İrritabl bağırsak sendromu (IBS) oldukça yaygın bir gastrointestinal sistem bozukluğudur. Genel popülasyonun %7 ila %21’ini etkileyen bir hastalıktır. Genellikle batı ülkelerinde görülür. Yaşam kalitesini, iş verimliliğini ve günlük sosyal yaşantıyı büyük ölçüde olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
IBS’nin üç baskın alt tipi vardır. Bunlar;
IBS tek bir hastalık değildir, birçok semptomun bir araya gelmesiyle oluşur. İrritabl bağırsak sendromunun ortaya çıkmasında önemli bazı faktörler vardır. Bu faktörler; bağırsak mikrobiyomunda değişiklikler, bağırsak geçirgenliği, bağışıklık fonksiyonları, beyin bağırsak etkileşimleri ve psikososyal durumu içerir. Teşhis edilmesine yardımcı olarak belirgin teşhis belirteçleri yoktur ve tedavi seçenekleri semptomların yönetimi ile iyileştirilebilir düzeye getirilebilmektedir. İrritabl bağırsak hastalığında semptomların yönetimi için diyet, yaşam tarzı, tıbbi ve davranışsal müdahaleleri barındıran bütüncül bir tedavi yaklaşımı uygulanırsa en iyi sonuç alınabilir.
IBS hastalığında beslenmenin büyük bir önemi vardır. IBS hastalarının çoğu yemeklerden sonra şikâyetlerinde şiddetli bir artış olduğunu, yemekten sonra gaz şikâyetleri karın ağrısı ve krampların arttığını belirtmektedirler. IBS hastalığının tedavisinde diyetin olumlu etkileri gözlemlendiğinden son zamanlarda besinlere büyük bir ilgi gösterilmektedir.
İBS hastalarına olumlu anlamda iyileştirilmesinde kullanılan diyetlerden biri FODMAP diyeti, emilimi sınırlı ve düşük fermente karbonhidratlarla sınırlandırılan bir diyettir. FODMAP’lerin rolüne ve düşük FODMAP diyetinin etkilerine özel ilgi gösterilerek, IBS’de şüpheli besin intoleransını yönetmek için araştırmalar yapılmıştır. FODMAP ile kısıtlanmış diyetler, IBS hastalığını yönetmek için uzun bir süredir kullanılmaktadır. Birçok çalışma, bu diyetin IBS’li hastalarda semptomları iyileştirmesi üzerindeki rolünü vurgulasa da her hastada aynı şekilde sonuçlanmamıştır.
Bağırsak mikrobiyomu, hastalıktaki belirtilerin başlangıcında ve alevlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Mikrobiyotanın hem humoral hem de nöral olarak bu etkileri üretebileceği açık mekanizmalar vardır. Yapılan çalışmalara göre birlikte ele alındığında bu bulgular mikrobiyotayı, bağırsak-beyin ekseninde kritik bir düğüm olarak sağlamlaştırır ve yapılan çalışmalarda görülmüştür ki terapötik müdahalelere uyum sağlamıştır. Bu noktada probiyotiklerin ağrı ve semptomların şiddet sayısını azaltıcı etkisinden yararlanılabilir.
Cuomo, R., Andreozzi, P., Zito, F. P., Passananti, V., & De Carlo, G. (2014, Temmuz 21). Irritabl bowel syndrome and food interaction. World J Gastroenterol, 20(27), 8837-8845.
Çelebi, F., & Akbulut, G. (2014). Barsak hastalıklarında güncel diyet yaklaşımı: Fermente Oligo-, Di- ve Mono-Sakkaritler ve Polyol (FODMAP) İçeriği Düşük Diyet. Turkiye Klinikleri J Gastroenterohepatol, 21(2), 43-52.
Didari, T., Mozaffari, S., Nikfar, S., & Abdollahi, M. (2015, Mart 14). Effectiveness of probiotics in irritable bowel syndrome: Updated systematic review with meta-analysis. World J Gastroenterol, 21(10), 3072-3084.
Kennedy, P. J., Cryan, J. F., Dinan, T. G., & Clarke, G. (2014, Kasım 21). İrritable bower syndrome: A microbiome-gut-brain axis disorder? World J Gastroenterol, 20(39), 14105-14125.
Mansueto, P., Seidita, A., D’Alcamo, A., & Carroccio, A. (2015, Kasım). Role of FODMAPs in Patients With Irritable Bowel Syndrome. Nutrition in Clinical Practice, 30(5), 665-682.
Saha, L. (2014, Haziran 14). Irritable bowel syndrome: Pathogenesis, diagnosis, treatment and evidence-based medicine. World J Gastroenterol, 20(22), 6759-6773.