Flavonoidler, önemli şelatlama ve antioksidan özelliklerine sahip sekonder bitki fenolikleri sınıfıdır. Flavonoller, flavanonlar, flavonlar, antosiyanidinler, kateşinler, dihidroflavonoller ve izoflavonları içeren başlıca flavonoid sınıfları içinde 4.000’den fazla farklı flavonoid tanımlanmıştır. Flavonoidler gıdalarda öncelikle sindirim sistemindeki çeşitli değişkenlere indirgenen glikozitler ve polimerler olarak ortaya çıkar. İnsan beslenmesinin ayrılmaz bir parçası olan diyet flavonoidleri; yaygın olarak tüketilen birçok meyve, sebze, tahıl, kuru yemiş ve içeceklerde bulunan çeşitli polifenolik bileşikleri temsil eder. Ayrıca tohum, çiçek ve bitki kabuğunda doğal olarak bulunurlar.
Farklı flavonoid bileşikleri; kimyasal yapısı, biyoyararlılığı, dağılımı ve metabolizmasındaki farklılıklar nedeniyle, insan sağlığı üzerinde farklı etkiler oluşturabilir. Bu bileşikler bitkilerde ultraviyole radyasyona, patojenlere ve otoburlara karşı koruma sağlar. Flavonoidlerin biyolojik ve farmakolojik etkileri antioksidan ve prooksidan davranışlarıyla ilişkilidir. Etkili birer antioksidan olan bu bileşikler, çeşitli kronik hastalıklara karşı koyucu özellik gösterir. Serbest radikallere karşı antioksidan olarak davranan flavonoidler, bir geçiş metali varlığında prooksidan olarak aktivite gösterirler. Birçok flavonoidin antioksidan kapasitesi, C ve E vitaminlerine göre çok daha güçlüdür.
LDL oksidasyonunu önleme kapasiteleri sayesinde flavonoidler benzersiz kardiyoprotektif* etkiler göstermiştir. Bu bileşiklerin biyolojik sistemlerdeki koruyucu etkileri; serbest radikalleri ve şelat metal katalizörlerini transfer etme, alfa tokoferol radikallerini azaltma, oksidazları inhibe etme ve antioksidan enzimleri aktive etme yetenekleri ile ilişkilendirilmektedir. Toksik olmadığı düşünülen flavonoidler in vivo olarak emilir. Biyolojik olarak aktif hale gelmeleri durumunda hücre yaşlanması ve ateroskleroz gibi kronik hastalıklar ile ilişkili serbest radikal aracılı sitotoksisite ve lipid peroksidasyonunu önleyebilirler. Antioksidan özelliklerine ek olarak antiviral, antibakteriyel, antienflamatuar ve vazodilatatör olmak üzere diğer çoklu biyolojik etkileri sergiledikleri bildirilmiştir. Flavonoidler; çeşitli kanser mekanizmalarına müdahale eden kemopreventif ajanlar olarak hareket edebilir. A, C, E vitaminleri, β-karoten, flavonoidler ve diğer bileşenler bakımından zengin olan taze meyve ve sebzelerin yüksek alımının meme, akciğer, kolon ve prostat gibi kanser türlerine karşı koruma sağladığı bilinmektedir. Bununla birlikte alerji, kilo yönetimi, yaşa bağlı nörodejeneratif hastalıkları önleme üzerine de olumlu etkileri bulunmaktadır.
- Yapılan incelemeler, flavonoid alımı ile serebrovasküler hastalık, iskemik kalp hastalığı, prostat ve akciğer kanseri, astım ve tip 2 diyabetin ortaya çıkması arasında ters bir ilişki olabileceğini bildirmiştir. Özellikle elma ve çilek alımlarında artan flavonoid miktarı (kersetin ve mirisetin) tip 2 diyabet riskinin azalmasında etkilidir.
- Flavonol alımının yaşlı erkeklerde miyokard infarktüsü insidansını azalttığı saptanmıştır. Bir flavonoid çeşidi olan ipriflavonun hayvan besinlerine karıştırıldığında kemikte total kalsiyum miktarını arttırdığı ve preklinik çalışmalarda kemik rezorbsiyonunu inhibe ederek osteoporoz ve metabolik kemik hastalıklarında kullanılabileceği gösterilmiştir.
- Epidemiyolojik çalışmalar, flavonoid açısından zengin bir diyetin daha uzun yaşam süresi ve kardiyovasküler hastalıkların insidansının azalması ile ilişkili olduğunu bildirmiştir.
- Flavonoidlerin, bilişsel işlevi davranışsal düzeyde güçlendirerek beyin bozukluklarının sebep olduğu bilişsel gerilemeyi azalttığı bildirilmiştir. Ayrıca flavonoidler; nöroinflamasyon ve oksidatif stresi düşürerek Alzheimer hastalığı ile ilişkili semptomları azaltmaktadır. Bu etkilerinden dolayı flavonoid alımının çeşitli beyin hastalıklarına eşlik eden bilişsel bozulmanın önlenmesi veya azaltılması için potansiyel bir klinik yön olabileceği düşünülmektedir.
Flavonoidler, ince bağırsak epitelyal hücrelerinde ve karaciğerde metabolize edilmektedir. İnsan beslenmesinde; en çok sebze, meyve, çay, şarap ve kakaoda bulunmaktadır. Soya fasulyesi, hardal, yer fıstığı, susam, pirinç, soğan, zeytin, yulaf ve patates gibi sık tüketilen gıdalarda da flavonoid bulunduğu bildirilmiştir.
Antiviral: Virüslerin etkisini azaltan
Kardiyoprotektif: Kardiyovasküler sistemde koruyucu etkiye sahip
Sitotoksisite: Hücre zehirlenmesi
Vazodilatatör: Damarların genişlemesine sebep olan
Cassidy, A., & Minihane, A. (2017). The Role of Metabolism (and the Microbiome) in Defining the Clinical Efficacy of Dietary flavonoids. The American Journal Of Clinical Nutrition, 10-22.
Çimen, B. (1999). Flavonoidler ve Antioksidan Özellikleri. Türkiye Klinikleri Tıp Bilimleri Dergisi, 296-304.
Heim, K., Tagliaferro, A., & Bobilya, D. (2002). Flavonoid Antioxidants: Chemistry, Metabolism and Structure-Activity Relationships. The Journal Of Nutritional Biochemistry, 572-584.
Knekt, P., Kumpulainen, J., Jarvinen, R., Rissanen, H., Heliövaara, M., Reunanen, A., . . . Aromaa, A. (2002). Flavonoid Intake and Risk of Chronic Diseases. American Society for Clinical Nutrition, 560-568.
Prochazkova, D., Bousova, I., & Wilhelmova, N. (2011). Antioxidant and Prooxidant Properties of Flavonoids. Fitoterapia, 513-523.
Raffa, D., Maggio, B., Raimondi, M., Plescia, F., & Daidone, G. (2017). Recent Discoveries of Anticancer Flavonoids. European Journal of Medicinal Chemistry, 213-228.
Samman, S., & Cook, N. (1996). Flavonoids-Chemistry, Metabolism, Cardioprotective Effects, and Dietary Sources . Nutritional Biochemistry, 66-76.