Histidin, her bireyin vücudunda bulunması gereken esansiyel bir aminoasittir ve besinler yolu ile vücuda alınır. Bu esansiyel aminoasiti farklı tür yiyeceklerden karşılamamız mümkündür. Bu yiyecekler nedir diye bakacak olursak; kırmızı et, beyaz et, yumurta, tahıl ürünlerinde ve çavdarda bol miktarda bulunur.
Yetişkinlerde bulunan esansiyel bir amino asit olan L-histidin, böbrek hastalığı ve üremili hastalarda düşük seviyede bulunmuştur. Histidin, oral olarak veya damar yoluyla demir ile birlikte takviye edildiğinde, anemi sırasında plazma sıvısı ve hemoglobin seviyelerinde artış gösterdiği görülmüştür.
- Kronik böbrek hastalarında anemi tedavisinde yalnızca demir eklemek yerine histidin ile birlikte demirin takviyesi daha etkili olmuştur.
- Başka bir kanıt ise, hemoglobin seviyelerinde hafif bir artış, üremik ve diyaliz hastalarında histidin desteğinin faydalı olduğu görülmüştür. Düşük histidin düzeylerinin, yaş, cinsiyet, kardiyovasküler hastalık, iltihap, diyabet, serum albumin ve amino asit seviyelerinden sonra bile yüksek mortalite ile ilişki olduğu ortaya çıkmıştır.
Histidin Nedir? Özellikleri Nelerdir?
Histidin, reaktif oksijen türleri üzerinde etkili bir temizleyici olarak bilinir ve antioksidan özellikleri demir toksisitesini önler. Yapılan çalışmalar, histidinin plazmada albümine benzer şekilde bir tamponun yanı sıra bir antioksidan görevi görebileceği ortaya çıkarmıştır. Histidin, oksidatif strese yatkın kalp dokularında, oksijen ve hidroksil radikallerini temizleyebilme kabiliyeti nedeniyle kardiyovasküler sistemde koruma görevi görür.
Histidinin hücre içi konsantrasyonu, plazmada bulunandan daha yüksektir, reaktif oksijen türlerine karşı korumada farklı hücresel tepkilere neden olur. Histidin, hücre içindeki amino asit havuzu üzerinde olumlu bir etki göstermesine rağmen, histidinin yetersiz olması, enzimatik antioksidan savunmasında bir azalmaya neden olabilir. Histidinin bir temizleyici olarak kullanılması, hücrelerin oksidatif hasara karşı savunmasını sağlar. L-histidin, kan-beyin bariyerini kolayca geçtiğinde, bu amino asit ile takviyelerin, hem toplam nitrik oksit sentazları (NOS) hem de toplam antioksidan kapasitesini arttırdığı ve oksidatif strese ve ensefalopatiye karşı koruma sağladığı gösterilmiştir.
- Yapılan bir çalışmada histidinin, hidroksil radikalinin bir temizleyicisi olduğu bildirilmiştir. Histidinin, insan embriyonik böbrek (HEK-293) hücrelerinde demir kaynaklı oksidatif strese karşı koruduğu gösterilmiştir.
Histidinin, birçok amino asitten daha etkili hidroksil radikal temizleyici olduğu gösterilmiştir. Histidin, iki değerli metal iyonlarını (bakır, çinko ve demir içerenler dahil) bağlama ve demir emilimini arttırma kapasitesine sahiptir. Histidin tarafından oluşturulan ligand, muhtemelen demir çökelmesini önler, bağırsakta demir emilimini arttırır. Histidin, demiri birleşme ve duodenumdaki demir çözünürlüğünü arttırma kapasitesi ile ilişkilendirilmiştir. Çünkü demir, nötr pH’da zayıf şekilde çözünürdür.
- Yapılan bir çalışmada, yaklaşık 100 mm’lik histidin dozlarının birlikte kullanılmasının, sıçanlarda demir alımını arttırabileceğini ve askorbik asitle kombinasyon halinde, bu askorbik asidin olumlu etkisini iki katına çıkarabileceğini öne sürdü. Bununla birlikte, bağırsak hücreleri ve insanlar üzerinde yapılan bir başka çalışma, histidin takviyesi üzerine bu tür demir alımında artışlar bildirmemiştir. Gıda ekstrelerinde histidin inorganik demir çözünürlüğünü arttırdığı bulunmuştur; bununla birlikte, bu sonuçlar, histidinin etkinliğinin, diğer amino asitlerin ve peptitlerin varlığı ile karıştırılabildiği sebze ve et özütlerinden kaynaklanmıştır.
Histidinin demiri bağlama kapasitesi bilinmektedir. Bu reaksiyon pH’a bağlı olduğundan, histidin, demir biyoyararlılığını arttırmak ve demirin çözülebilir halde tutulması için önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Kronik böbrek hastalığı anemisinde demir emilim bozukluğu olduğundan, hastalık semptomlarının ortaya çıkmasında inflamatuar sinyalleri arttıran veya inhibe eden faktörler önemlidir. Enflamatuar koşullar veya tepkiler, interlökin 6 (IL-6), interlökin 8 (IL-8), interlökin-1beta (IL-1b) ve tümör nekroz faktörü-alfa (TNF- gibi) farklı sitokinlerin salgılanmasına yol açar. Histidinin klinik semptomları hafiflettiği ve sinir ve kardiyovasküler hasardan koruduğu bildirilmiştir. Bu etkiler muhtemelen histidinin anti-inflamatuar özellikleriyle ilişkilidir. Histidin takviyesi, kronik hastalıklarda inflamatuar koşullarda, oksidatif stresi azaltmak ve önlemek için bir seçenek olabilir. Histidin ile yapılan diyet takviyesi, bu amino asidin hücre ve dokulardaki temizleyici aktiviteler ve antienflamatuar etkilerinden kaynaklanan oksidatif hasara karşı koruyucu olabilir.
L- histidin, memeliler tarafından sentezlenmeyen proteinojenik bir amino asittir. Hem bebeklerde hem de yetişkinlerde, histidin eksikliğinden dolayı deride egzama (atopik dermatitis) döküntüsü ve kaşıntı ile sonuçlanır.
Crohn hastalığı (CD), tekrarlayan inflamasyon ile karakterize gastrointestinal sistemin kronik bir hastalığıdır. Hastalık tipik olarak bağırsak darlıkları, apse oluşumu ve fistüller şeklinde kendini gösterir. Kötü beslenme, CD’li hastalarda en önemli sorunlardan biridir ve bağırsak iltihabını modüle etmek için diyet ve takibi gereklidir. CD, epitel hasarı ile karakterize edilir ve bağırsakların immün tepkisini, bağırsak mukozal bariyerinin işlevini ve amino asitler (AA) gibi besleyici partiküllerin bağırsaklarında emilim ve/veya boşa harcaması ile bu hastalık ortaya çıkar. AA’ların ana rolü, yaşam için gerekli olan proteinler için yapı bloğunu sağlamaktır. Glutamin (Gln) ve arginin (Arg) gibi temel AA’lara (EAA’lar) ait spesifik AA’lar, özellikle bağırsaklarda sistemik iltihaplanma olduğunda, metabolik stres sırasında immünomodülatör etkilere sahiptir. Glisin (Gly), histidin (His), sistein (Cys) ve taurin (Tau) gibi bazı AA’lar, bağırsak epitel hücrelerinde anti-inflamatuar özellikler için adaylardır.
Aşırı kilo ve şişmanlığın artan prevalansı büyük bir küresel sağlık sorunu haline gelmiştir. Obezite, insülin direnci, metabolik sendrom, tip 2 diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar ve bazı kanser türleri de dahil olmak üzere bir dizi metabolik bozukluk ve kronik hastalık için önemli bir risk faktörüdür. Yapılan çalışmalarda beslenme faktörlerinin; obezite, hiperlipidemi, diabetes mellitus ve kardiyovasküler hastalıklar gibi kronik hastalıkların gelişimi, tedavisi ve önlenmesinin önüne geçilir. Bu nedenle, besin ve gıda alımlarını araştırarak diyetle ilgili etiyolojik araştırmaları geliştirmek gereklidir. Duruma uygun diyetler uygulanmalı ve takibi sağlanmalıdır.
Histidin Hangi Besinlerde Bulunur?
Diyette takviye edilen histidin gıda alımını ve yağ birikimini de baskılar. Yapılan araştırmalarda obez kadınlarda serum histidin konsantrasyonlarının, obez olmayan kadınlardakinden anlamlı derecede düşük olduğunu ve inflamasyon ve oksidatif stres ile negatif ilişki içinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Histidin takviyesi yoluyla serum histidin konsantrasyonlarının arttırılması, insülin direncini arttırabilir, vücut kitle indeksini (VKİ) ve yağ kütlesini azaltabilir ve obez kadınlarda inflamasyonu ve oksidatif stresi baskılayabilir.
Yapılan kesitsel bir çalışma, enerji alımı ile histidin protein alımına oranı arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermiştir. Ayrıca, diyetsel histidin alımının aşırı kilolu/obez kişilerde insülin direnci, inflamasyon ve oksidatif stres ile ilişkili olup olmadığı hala belirsizdir. Enerji alımının azaltılması ve insülin direnci, iltihaplanma ve oksidatif stresin iyileştirilmesi yoluyla diyet histidin ve obezite arasındaki ters bir ilişki bulunmuştur.
Siao Pei Tan, S. B. (2017). Histidin. dovepress, 404.
Toshimi Chiba, K. S. (2018). Histidine. Clinincal Medicine ınsights: gastroentology , 1.
Yan-Chuan Li, C.-L. L.-Y.-N.-S.-Y.-N. (2016). Histidin. Nutrients, 1-2.