Vitamin Nedir?
Normal hücrenin varlığını sürdürmesi, büyümesi ve organ işlevleri için organizmanın az miktarda gereksinim duyduğu organik yapılardır.
Vitaminlerin Özellikleri
- Besinlerden enerji oluşturan pek çok metabolik reaksiyonda regülatör (düzenleyici) görevi
- Doku sentezi prosesisinin (aşamalarının) kontrolü
- Plazma membran hücrelerinin korunması
- Oksidatif metabolizma
Vitamin gereksinimi; kişinin cinsiyetine, fiziksel hareketine (egzersiz), vücut yapısına, gebelik, laktasyon (emziklilik) gibi durumlara göre değişiklik gösterebilir.
D Vitamini: D vitamini, vücutta kalsiyum ve fosforun kullanımı için gereklidir, özellikle çocuklarda büyüme için elzemdir.
D Vitaminin Özellikleri
- Plazma membran hücrelerinin korunmasını sağlar.
- Kalp atışının düzenlenmesinde etkilidir.
- Bağışıklılık sistemini güçlendirir.
- Kalsiyum emilimini arttırarak kemiklerdeki kalsiyum miktarını arttırır
- Vücuda besinler yoluyla Provitamin-D (D vitamini öncüsü) şeklinde alınır ve güneş ışınları sayesinde deride aktif hale gelir.
- D vitamini yağda çözünen bir vitamindir ve yağda çözünen diğer vitaminlerde olduğu gibi karaciğerde depolanır.
Güneşlenme Sırasında D Vitamini Oluşumu
Güneşlenme sırasında D vitamini oluşumu, güneş ışınlarının dik veya eğik gelmesine, bireyin ten rengine, yaşına göre değişiklik gösterir. Esmer tenlilerde güneş ışınlarından yararlanma olanağı daha azdır. Kışın ışınlar eğik geldiğinden güneşten daha az yararlanılır, böylece D vitamini oluşumu da yetersiz kalır. Yaşlıların derisi ince olduğundan vücutlarında D vitamini oluşumu daha azdır.
D Vitamini Bulunan Besinler
D Vitamininin Yapısı
D vitamininin beslenme açısından önemi olan iki yapısı vardır, bunlar: Ergokalsiferol (D2) ve Kolekalsiferol (D3) yapılarıdır. Bitkisel kaynaklı olan ergesterol güneşin ultraviole (UV) ışınlarının etkisiyle ergokalsiferole dönüşür. Kolekalsiferol de ergesterol gibi güneş ışınlarıyla hayvan organizmalarında bulunan 7-dehidrokolesterolden oluşur. D2 ve D3 formları metabolizmadaki aktiflikleri açısından eşittir ancak D3, insan vücudunda hazır olduğundan daha sık kullanılır.
İnsandaki D vitamini ön maddesi olan 7-dihidrokolesterol doğal olarak yağ bezlerinde sentezlenir, epidermisin çeşitli tabakalarından emilerek yüzeye yayılır.
Tanımları
D3 Formu
- 7-Dihidrokolesterol (D3 vitamini ön maddesi)
- D3 vitamini: 25-hidroksikolekalsiferol (kolekalsiferol)
- D3 vitamini (aktif yapısı): 1,25-hidroksikolekalsiferol (kalsitrol)
- 1,25-(OH)2D3 (Böbrekteki aktivasyon sonucu oluşur)
- Hayvansal kaynaklı gıdalar
D2 Formu
- Ergesterol (D2 vitamini ön maddesi)
- D2 vitamini: 25-hidroksiergokalsiferol (ergokalsiferol)
- D2 vitamini (aktif yapısı): 1,25-dihidroergokalsiferol (erkalsitrol)
- 1,25-(OH)2D2 (Böbrekteki aktivasyon sonucu oluşur)
- Kaynağı bitki ve mayalar
D Vitamininin Vücutta Kullanılması
D vitamininin bağırsaktan emilme oranı ortalama %79’dur, emilebilmesi için diyette yağ bulunması ve safra salgısı elzemdir.
Deri, güneş ışınları ile temasa geçtiğinde 7-dehidrokolesterol (D3 vitaminin öncüsü), 25-hidroksikolekalsiferole (D3 vitamini) dönüşür, oluşan D vitamini kan dolaşımına geçerek dokulara taşınır ve kullanılır. Dolaşıma giren D vitamini karaciğerde 25-hidroksi kolekalsiferole dönüşür, böbreklerde ise aktif şekli olan 1,25-(OH)2D2 ‘ye dönüşerek kullanılır.
D Vitamininin İşlevi
1,25 (OH)2 D‘nin etkilerinin başlıca kalsiyum özellikleri:
- Kalsiyum emilimini uyarmak ve PTH (paratroid hormonu) salınımını azaltmak,
- Osteobalastları (kemik yapımını sağlayan hücreler) uyarmak,
- Kas işlevini düzeltmek,
- İnsülin salınımını ve üretimini uyarmak,
- Bağışıklık sistemi ve hücre farklılaşmasında rol oynamaktadır.
D Vitamininin Emilim ve Metabolizması
- Kalsitonin, kalsiyum ve fosfor böbreklerdeki D vitaminin aktif formu olan 1,25(OH)2-D3’e dönüşümüne katkı sağlar.
- Östrojen, 1,25-(OH)2-D3’ün serumdaki düzeyini arttırır.
- Büyüme, hamilelik ve laktasyon gibi özel durumlarda D vitamininin hormonal etkisi artar.
- 1,25-(OH)2-D3, İnce bağırsaktan kana kalsiyum geçişinin yanı sıra kandan kemiğe kalsiyum geçişini de sağlar.
- Tiroid bezinden salgılanan kalsitonin, kandan kemiğe kalsiyum geçişini sağlayarak kan kalsiyum düzeyinin azalmasına neden olur.
- PTH kan kalsiyum seviyesinin artmasına neden olur.
- PTH ve kalsitonin birlikte kan kalsiyum homeostazını (denge) sağlar.
D Vitamini İle İlgili Bazı Mikrobesin Genleri
- GC
- DHCR7
- CYP2R1
- Kolestrol sentezi, vitamin D taşınması ile ilgili genlerin yakınındaki varyantlar D vitamini statüsünü etkiler. Bu, lokuslarda genetik çeşitlilik, esasen D vitamini yetersizliği riski taşıyan bireyleri tanımlar.
D Vitaminin Kemik Üzerindeki Etkileri
D vitaminin kemik üzerindeki en önemli etkisi kalsiyum emilimini hızlandırmasıdır. Diyette D vitamini varlığında kalsiyumun %40’ına yakını emilir.
Kemik üzerindeki ikinci görevi ise; kemik ve böbreklerden kana kalsiyum taşımasıdır. Kanda kalsiyum düzeyi düştüğünde PTH uyarısıyla kan kalsiyumu yükselir.
D Vitamininin Kemik Dışındaki Etkileri
D vitamini pankreastaki beta hücrelerini uyararak insülin salınımını arttırır. Serum 25 hidroksikolekalsiferol (D3) düzeyiyle insülin duyarlılığı arasında pozitif ilişki vardır. D vitamini insülinin fonksiyon göstermesi için gereklidir. Glukoz metabolize olduktan sonra insülin ile hücreye alınır. D vitamini tip 1 diyabet gelişim riskini azaltır. Bu sebeplerden D vitamininin, kanser, kardiyovasküler hastalıklar, psoriosiz(sedef), multipl sklerosiz(MS), tip1 diyabet gibi hastalıklarla bağlantılı olduğu düşünülmektedir.
Yapılan çalışmalar, D vitamini ve kalsiyum alımının hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklarla bağlantılı olduğu göstermektedir. Bu ilişkinin renin sentezi yoluyla olabileceği sanılmaktadır.
Son olarak, 1,25 dihidroksikolekalsiferolün kurşun emilimini de hızlandırdığını belirten çalışmalar bulunmaktadır.
D Vitamininin İnsülinle İlişkisi
Tip 1 diyabet ile D vitamini arasındaki bağlantıların tip 2 diyabet ile de ilişkilendirilmesi çalışmalara öncülük etmiştir. Daha sonra D vitamini reseptörlerinin diyabet ile bağlantısını destekler şekilde, pankreasın insülin salgılayan hücrelerindeki bulgular gerçekliği ortaya koymuştur.
D Vitamini İle İlgili Yapılan Çalışmalar
D vitamininin takviye olarak alımı konusunda işe yaradığını gösteren çalışmalar olduğu kadar hiçbir işe yaramadığını gösteren çalışmalar da vardır.
2014 yılına ait 95.286 kişi içeren 159 klinik çalışmada yaşlı bireylere verilen suplementasyonun ömrü uzattığı belirtilmiştir. Aynı yıl yapılan ve 107 literatür kapsamında değerlendirilen daha kapsamlı bir çalışmada ise D vitamini takviyesinin fayda gösterdiğine dair bir bulguya rastlanmamıştır.
Yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde ileri derecede yetersizlik söz konusu olmadıkça kullanım önerilmez.
D Vitamini (25 OH D Seviyesi): Kandaki D vitamini düzeyi 20-40 ng/dl ‘dir.
- 30ng/ml üzerindeki değerler….. NORMAL
- 20-30ng/ml arası hafif eksiklik….. HAFİF EKSİKLİK
- 20 ng/ml altı değerler….. EKSİKLİK
- 10 ng/ml altı değerler….. İLERİ EKSİKLİK
D Vitamini Eksikliğinde Görülen Hastalıklar
Raşitizm: D vitaminine hassas raşitizm ve genetik raşitizm olmak üzere 2 tür raşitizm görülür:
A) D Vitaminine Hassas Raşitizm:
Genellikle çocuklarda görülür. Göğüs kafesi daralır, bu durum solunumu etkiler. Kafa, göğüs kafesi, pelvis ve kol kemikleri yumuşar, eğrilir. Raşitik çocuklarda plazma kalsiyum ve fosfor düzeyleri normale yakındır ancak alkalin fosfataz düzeyi yükselmiştir. 1.25(OH)2D3 düzeyi düşüktür. Tedavide ağızdan kolekalsiferol veya ergokalsiferol verilir.
B) Genetik Raşitizm:
Bu tip raşitizmin çeşitleri vardır. En sık rastlanılanı D vitamini metabolizması değişmeden oluşan ‘hipofosfatamik’ raşitizmdir. Hipofosfatamik raşitzmde böbreklerden fosfat kaybedilir.
Vitaminle ilişkili iki tip raşitizm daha bulunmaktadır (Tip I- Tip II).
Tip I’ de D vitamininin aktif yapısı olan 1,25(OH)2 D3, işlevini tam olarak yapamaz.
Tip II’de ise hedef dokulardaki 1,25(OH)2D3 reseptörlerindeki bozukluk hastalığa neden olur.
Osteomalazi:
Diyetle yetersiz vitamin alımından veya güneş ışınlarından yeterli yararlanılmamasından dolayı ortaya çıkar.Yetişkinlerde görülme sıklığı daha fazladır.Kemikler raşitizme oranla daha yumuşaktır.Fosfora göre kalsiyum düzeyi oldukça azdır.
Sık doğum yapan kadınlar, yetersiz ve dengesiz beslenen bireyler, türlü kadınlar güneşten yetersiz düzeyde faydalanırlar. Yaşlılarda genellikle osteoporoz ile beraber rastlanılır. Klinik belirtileri iskelet sisteminde ağrı ve kaslarda zayıflıktır.
Osteoporoz:
Özellikle menopoz sonrası kadınlarda hormon dengesinin ileri derecede değişmesi, kalsiyum dengesini bozar. Hem kadınlarda hem de erkeklerde 70 yaşından sonra kalsiyum emilimi azalır. Bunun nedenleri arasında yaşlıların güneşe az çıkmaları ve yetersiz D vitamini almaları sayılabilir. Aynı zamanda yaş ilerledikçe böbreklerde D vitamininin aktif hale gelmesi azalmaktadır, bu durum osteoporoz oluşumunu hızlandıracaktır. Başta tesettürlü kadınlar, esmer tenliler ve yaşlılar olmak üzere risk altındaki gruplara D vitamini desteği ilaç şeklinde günde en fazla 800 ünite (6 damla) olacak şekilde sağlanmalıdır.
D vitamini takviyesi almadan önce mutlaka aile hekiminize danışınız.
D Vitamininin Obezite İle İlişkisi
D vitamini düzeylerinin obezite ile ilişkisi olduğu düşünülmektedir. Vitamin D, kalsiyumun hücre içine geçişini artırarak lipolizisi (yağ yıkımı) baskılar ve lipogenezisi (yağ yapımı) uyarır. Aynı mekanizma lipid birikimine de neden olur. Vitamin D eksikliği ile birlikte adipozite (deri altında yağ birikmesi) artışı ve dislipidemi (kan yağlarının çok artması) görülür. Aynı zamanda vücutta tokluk hissi veren leptin hormonu az salgılanacağından kişi doyduğunu hissetmez böylece kilo alımı ortaya çıkar.
D Vitamini Toksisitesi
- Günlük dozun 1000 IU (internasyonal ünite) üstünde olması toksik olabileceğinden fazla alımından sakınılmalıdır. Uzun süreli yüksek doz alınması ateroskleroza ve kardiyak miyopatiye neden olur.
- Daha yüksek dozlarda alınması (20000 IU) ise hiperkalsemi, kas zayıflığı, baş ağrısı, kemik ağrısı, gastrointestinal bozukluklara neden olur.
D Vitamininin Toksik Etkisi Sonucu Görülen Rahatsızlıklar
- Kemiklerde aşırı kalsiyum birikimi olur.
- Böbrek taşları oluşur.
- Yumuşak dokuda metastatik kalsifikasyon (kalsiyum birikmesi) oluşur.
- Halsizlik, bulantı-kusma, baş ağrısı görülebilir.
Baysal, A. (2014). Beslenme. Ankara: Hatiboğlu Yayınları.