Günümüzde insülin kullanan diyabetli bireylerde tedavi dozları karbonhidrat sayımı yöntemi ile belirlenmektedir. Karbonhidrat sayımı ve besinlerin glisemik indeks bilgileri, olası insülin yanıtının doğru şekilde tahminini sağlar. Bununla birlikte bu yöntemler karbonhidratı az içeren veya hiç içermeyen et, balık gibi yüksek proteinli besinler ile peynir, tereyağı gibi yüksek yağlı besinleri test etmez. Karbonhidrat insülin salgılanması için birincil uyaran olmasına rağmen tek uyarıcı değildir. Karbonhidratlı bir yemeğe protein veya yağ eklenmesi öğün sonrası glisemiyi azaltır ancak insülin tepkisini azaltmaz. Bu durumun göz önünde bulundurulmaması diyabette akut komplikasyonların görülme oranını arttırmaktadır.
Besin insülin indeksi (Bİİ), bu doğrultuda geliştirilmiş yeni bir yöntemdir. Bİİ yönteminde, test besini ile referans besinin aynı enerjideki porsiyonu kıyaslanıp test besininin öğün sonrası insülin yanıtı ölçülür. Glisemik indeks yönteminde karbonhidrat içerikleri kullanılırken Bİİ yönteminde enerji kullanılır. Test besininin kullanılacak porsiyonu 1000 kJ (239 kkal) enerji içerecek şekilde belirlenir. Referans besin olarak glisemik indeks yöntemindeki gibi glukoz veya beyaz ekmek kullanılır. Besinin tüketiminden sonra 2 saat boyunca elde edilen insülinemik yanıt referans besinin insülinemik yanıtına bölünür.
Günümüzde insülin indeksi bilinen 121 besin ve 13 karışık öğün vardır. Bazı besinlerin insülin indeks değerleri şu şekildedir:
- Yüksek insülinemik indeksli: Jöleli şekerlemeler (160), fırında pişirilmiş kuru fasulye (120), yoğurt (115), beyaz ekmek (100), mısır gevreği (içeriğe göre 23-110 arası değişmektedir).
- Orta insülinemik indeksli: Çiğ havuç (42), mısır (53), siyah üzüm (60).
- Düşük insülinemik indeksli: Süt (33), beyaz şarap (3), ceviz (7).
Besinlerin enerji veya karbonhidrat içerikleri eşdeğer olsa bile insülin yanıtı farklı olabilir. Patates ve makarnanın aynı enerjideki porsiyonlarının karbonhidrat içerikleri neredeyse aynı iken makarnanın insülinemik indeksi patatesin 1/3’ü kadardır.
Besin İnsülin İndeksi ve Obezite
Yüksek insülin seviyelerine bağlı olarak meydana geldiği düşünülen obezite vb. durumlarda glisemik indeks yöntemine kıyasla Bİİ yönteminin kullanılmasının daha yararlı olacağı tahmin edilmektedir. Yüksek insülin düzeylerinin karaciğerden glikoz üretimini ve yağların parçalanmasını baskılayabileceği bilinmektedir. Öğün sonrası insülin ihtiyacı yüksek seyreder ve sürekli hale gelirse zamanla insülin duyarlılığında azalma ve yağ dokusunda artış görülebilir. Artmış insülin düzeylerinin yanında IGF-1 adı verilen insülin benzeri büyüme faktörlerinin de artışıyla birlikte yağ dokularına glukoz alımı ve yağ yapımı artmakta, lipoliz ise baskılanmaktadır. Düşük insülinemik indeksli bir diyet stratejisiyle potansiyel insülin direnci önlenebilir ve tip 2 diyabet riski azaltılabilir.
Besin İnsülin İndeksi Yönteminin Hipoglisemi Riski Var mıdır?
Karbonhidrat sayımı ile karşılaştırıldığında, yapılan çalışmalarda Bİİ yönteminde hipoglisemi sayıca daha çok görülmüştür ancak elde edilen sonuçlar istatistiksel açıdan önemsizdir. Ülkemizde 2020 yılında yayınlanan bir çalışmada da düşük glisemik indeksli öğünün karbonhidrat sayımı ile planlanması durumunda hipoglisemi sıklığı %13.3 iken; Bİİ yönteminde bu oran %38.5’e yükselmiştir.
Tip 1 Diyabette Yağ ve Proteinden Zengin Öğünlerde Besin İnsülin İndeksi Kullanılabilir mi?
Tip 1 diyabette tokluk kan şekeri kontrolünün optimize edilmesi klinik bir zorluk olmaya devam etmektedir. Yağlar ve proteinlerin öğün sonrası geç dönemde hiperglisemiye neden olma olasılığı yüksektir. Tip 1 diyabetin tedavisinde yağ ve protein içeriği yüksek olan öğünlerde insülin dozu hesaplarken bu faktörlerin de dahil edildiği Pankowska denklemi, yayma bolus ve ikili yayma bolus yöntemleri de kullanılabilmektedir. Pankowska yönteminde hipoglisemi riskinin arttığı bilinmektedir.
- Tip 1 diyabetli çocuk ve adölesanlarda insülin doz algoritmalarının karşılaştırıldığı bir çalışmada; Pankowska’ya kıyasla karbonhidrat sayımı ve Bİİ yöntemlerinde hipoglisemi riskinin önemli ölçüde daha düşük olduğu görülmüştür. Karbonhidrat sayımı ve Bİİ yöntemleri arasında ise kan glikozu seyrinde önemli fark saptanmamıştır. Çalışmada önemli bir nokta vurgulanmıştır: “Proteinden zengin karbonhidratlı bir yemekten sonra glisemik dalgalanmalar ikinci saatten itibaren artmaktadır. Öğün yağdan da zengin olursa bu süre 3-5 saate çıkar. Ancak Bİİ yönteminde 2 saat içindeki insülin yanıtı dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır.” Kısaca çalışmanın sonuçları, protein ve yağdan zengin öğünlerde bu yöntemin karbonhidrat sayımına göre bir üstünlüğü olduğunu desteklememiştir.
Besin insülin indeksi ile ilgili yapılan çalışmalardan örnek verecek olursak;
Besin insülin indeksinin etkilerinin incelendiği bir çalışmada; insülin direnci bulunan obez 15 adölesana, ikisi de düşük glisemik indekse sahip olan ancak insülinemik indeksleri farklı olan kahvaltıların bir hafta ara verilerek tüketilmesi istenmiştir. Elde edilen veriler öğün sonrası insülin yanıtı ve açlık hissinin, glisemik indekse bağlı olmadan öğünün insülinemik indeksinden etkilenebildiğini göstermiştir. Düşük insülinemik indeksli öğünden sonra açlık skoru diğer öğüne göre %21.6 daha az bulunmuştur. Ayrıca öğün sonrası tokluk, yeme isteği ve tüketilebilecek miktar skorlarında önemli bir fark görülmemiştir.
Tip 1 diyabetli 15 adölesanla yapılan, karbonhidrat sayımı ile Bİİ yöntemlerinin karşılaştırıldığı bir çalışmada, protein ve yağdan zengin bir öğünün düşük veya yüksek glisemik indekse sahip olması halinde insülin dozu hesaplarken hangi yöntemin daha etkili olduğu araştırılmıştır. Bulgulara göre yüksek glisemik indekse sahip protein ve yağdan zengin öğünlerde (pasta, pizza gibi) Bİİ yönteminin kullanılmasının daha iyi glisemik kontrol sağlayacağı sonucuna ulaşılmıştır. Aynı özellikteki öğünün düşük glisemik indeksli olması halinde iki yöntem arasında önemli bir fark görülememiştir. Tip 1 diyabetli bireylerin insülin tedavilerinde bu yöntemin etkisinin net olarak ortaya konulabilmesi için kısa ve uzun dönemli planlanmış çok sayıda araştırmaya ihtiyaç olduğu belirtilmektedir.
- Amerikan Klinik Beslenme Dergisi’nde yayınlanan bir çalışmada, düşük insülinemik indeks yöntemiyle tip 2 diyabetli bireylerde öğün sonrası hiperinsülinemiyi azaltmada olumlu sonuçlar alınabileceği bildirilmiştir. Böylece insülin direnci ve beta hücre fonksiyonunun iyileştirilebileceği düşünülmektedir.
Sonuç olarak;
İnsülin indeks değeri belirlenen besin sayısının sınırlı olması bu yöntemin uygulanmasını güçleştirmektedir. Ayrıca değerlerin ait olduğu besinlerin ülkemizdeki ürünlere ait olmaması da diğer bir dezavantajdır. Besin insülin indeksi yöntemiyle ilgili yapılan çalışmalar henüz çok sınırlı olduğundan yaratabileceği hipoglisemi riski vb. sonuçları belirsizdir ve her hasta grubuna uygun olmayabilir. Çok yeni bir kavram olması ve öğün sonrası glikoz-insülin seviyelerine (özellikle obezite ve insülin direnci tedavisinde) muhtemel etkileri heyecan vermekte ancak yöntemin etkileri hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bireyler kendi sağlık profesyonellerinin uyguladığı tedavinin dışına kesinlikle çıkmamalıdır.
Tablo: Bazı test besinleri ve referans seçilen beyaz ekmek için enerji, posa, glisemik indeks (Gİ) ve besin insülin indeks (Bİİ) değerleri1.
Besin | Miktar (g) | Enerji (kJ) | Posa (g) | Gİ | Bİİ |
Beyaz Ekmek2 | 193 | 2000 | 3,8 | 70 | 100 |
Tahıllı Ekmek | 97,1 | 982 | 5,3 | 36 | 71 |
Muz | 98 | 353 | 2,2 | 52 | 81 |
Yoğurt3 | 300 | 1167 | 0 | 31 | 115 |
Avokado | 40 | 356 | 0,6 | – | 6 |
Dondurma4 | 123 | 1000 | 0 | 50 | 89 |
Pizza5 | 90 | 1000 | 0 | 60 | 64 |
Mercimek6 | 253 | 1000 | 11,4 | 37 | 58 |
Biftek | 158 | 1000 | 0 | – | 51 |
Beyaz Pirinç | 221,7 | 981 | 0 | 75 | 79 |
Ceviz7 | 44 | 1276 | 4 | – | 7 |
*** Bao ve ark. (2009).
1Her bir test besininin Bİİ değeri Bİİ formülüyle hesaplanmış ve beyaz ekmek referans besin olarak alınmıştır.
2Taze dilimlenmiş buğday unu ekmeği.
3Az yağlı, çilekli yoğurt.
4Vanilyalı dondurma.
5Beyaz undan pizza tabanı, domates salçası, peynir: rendelenmiş mozzarella.
6Domates sosla servis edilir. İçindekiler: 15 mL zeytinyağı, 350 g yeşil mercimek, 410 g konserve domates, 120 g soğan, 1 diş sarımsak, 1 çay kaşığı biber.
7Lucky California cevizleri.
Bao, J., Jong, V., Atkinson, F., Petocz, P., & Brand-Miller, J. (2009). Food insulin index: physiologic basis for predicting insulin demand evoked by composite meals. American Journal of Clinical Nutrition, 90:986–92.
Bell, K. J., Bao, J., Petocz, P., Colagiuri, S., & Brand-Miller, J. C. (2015). Validation of the Food İnsulin İndex in Lean, Young, Healthy İndividuals, and Type 2 Diabetes in the Context of Mixed Meals: An Acute Randomized Crossover Trial. American Journal of Clinical Nutrition, 102:801–6.
Caferoğlu, Z. (2016). Obez Adölesanlarda Besin İnsülin İndeksinin Metabolik Parametreler Üzerine Etkisi. Doktora Tezi. Ankara.
Caferoğlu, Z., Hatipoğlu, N., & Özel, H. (2018). Çocukluk Çağı Obezitesinin Beslenme Tedavisinde Yeni Bir Kavram: Besin İnsülin İndeksi. JCP, 16(2):205-218.
Erdal, B. (2020, Ocak). Tip 1 Diyabetli Adölesanlarda Yüksek ve Düşük Glisemik İndeksli Öğünler İçin İnsülin Dozunun Belirlenmesinde Karbonhidrat Sayımı ve Besin İnsülin İndeksi Yöntemlerinin Karşılaştırılması. Yüksek Lisans Tezi. Kayseri.
Lopez, P., Evans, M., King, B., Jones, T., Bell, K., McElduff, P., . . . Smart, C. (2018). A Randomized Comparison of Three Prandial İnsulin Dosing Algorithms for Children and Adolescents with Type 1 Diabetes. Diabetic Medicine, 35, 1440–1447.
Nimptsch, K., Brand-Miller, J., Franz, M., Sampson, L., Willett, W., & Giovannucci, E. (2011). Dietary insulin index and insulin load in relation to biomarkers of glycemic control, plasma lipids, and inflammation markers1. American Journal of Clinical Nutrition.
Yolaçan İşeri, C. (2019). Tıbbi Beslenme Tedavisinde Karbonhidrat Sayımının Yeri. Klinik Tıp Bilimleri Dergisi, 7(3):28-31.