Kronik Böbrek Yetmezliği (KBY) Nedir? Neden Oluşur? Beslenme Tedavisi Nasıl Planlanmalıdır?

Kronik böbrek yetmezliği (KBY); sık görülen, genellikle semptom (belirti) göstermeyen ve çoğunlukla fark edilmeyen bir hastalıktır. Hastanın uygun takip edilmeyişi ve hastanın uzmana geç gitmesinden dolayı hastalık ilerler ve böbrek yetmezliğine gider. KBY, böbreklerde ilerleyici fonksiyon kaybı olarak nitelendirilir.

Birçok böbrek hastalığı çeşidi, böbrek fonksiyonlarının yavaş ve sürekli olarak azalması ile kendini göstermekte olup; bazı hastaların durumu böbrek yetmezliğine doğru ilerlerken, bazı hastaların durumu böbrekte fonksiyon kaybı olmadan benign (iyi huylu) olarak seyreder. Hastalığın seyrindeki farklılığın sebebi hala net bir şekilde açıklanamamıştır.

Hastalığın Patofizyolojisi

Kronik böbrek yetmezliği için diyabet başta gelen risk faktörüdür. Diğer risk faktörleri arasında ise hipertansiyon ve glomerülonefrit (böbrek glomerül zarının iltihabı) sayılabilir.

Evre 1 ve 2; proteinüri (idrarda protein bulunması), hematüri (idrarda kan bulunması) veya anatomik sorunların görüldüğü erken evrelerdir.

Evre 3 ve 4; hastalığın ileri derecede artmış olduğu evreler iken,

Evre 5’te diyaliz veya transplantasyon yapılmadığı takdirde hastalık ölümle sonuçlanabilmektedir.

Kronik Böbrek Yetmezliğinde Medikal Beslenme Tedavisi

Medikal beslenme tedavisinde ilk amaç; hastalıkla alakalı semptomları (ödem, hipoalbüminemi ve hiperlipidemi gibi) yönetmek, hastalığın ilerleme riskini azaltmak, inflamasyonu (yangıyı) azaltmak ve beslenme depolarını korumaktır.

Diyet, pozitif nitrojen dengesini korumak ve doku sentezini desteklemek için, yeterli proteini ve enerjiyi sağlamaya çalışırken, böbreklere aşırı yük vermemelidir. Çoğu vakada, yapım olaylarında kullanılmak üzere, vücutta yedek protein bulunması amacıyla yeterli karbonhidrat ve yağ alımı gereklidir.

Proteinlerden optimum şekilde faydalanabilmek için; proteinin %50-60’ının, vücudun aminoasitlerin kolayca sindirip kullanabileceği, yüksek kaliteli kaynaklardan alınması gerekmektedir. Yüksek biyolojik kalitedeki protein kaynakları; yumurta, et ve süt gibi hayvansal besinlerdir.

Progresif (ilerleyici) böbrek hastalığı veya SDBY (son dönem böbrek yetmezliği) öncesi olan hastaların tedavisi için bazı öneriler geliştirilmiştir. Bu önerilere göre; progresif böbrek yetmezliğinde, GFR’nin 55 ml/dak’dan yüksek olduğu hastalarda, yüksek kalite proteinler %60 oranında ve günde kg başına 0.8 gr olarak verilirken; GFR’si 25-55 ml/dk arasında olan hastalarda, yüksek kalite proteinler %60 oranında ve günde kg başına 0,6 gr olarak verilmelidir.

Enerji alımı; doku onarımı ve korunmasında kullanılmak amacıyla yedek proteinin olması için, yetişkin bireylerde yaklaşık olarak 35 kcal/kg/gün olmalıdır. Aşırı kilolu olan hastalarda enerji, ihtiyaca göre belirlenmelidir.

Vücuttaki aşırı sodyumun en belirgin klinik semptomu ödemdir. Sodyum alımının ciddi şekilde sınırlandırılması veya diüretik kullanımı; belirgin hipotansiyona, koagülopatinin (pıhtılaşma bozukluğu) şiddetlenmesine ve böbrek fonksiyonlarının bozulmasına yol açabilir. Bu nedenle, bu hastalık grubunda ödem kontrolünün sağlanabilmesi için, günlük sodyum alımı 1500 mg olmalıdır.

Erken evrede, birçok hasta potasyum kaybına neden olan diüretik kullanmaktadır. Meydana gelen potasyum kaybını düzeltmek için potasyum takviyesi gerekebilmektedir. Hastanın idrar çıkışı günde 1 L’nin altına düştüğünde; besinlerle alınan potasyum, böbrekler tarafından atılamaz hale gelebileceğinden, hastalarda potasyum kısıtlaması gerekebilir. Bu durum genellikle evre 4’ün son aşamalarında görülür.

Erken evre hastalarda, fosfat kontrolü genellikle göz ardı edilmektedir. Serum fosfor düzeyi arttıkça, o oranda eGFR azalır. Fosfatı azaltmak için tedaviye erken başlanması, hiperparatiroidizmi ve kemik hastalığını erteleme açısından avantaj sağlamaktadır. eGFR’si 60’dan az olan hastalarda fosfor kısıtlaması yarar sağlayabilmektedir. Hastaların fosfor düzeylerinin sürekli olarak izlenmesi önerilmektedir.

Bu hastaların diyetlerinde, günde 1000 mg’dan fazla fosfora izin verilmemelidir. Bu sınırlama, günlük yaklaşık 1-2 değişim süt ürününe eşdeğerdir. KBY’nin son evrelerinde bulunan hastaların kırmızı ete tolerasyonları oldukça azdır.

Dislipideminin önemli bir sonucu olarak kardiyovasküler hastalıklar (kalp ve damar hastalıkları) gelişebilmektedir. Yetişkin hastalarda protein alımının azaltılması, hayvansal kaynaklardan yağ ve kolesterol alımının azalmasını sağlar. Hastalara lipit düşürücü ajan ve kolesterol düşürücü diyetin kurgulanması ile; total kolesterol, LDL ve trigliseritte düşüş sağlanabilmektedir.

KBY hastalarının, rutin olarak suda eriyebilen vitaminleri takviye alması önerilir. Çünkü diyette; meyve, sebze, süt ve süt ürünlerinin kısıtlanışı ile vitamin düzeylerinde yetersizlik görülebilmektedir.


National Clinical Guideline Centre. (2014). Early Identification and Management of Chronic Kidney Disease in Adults in Primary and Secondary Care. Chronic kidney disease, s. 215.

Wilkens, K., & Shanaman, E. (2017). Medical Nutrition Therapy for Renal Disorders. K. L. Mahan, & J. L. Raymond içinde, Krause’s Food & The Nutrition Care Process (s. 711-713). Canada: Elsevier Inc.


Exit mobile version