlık, bir işi yapmak ve sonuçlandırmak için varılan ortak istek, güç
Kardiyovasküler: Kalp ve kan damarları ile alakalı
Gastrointestinal: Mide ve bağırsakları bir arada anlatan genel terim
Renal: Böbrekle ilgili, böbreğe ait olan
Ulven, S. (2016). Metabolic Effects of Krill Oil. S. K. Raatz, & D. M. Bibus içinde, Fish and Fish Oil in Health and Disease Prevention (s. 333-339). Oslo, Norway.
Wang, K., Han, L., Zhu, Y., Liu, Y., Wang, J., & Xue, C. (2018). Antarctic Krill Oil Improves Articular Cartilage Degeneration Via Activating Chondrocyte Autophagy And Inhibiting Apoptosis in osteoarthritis Mice. Journal of Functional Foods(46), 413-422.
Xie, D., Jin, J., Sun, J., Liang, L., Wang, X., Zhang, W., . . . Jin, Q. (2017). Comparison of Solvents for Extraction of Krill Oil from Krill Meal: Lipid Yield, Phospholipids Content, Fatty Acids Composition And Minor Components. Food Chemistry(233), 434-441.
Xiong, Q., Ru, Q., Tian, X., Zhou, M., Chen, L., Li, Y., & Lia, C. (2018). Krill Oil Protects PC12 Cells Against Methamphetamine-İnduced Neurotoxicity by Inhibiting Apoptotic Response and Oxidative Stress. Nutrıtıon research(58), 84-94.