Yaşamını sürdürmek için ihtiyaçlarının giderilmesinde anneye bağımlı olan bebeğin, sağlıklı bir şekilde büyüyüp gelişebilmesi için anne ve bebek arasında karşılıklı ilgiye dayanan başarılı bir beslenme sağlanmalıdır. Bebeklerin sağlıklı büyümesi ve gelişimi açısından anne sütü en başarılı ve en iyi beslenme yoludur.
Anne sütü ile beslenme ilk altı ay boyunca, su dahil hiçbir ek gıda almadan bebeğin optimal büyüme ve gelişimi için tek başına yeterli olacaktır. Bu süre içerisinde ek gıdaya erken başlamak; anne sütü alımının azalmasına ya da emzirmenin kesilmesine sebep olabilir.
UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü; bebeklerin doğumdan itibaren ilk altı ay sadece anne sütü almalarını, bebekler ancak altı aylık olduktan sonra katı ve sıvı ek gıdalara başlanmasını ve bu tamamlayıcı gıdaların yanı sıra en az iki yaşına kadar anne sütüne devam edilmesini önermektedir.
Tüm bunlara rağmen günümüzde yalnızca anne sütüyle besleme oranı istenilen düzeyde değildir. Dünyada ilk altı ayda yalnıza anne sütü ile beslenme oranının %37, anne sütü ile birlikte ek gıda verme oranının ise %55 düzeyinde olduğu saptanmıştır.
- Ülkemizde yapılan araştırmalar; ilk altı ayda sadece anne sütüyle besleme oranının istenen düzeyde olmadığını göstermektedir. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA 2008) sonuçlarına göre, iki aydan küçük bebeklerin %70’i, altı aylıktan küçük bebeklerin ise %40’ı yalnızca anne sütü ile beslenmektedir.
- Ülkemizde yapılan farklı bir araştırmada; annelerin %33,4’ünün ek gıdalara başladığında bebek bisküvisi, çorba ve yemek suları; %32,8’inin formül mama verdiği veya vermeyi düşündüğü saptanmıştır. Annelerin %49,5’inin komşu ve çevreden edindikleri bilgiler sebebiyle bebek bisküvisi, çorba ve yemek suları verdiği veya vermeyi düşündüğü, %81,9’unun ise hekim önerisiyle formül mama verdiği veya vermeyi düşündüğü saptanmış, ek gıdaya eklenen tuz ya da şekerin uygun olmadığını belirten annelerin oranı sırasıyla %71,4 ve %52,7 olarak belirtilmiştir.
- Çocuk sağlığı izlem polikliniğinde takip edilen dokuz ve on iki aylık bebeklerde tamamlayıcı beslenme uygulamaları ve besin ögesi alımlarının belirlenmesine yönelik gerçekleştirilen araştırmada; bebeklerin kahvaltı öğününün esas olarak yumurta, peynir, pekmez, bebek bisküvisi ya da ekmekten oluştuğu görülmüştür. Öğle öğününde ise bebeklerin çoğunlukla (%65.6) çorba ile beslendikleri, ekmek-bebek bisküvisi, yoğurt ve sebze yemeklerinin ise bu öğünde bebeklere en çok verilen diğer gıdalar olduğu tespit edilmiştir.
- Farklı bir çalışmada; kahvaltıda tüketilen besinlerin pahalı olması sebebiyle annelerin çoğunun bebeklerine yeterince süt, yumurta ve peynir veremediklerini, çay-bebek bisküvisi, ekmek-çay-margarin ve patates kızartması verdiklerini bildirmişlerdir.
- 24-48 ay arası çocukların anne sütü alımı ve tamamlayıcı beslenme tercihlerine etki eden faktörlerin incelendiği bir araştırmada; bebeklere verilen ek besinler sıklık sırasına göre yoğurt, meyve püresi, sebze püresi, muhallebi ve bebek bisküvisi olarak belirlenmiştir.
- Bir diğer çalışmaya göre; bebeklerin %60’ının mama ve %20’sinin ise bebek bisküvisi ile ek besine başladığı bildirilmektedir.
Bisküvilerin, hem üretici hem de tüketiciler tarafından giderek daha fazla tercih edilen gıda maddeleri arasına girmesinde; tüketime hazır olması, kolay taşınabilirliği, raf ömrünün uzun olması ve farklı çeşitlerde ucuz satın alınabilirliği olması gibi faktörler rol oynamaktadır.
- 9-12 aylık bebeklerde demir, kalsiyum ve çinko tüketimini araştıran bir çalışmada; kırmızı et tüketiminin tüm grupta yetersiz olduğu saptanmıştır. Bu araştırmada bebeklerin günlük beslenme ile aldıkları demirin en iyi kaynağının bebek bisküvisi, kalsiyumun inek sütü ve bebek bisküvisi, çinkonun ise kırmızı et ve inek sütü olduğu bildirilmiştir.
Bebek bisküvisi için izin verilen minimum demir ve çinko içeriği, Türkiye standardı ile 10mg Fe/100g ve 5mg Zn/100g bebek bisküvisi olarak belirlenmiştir. Çeşitli bisküvilerin demir ve çinko içeriklerini belirlemek amacıyla yapılan bir çalışmanın sonucuna göre; demir seviyeleri sınırlı bir aralıkta bulunmuştur. Buna karşın, incelenen iki bebek bisküvisi markasında çinko içeriğinin izin verilen minimum seviyeden düşük olduğu bulunmuştur. Farklı bisküvilerdeki (petibör, bebek bisküvisi vs.) demir konsantrasyonu 1.21-15.96mg/100g arasında değişirken, çinko konsantrasyonu ise 0.58-2.5mg/100g arasında bulunmuştur. Çalışmada incelenen farklı bisküviler arasından en yüksek demir konsantrasyonu bebek bisküvisi olarak belirlenmiştir.
- Peki, sosyal medya ve TV’de sağlıklı, doğal, vitamin katkılı ve vitamin değeri yüksek olduğu gerekçeleriyle sıklıkla reklamı yapılan bebek bisküvisi sandığımız kadar temiz bir içeriğe sahip mi?
Bebek Bisküvisinin Şeker Profili
- Paketli bebek ürünlerinin şeker ve sodyum içeriğinin belirlenmesine yönelik yapılan bir araştırmada; incelenen ürünlerin yaklaşık yarısının (% 45) yüksek şeker profiline sahip olduğu saptanmıştır. Bu da kalorinin en az % 20’sinin şekerden sağlandığı anlamına gelmektedir. İncelenen örnekler arasında diş çıkarma bisküvileri ve kurabiyelerin % 57 oranında şeker içerdiği dikkat çekmektedir. Ürünlerin %40’ının etiketin ilk dört bileşeninde, şeker içerdiği bildirilmiştir. Bebek bisküvisinin, diğer bisküviler ile eşdeğer oranda ya da daha fazla şeker içerdiği dikkat çekici bir diğer noktadır.
- Besinlerin çürük yapma özellikleri incelendiğinde; bebek bisküvilerinin %18 ve diş çıkarma bisküvilerinin ise %29 oranında diş çürüğü oluşturma potansiyeline sahip olduğu bildirilmiştir.
Bebek Bisküvisindeki HMF (5-hidroksimetilfurfural) ve Akrilamid
Kraker ve bisküvilerin yüksek seviyelerde akrilamid içerebileceği ve bu yiyeceklerin halk sağlığı açısından ciddi riskler oluşturabileceği bilinmektedir. Bu yiyecekler özellikle çocuklar tarafından yaygın olarak tüketildiği için çocukların akrilamid maruziyetinin erişkinlerinkinden daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Akrilamide maruz kalmak; tüketiciler için potansiyel olarak kanserojen olması nedeniyle endişe verici bir durumdur.
HMF (5-hidroksimetilfurfural) ve akrilamid; gıdalarda ısıtma, pastörizasyon ve pişirme gibi ısıl işlemler sonucu oluşan maillard reaksiyonu ürünü bileşiklerdir. Maillard reaksiyonunun ilerleyen aşamalarında arzu edilmeyen bu bileşikler açığa çıkmaktadır. Son yıllarda yapılan araştırmalar; HMF ve akrilamidin sitotoksik, genotoksik ve karsinojenik etkilerinin de bulunabileceğini ortaya koymuştur. Bisküvilerde yapılan araştırmalarda farklı pişirme sıcaklıkları ile hamur bileşenlerinden dolayı farklı seviyelerde HMF ve akrilamid bulunabildiği belirlenmiştir.
Avrupa Birliği Komisyonunca alınan karar doğrultusunda HMF aroma maddesi olarak gıda üretiminde kullanılmaktadır. EFSA (European Food Safety Authority); HMF’nin, gıda üretiminde toplam kullanım miktarının tüketici toplamına oranlanması ile insanların günlük olarak HMF’ye maruz kalma miktarını 0.012 µg/kişi başı olarak belirlemiştir. Bisküvilerde akrilamid konsantrasyonunun 150 ng/g altında olması ve HMF konsantrasyonu ile esmerleşme artışının önlenmesi için 160°C’de 25 dakika süreyle pişirme önerilmektedir.
- Ülkemizde tüketime sunulan gıda ürünlerinde yapılan inceleme sonuçlarına göre; patates cipsi, fast food restoranlarında kızartılmış patatesler, kavrulmuş fındık, baklava ve tulumba gibi bazı geleneksel Türk tatlıları ile bisküvi ve krakerlerde yüksek değerlerde akrilamid tespit edilmiştir.
- 2012 yılında Antalya’da yapılan bir çalışmada; 1-3 yaş aralığındaki çocukların bebek bisküvisi, diğer bisküviler, kraker, kahvaltılık gevrek, bebek ekmeği ve tahıl bazlı toz bebek gıdaları gibi gıdalardan akrilamide maruz kalma seviyelerini incelemiştir. Günlük tüketim sonuçlarına göre tüketim miktarı en yüksek ürün 30.57 g ile ekmektir. Ardından sırasıyla 12 g ile bebek bisküvileri, 8 gram ile tahıl bazlı toz bebek gıdaları, 7 g ile krakerler, 6 g ile diğer bisküviler, 1.7 g ile bebek ekmeği ve galeta, 0.4 g ile kahvaltılık gevrekler yer almaktadır. Analiz edilen toplam örneklerin 7’si kraker olmak üzere 12’sinde akrilamid miktarları üst sınır olan 1,000 µg/kg’dan fazla bulunmuştur. Krakerleri takiben bisküviler en fazla akrilamid içeren gıda grubunu oluşturmuştur. Çocukların akrilamide maruz kalma oranları vücut ağırlığına göre günlük ortalama 1.43 µg/kg, toplam popülasyonun %95’inin ise 3.76 µg/kg ve altındaki değerlerde akrilamide maruz kaldığı belirlenmiştir. EFSA’nın raporuna göre Avrupa ülkelerinde 1-3 yaş arasındaki çocuklarda günlük vücut ağırlığına göre akrilamide maruz kalma oranları 1.2-2.4 µg/kg arasındadır. Çalışmanın bir diğer sonucu da 1-1.5 yaş aralığındaki çocukların diğer yaş gruplarındaki çocuklara oranla daha fazla akrilamide maruz kaldığı gerçeğidir.
- Bazı ticari kraker, bisküvi ve bebek bisküvisindeki akrilamid miktarlarını inceleyen bir çalışmada; bebek bisküvisi, bisküvi ve kraker örneklerindeki ortalama akrilamid düzeyleri sırasıyla 153, 495 ve 604 µg/kg olarak belirlenmiştir.
Bebek Bisküvisindeki Trans Yağ Asidi
- Ülkemizde yapılan bir araştırmada; susamlı, yulaflı, kakaolu, parmak bisküvi, petibör bisküvi ve bebek bisküvisi olmak üzere altı farklı türde bisküvi incelenmiştir. Toplam trans yağ asidi içerikleri; petibör için %1,9-29, susamlı bisküvi için %15-23,1, yulaflı bisküvi için %17,6-22,4, kakaolu bisküvi için % 1,5-22,9, parmak bisküvi için % 1-24,7 ve bebek bisküvisi için %3-30,5 olarak bulunmuştur. Yüksek miktarda trans yağ asidi alımının; koroner kalp rahatsızları, kanser, diyabet, alerjik reaksiyonlar ve Alzheimer’a sebebiyet verdiği, ayrıca fetal gelişimi olumsuz etkilediği bildirilmiştir.
Bisküvilerin tercih edilmesindeki en büyük etkenler şüphesiz ki tüketime hazır olması, kolay taşınabilir olması, raf ömrünün uzun olması ve farklı çeşitlerde ucuz satın alınabilirliğidir. Bebeklere verebilecek en güvenilir, sağlıklı ve temiz içerikli besin anne sütüdür. Bebek bisküvilerinin içerisinde yer alan besin öğeleri ve sıklıkla ambalaj üzerinde vurgu yapılan vitamin ve minerallerin, bebek 6 aylıktan küçük ise anne sütü ile, 6 aylıktan büyük ise anne sütü ve ek besinlerle daha sağlıklı şekilde doğal gıdalarla karşılanabileceği unutulmamalıdır.
Genotoksik: DNA’yı zehirleyerek mutasyon ya da kansere sebep olabilen madde ile ilgili
Yoldaş, H., Özden, A. T., Çağatay, P., Gökçay, G., & Garipağaoğlu, M. (2016). 9-12 Aylık Bebeklerde Demir, Çinko ve Kalsiyum Tüketimi. Turkiye Klinikleri Journal of Health Sciences, 1(1), 8-15.
Özkul Sağlam, N., Bülbül, L., Yaroğlu Kazancı, S., & Hatipoğlu, S. S. 24-48 Ay Arası Çocukların Anne Sütü Alımı ve Tamamlayıcı Beslenme Tercihlerine Etki Eden Faktörler. Şişli Etfal Tıp Bülteni.
Boyacı Gündüz, C. P., Bilgin, A. K., & Cengiz, M. F. (2017). Acrylamide Contents of Some Commercial Crackers, Biscuits and Baby Biscuits. Academic Food Journal/Akademik Gıda, 15(1).
Baysal, I., & Aksoydan, E. Ağız Hastalıklarında Beslenme.
Samlı, G., Kara, B., Cöbek Ünalan, P., Samlı, B., Sarper, N., & Gökalp, A. S. (2006). Annelerin Emzirme ve Süt Çocuğu Beslenmesi Konusundaki Bilgi, İnanış ve Uygulamaları: Niteliksel Bir Araştırma.
Uzunlu, S., & Herken, E. N. (2016). Bisküvilerde Hmf ve Akrilamid Varlığının Önemi. Selçuk Tarım Bilimleri Dergisi, 3(1), 138-142.
Aktaç, Ş., Garipağaoğlu, M., Gökçay, G., & Akman, Z. (2015). Çocuk Sağlığı İzlem Polikliniğinde Takip Edilen Dokuz ve On İki Aylık Bebeklerde Tamamlayıcı Beslenme Uygulamaları ve Besin Ögesi Alımlarının Belirlenmesi. Journal of the Child/Cocuk Dergisi, 15(2).
Daglioglu, O., Tasan, M., & Tuncel, B. (2000). Determination of Fatty Acid Composition and Total Trans Fatty Acids of Turkish Biscuits by Capillary Gas-Liquid Chromatography. European Food Research and Technology, 211(1), 41-44.
Doner, G., & Ege, A. (2004). Evaluation of Digestion Procedures for the Determination of Iron and Zinc in Biscuits by Flame Atomic Absorption Spectrometry. Analytica Chimica Acta, 520(1-2), 217-222.
Kahyaoğlu, G. (2006). Gıda Maddelerinde Trans Yağ Asiti İçeriklerine Ait Verilerin Toplanması Ve Değerlendirilmesi (Master’s Thesis, Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü).
Parlak, A., & Çetinkaya, Ş. (2008). Oyun Çocukluğu Dönemi Obez Çocuğun Ve Ailelerinin Beslenme Alışkanlıklarının Değerlendirilmesi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 11(3), 59-68.
Elliott, C. D., & Conlon, M. J. (2015). Packaged Baby and Toddler Foods: Questions of Sugar and Sodium. Pediatric Obesity, 10(2), 149-155.
Elliott, C. D. (2010). Sweet And Salty: Nutritional Content and Analysis of Baby and Toddler Foods. Journal Of Public Health, 33(1), 63-70.