Bağırsak epiteli, vücuda giren zararlı mikroorganizmalara ve antijenlere karşı ilk savunma hattıdır (1). Bağırsakta inflamasyon durumu, mikrobiyota değişimi ve probiyotik dengesinin bozulması gibi sebepler bağırsak epitel bütünlüğünü bozar (2-3). Bağırsak epitel duvarının yer yer geçirgen hale gelmesiyle mikroorganizmalar tarafından üretilen zararlı maddeler sistemik dolaşıma karışmaya başlar ve bu durum geçirgen (sızdıran) bağırsak sendromu olarak adlandırılır (2, 4-5).
Bağırsak Geçirgenliğini Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Geçirgen bağırsağın etiyolojisi tam olarak bilinmemektedir (6). Fakat bağırsak geçirgenliğini bakteri toksinleri, sitokinler, büyüme faktörleri, antibiyotikler, steroidal olmayan anti-inflamatuar ilaçlar (NSAID’ler), gıda alerjenleri, fiziksel ve psikolojik stres, obezite, alkol ve besinler etkileyebilmektedir (7). Bazı çalışmalar 50 yaşın üzerinde bağırsak geçirgenliğinin arttığını göstermiştir (8). Beslenmenin gastrointestinal fonksiyonları önemli ölçüde değiştirebileceği ve özellikle bağırsak bariyer bütünlüğünü düzenleyeceği bilinir (7).
Geçirgen Bağırsak Sendromunun Belirtileri (Semptomları) ve Sebep Olabileceği Hastalıklar
Akut veya kronik diyare, konstipasyon, şişkinlik, yorgunluk ve baş ağrıları ana semptomlardır. Yapılan çalışmalar, bağırsak geçirgenliğinin artmasının birçok hastalığa yol açabileceğini göstermektedir. Bunlar inflamatuar bağırsak hastalığı (İBD), irritabl bağırsak sendromu (İBS), çölyak, kronik inflamasyonlar, kolorektal kanserler, alerjiler, obezite, tip 2 diyabet, insülin direnci, kardiyovasküler hastalıklar, alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığı, metabolik sendrom, anksiyete, depresyon, anovulasyon, otizm, Huntington hastalığı, Parkinson, HIV, Hepatit B ve Hepatit C enfeksiyonlarıdır (9).
Geçirgen Bağırsak Sendromu Tedavi Yöntemleri
Geçirgen bağırsak sendromu tedavisinde kullanılan yöntemler, fekal mikrobiyata transplantasyonu, beslenmenin düzenlemesi, probiyotik ve prebiyotik kullanımıdır. Fekal mikrobiyota transplantasyonunda sağlıklı bir flora sağlamak için sağlıklı bir donörden alınan dışkı hasta bireyin bağırsağına nakledilir. Bu yöntemin otizm spektrum bozuklukları gibi hastalıklarda kullanılabileceği sonucuna varılmıştır (10).
Geçirgen Bağırsak Sendromunda Beslenme Tedavisi
Diyet faktörleri bağırsak geçirgenliğini etkileyebilmektedir. Çünkü, diyet bileşenleri uzun süre bağırsak epiteliyle temas ettiği için bağırsak mikrobiyotasını ve bağırsak geçirgenliğini düzenler (6, 10). Bağırsak geçirgenliğinin önlenmesi için Akdeniz diyeti temelli beslenme alışkanlıkları önerilmektedir (9).
Geçirgen Bağırsak Sendromuna Olumlu Etki Yapan Beslenme Faktörleri:
Bağırsak geçirgenliği üzerine olumlu etkileri olan beslenme faktörleri, kısa zincirli yağ asitleri (SCFA), uzun zincirli yağ asitleri (omega 3 ve omega 6), diyet posası, polifenoller, triptofan, glutamin, metiyonin, probiyotikler ve prebiyotiklerdir (10, 11).
Protein:
Dallı zincirli aminoasitlerin tüketimindeki artış mikrobiyotadaki bağırsak geçirgenliğini azaltan yararlı bakterilerin sayısının artmasını sağlar (9).
Kısa zincirli yağ asitleri (SCFA):
SCFA’ların bağırsak epitelini korumak için kilit bir faktör olduğu düşünülür. Kolonda en çok bulunan kısa zincirli yağ asitleri, asetat, propiyonat ve bütirattır (6). Bütirat, diyabetle ilişkili geçirgen bağırsağın önlenmesine yönelik bağırsak epitel hücre bütünlüğünü korur (12). Deney hayvanlarıyla yapılan bir çalışmada ise, propiyonatın hiper bağırsak geçirgenliğini azalttığı tespit edilmiştir (6).
Uzun zincirli yağ asitleri (omega 3 ve omega 6):
Yapılan çalışmalarda balık ve keten tohumu, avokado yağı, Hindistan cevizi yağı, sızma zeytinyağı, yer fıstığı, badem ve ceviz, fındık gibi EPA ve DHA içeren sağlıklı yağların plazma zarında bulunan bağlantı proteinlerinin oranlarını arttırarak bağırsak bariyer fonksiyonunu iyileştirdiği gözlenmiştir (7, 11).
Diyet posası:
Sindirime dirençli oldukları için ince bağırsakta sindirilemezler ve kolona ulaşırlar. Posalar kolonda fermente edilebilirliklerine göre çözünür ve çözünmez olarak ikiye ayrılır (13). Diyet lifleri en çok meyve, sebze ve tahıllarda bulunur (11). En çok bilinen prebiyotik diyet lifleri, fruktooligosakkaritler (FOS), galaktooligosakkaritler (GOS) ve inülin olup doğal kaynakları muz, elma, çilek, enginar, kuşkonmaz, soya fasulyesi, tam buğday, arpa, keten tohumu, badem ve cevizdir (14). Birçok meyve ve sebzede bulunan inüli, insanlar tarafından doğal formda tüketilen en yaygın prebiyotiktir (11).
Vitaminler ve mineraller:
Bağırsak geçirgenliğini gösteren zonulinin besin ögeleriyle ilişkisini anlatan bir çalışmada, serum zonulini yüksek düzeyde olan bireylerin tiamin, riboflavin, niasin, B6 vitamini, folat, A, E, K vitaminleri ile potasyum, magnezyum, kalsiyum minerallerinin alım miktarlarının düşük olduğu bulunmuştur (9).
Diyet polifenolleri:
Meyveler, tohumlar, sebzeler, çay ve kakao, kateşinler, flavonoller, flavonlar, antosiyaninler, proantosiyanidinler ve fenolik asitler gibi polifenoller bakımından zengin besinlerdir (11). Yapılan bir çalışmada, bakım tesisinde kalan 60 yaş ve üzerindeki 51 bireye 8 hafta boyunca polifenol bakımından zengin bir diyet (PR) uygulanmıştır. Çalışmada diyet polifenolleri, bağırsak mikrobiyatası ve bağırsak bariyeri arasındaki ilişkiyi açıklamak için serum metabolomundaki değişiklikleri incelemek amaçlanmıştır. Bireyler meyveler, kan portakalı, meyve suyu, nar suyu, yeşil çay dahil olmak üzere, seçilmiş polifenol içeren ürünlerden günde 3 porsiyon tüketmişlerdir. PR diyeti polifenoller ve metilksantin ile ilgili serum metabolitlerini arttırmış; kakao ve/veya yeşil çayda bulunan teobromin ve metilksantinler, bütirat üreten bakterilerle (Clostridiales ve Roseburia) pozitif korelasyon (ilişki) göstermiştir. Çalışmanın sonucunda, polifenol bakımından zengin diyetin yaşlı bireylerin bağırsak mikrobiyotasında değişikliklere neden olarak bağırsak geçirgenliğini azalttığı ortaya konulmuştur (8).
Glutamin:
Düşük serum glutamin konsantrasyonu, bağırsak bariyerinin bozulması ile ilişkilidir. Glutamin bakımından zengin besinler arasında, sığır eti, tavuk, balık, süt ürünleri, yumurta, fasulye, pancar, lahana, ıspanak, havuç, maydanoz, brüksel lahanası, kereviz, lahana ve sebze suları ile buğday bulunur (11).
Probiyotik Gıdalar:
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımıyla probiyotikler; uygun dozlarda alındığında konakçının sağlını olumlu etkileyen canlı organizmalardır. Probiyotik mikroorganizmalar, bağırsak geçirgenliğini azaltarak bağırsak sindirim sistemi enfeksiyonlarına karşı epitel duvarını korurlar ve toksik maddelerin kana geçmesini önlerler (19). İnsan gastrointestinal sisteminde çoğunlukla bulunan probiyotik bakteriler Laktobasillus ve Bifidobakterium türevleridir. Probiyotik gıdalar, vücut için faydalı canlı mikroorganizma eklenmiş gıdalardır. Peynir, yoğurt, turşu, kımız, kefir, bira, şarap ekmek gibi besinler Lactobasiller, Bifidobacteriler, Enterococcus, Streptococcus gibi bakterileri içerdikleri için probiyotik gıdalardır. Ayrıca ekşi krema, yayık altı, süttozu, tatlılar, meyve suyu, dondurma, bebek sütü veya maması, tereyağı, mayonez, et ve yulaf kaynaklı birçok ürünlere de dışarıdan probiyotik ilave edilebilmektedir (20).
Prebiyotik Gıdalar:
Prebiyotikler, insanlarda sindirim enzimleri tarafından sindirilemeyen ve probiyotiklerin aktivitesini arttırarak bağışıklık sistemini geliştiren kısa zincirli karbonhidratlardır. Prebiyotikler besinlerde bulunmaktadır. Galaktooligosakkaritler (GOS), fruktooligosakkaritler (FOS) ve inulin en yaygın olan prebiyotiklerdir. Doğal kaynakları muz, elma, çilek, enginar, kuşkonmaz, soya fasulyesi, tam buğday, arpa, keten tohumu, badem ve cevizdir (14).
Geçirgen Bağırsak Sendromuna Olumsuz Etki Yapan Beslenme Faktörleri:
Bağırsak geçirgenliği üzerine olumsuz etkileri olan beslenme faktörleri, yüksek seviyede basit karbonhidrat alımı, yüksek yağlı diyet tüketimi, diyette doymuş yağ asitleri kullanımının fazlalığı, gluten ve kazein açısından zengin diyet, fruktoz, yapay tatlandırıcılar ve alkol kullanımıdır (11).
Yüksek doymuş yağlı besin tüketimi:
Yüksek doymuş yağ içeren diyet tüketiminin inflamatuvar sitokin düzeylerinde artış ve bağırsak geçirgenliğinde artışa sebep olduğu bilinmektedir (15).
Yüksek fruktoz alımı:
Yapılan araştırmalara göre, aşırı fruktoz alımının bağlantı proteinlerinde değişikliklere yol açarak bağırsak bariyerinin bozulmasına sebep olabileceği bildirilmiştir (9).
Gluten ve kazein açısından zengin diyet:
“Opioid Excess Theory”, gluten ve kazein içeren besinlerin tam olarak sindirilememesi sonucu oluşan, opioid peptitlerin bağırsaktan geçişine izin verilmesi ile bağırsak geçirgenliğinin artması durumunu açıklamaktadır. Bağırsak geçirgenliğinin artması ile opioid peptitleri kan dolaşımına sızar ve kan-beyin bariyerine geçer. Ayrıca merkezi sinir sisteminin işleyişinde bozulmalara da sebep olabilir. Glutensiz-kazeinsiz diyet, bu proteinleri içeren besinlerin diyetten çıkarılması esasına dayanır (16). Glutensiz diyet, gluten içeren buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi tahılların yasaklandığı bir diyettir. Daha çok amaranth, kinoa, karabuğday, mısır gibi tahıl ürünleri kullanılır (13). Kazeinsiz diyette ise, “anne sütü hariç” süt ve süt ürünlerinde bulunan kazeinden uzak durulur (17). İnek sütünde bulunan kazein gibi bileşenler, bağırsak geçirgenliğini değiştirebilir ve potansiyel olarak Tip 1 Diyabet insidansını arttırabilir (18).
Fruktoz (Rafine Şeker):
Çok fazla rafine şeker tüketimi Candida albicans gibi patojenik bakteri ve mantar popülasyonlarını geliştirerek bağırsak geçirgenliğinin artmasına neden olabilir (11).
Yapay tatlandırıcılar:
Sakarin, sukraloz ve aspartam gibi bazı yapay tatlandırıcıların tüketilmesi bağırsak mikrobiyomunu değiştirerek bağırsak geçirgenliğinin artmasına neden olabilmektedir (11).
Geçirgen Bağırsak Sendromu İçin Örnek Menü
Sabah
1 çay bardağı açık çay (şekersiz)
1 orta boy haşlanmış yumurta
2 parmak boyutu beyaz peynir (yy)
Mevsim yeşillikleri
2 ince dilim esmer ekmek
Kuşluk
2 bütün orta boy ceviz/ 8 orta boy fındık/ 10 orta boy badem
3 büyük boy galeta (tam buğday unlu)
1 kupa yeşil çay
Öğle
1 kepçe çorba
3 köfte boyutu beyaz et (derisiz)
1 küçük kase salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı eklenmiş)
1 değişim meyve (1 orta boy elma/ 18 orta boy çilek)
2 ince dilim esmer ekmek
İkindi
1 değişim meyve (1 orta boy elma/ 18 orta boy çilek)
1 su bardağı kefir
Akşam
6 yemek kaşığı enginar yemeği (zeytinyağlı, susuz)
3 yemek kaşığı makarna
4 yemek kaşığı yoğurt ile yapılmış ayran (yy)
2 ince dilim esmer ekmek
Gece
1 değişim meyve (1 orta boy elma/ 18 orta boy çilek)
4 yemek kaşığı yoğurt
½ çay bardağı leblebi
Öneriler:
- Eğer esmer ekmek karın ağrısı, şişkinlik, diyare gibi semptomlar oluşturuyorsa beyaz ekmek tercih edilebilir.
- Haftada 2 gün balık tüketilmelidir.
- Et çoğunlukla beyaz et olarak tercih edilmelidir (örneğin 1 köfte büyüklüğü et= ¼ göğüs fileto= 1 küçük boy kemiksiz baget).
- Mısır, inci darı, tahıllar, baklagiller, turşu, lahana gibi fermente besinler tüketilmelidir. Fakat turşunun tuz oranı göz önünde bulundurulmalıdır.
- Muz, elma, çilek, enginar, kuşkonmaz, soya fasulyesi, tam buğday, arpa, keten tohumu, badem, ceviz gibi prebiyotik besinler tüketilmelidir.
- Glutamin bakımından zengin besinler olan sığır eti, tavuk, balık, süt ürünleri, yumurta, fasulye, pancar, lahana, ıspanak, havuç, maydanoz, brüksel lahanası, kereviz, lahana ve sebze suları ve buğday beslenmede bulundurulmalıdır.
- Salatalara 1 tatlı kaşığı keten tohumu eklenebilir.
- Sebze yemeklerine zeytinyağı yemeği pişirdikten sonra eklenmelidir.
- Peketli gıda tüketilmemelidir.
- Kızartma, kavurma gibi hazırlama yöntemleri ile yağlı et, sakatat, kaymak, sucuk, pastırma, mayonez, krema, pasta, börek gibi yağ ve kolesterol içeriği yüksek besinlerden sakınılmalıdır. Paketli gıdalardan uzak durulmalıdır.
2. Ersöz Alan, B., Gülerman, F. (2019), Otizm Spektrum Bozukluğunda Bağırsak Mikrobiyotasının Rolü, Türk Psikiyatri Dergisi, 30(3),210-219.
3. Gurbanov, R. (2020), Otizm Spektrum Bozukluğunun Moleküler Yönleri: İmmün Sistem ve Mikrobiyom Üzerine Bulgular, Arşiv Kaynak Tarama Dergisi, 29(1), 8-23.
4. Nazlıkul, H. (2020), İnflamatuvar Bağırsak Hastalığı Regülasyon Tıbbı Nöralterapi Yaklaşımı, Journal of Complementary Medicine, Regulation and Neural Therapy, 14 (3), 80-92.
5. Özer, M., Özyurt, G., Tellioğlu Harsa, Ş. (2019), Probiyotik ve Prebiyotiklerin Bağırsak-Beyin Aksına Etkisi, Akademik Gıda, 17(2), 269-280.
6. Usuda, H., Okamoto, T., Wada, K. (2021), Leaky Gut: Effect of Dietary Fiber and Fats on Microbiome and Intestinal Barrier, Int. J. Mol. Sci., 22, 7613, 1-18.
7. Binienda, A., Twardowska, A., Makaro, A., Salaga, M. (2020), Dietary Carbohydrates and Lipids in the Pathogenesis of Leaky Gut Syndrome: An Overview, Int. J. Mol. Sci., 21, 8368 1-17.
8. Peron, G., Gargari, G., Merono, T., Minarro, A., Lozano, E., Escuder, P., Gonzalez-Domínguez, R., Hidalgo-Liberona, N., Del Bo, C., Bernardi, S., Kroon, P., Carrieri, B., Cherubini , A., Riso, P., Guglielmetti c, S., Andres-Lacueva, C. (2021), Crosstalk Among İntestinal Barrier, Gut Microbiota And Serum Metabolome After A Polyphenol-Rich Diet İn Older Subjects With “Leaky Gut”: The Maple Trial, Science Direct Clinical Nutrition, 40, 5288-5297.
9. Twardowska, A., Makaro, A., Binienda,A., Fichna, J., Salaga, M. (2022), Preventing Bacterial Translocation in Patients with Leaky Gut Syndrome: Nutrition and Pharmacological Treatment Options, Int. J. Mol. Sci., 23, 3204, 1-25.
10. Camilleri, M. (2021), What İs The Leaky Gut? Clinical Considerations İn Humans, Current Opinion, 24:473–482.
11. Al-Ayahdhi, L., Zayed, N., Shaf Bhat, R., Moubayed, N., Muammar, M., Ansary, A. (2021), The Use Of Biomarkers Associated With Leaky Gut As A Diagnostic Tool For Early İntervention İn Autism Spectrum Disorder: A Systematic Review, Gut Pathogens, 13(54), 1-12.
12. Patterson, E., Ryan, P., Cryan, J., Dinan, T., Ross, P., Fitzgerald, G., Stanton, C. (2016), Gut Microbiota, Obesity And Diabetes, Postgrad Med J, 92, 286–300.
13. Settani, C., Bibbo, S., Ianiro, G., Rinninella, E., Cintoni, M., Mele, M., Cammarota, G., Gasbarrini, A. (2021), Gastrointestinal İnvolvement Of Autism Spectrum Disorder: Focus On Gut Microbiota, Expert Review of Gastroenterology & Hepatology, 1-25.
14. Özdemir, A., Büyüktuncer Demirel, Z. (2017), Beslenme ve Mikrobiyota İlişkisi, Journal of BSHR, 1(Special Issue), 25-33.
15. Akkuş, Z. (2020), Yetişkin Bireylerin Bağırsak Mikrobiyotasıyla İlişkili Besinleri Tüketim Durumlarına Bağlı Olarak Vücut Kompozisyonu ve Biyokimyasal Parametrelerin İncelenmesi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (Yüksek Lisans Tezi), 1-198.
16. Uçar, K., Samur, G. (2017), Otizmin Tedavisinde Güncel Beslenme Tedavisi Yaklaşımları, Bes Diy Derg, 45(1), 53-60.
17. Peretti, S., Mariano, M. (2018), Diet: the keystone of autism spectrum disorder?, Nutritional Neuroscience, 22, 825-838.
18. Kuzu, F. (2017), Bağırsak Mikrobiyotasının Obezite, İnsülin Direnci ve Diyabetteki Rolü, Journal of BSHR, 1(Special Issue), 68-80.
19. Zemzemoğlu, T., Uludağ, E., Uzun, S. (2019), Üniversite Öğrencilerinin Probiyotik Bilgi Düzeyi Ve Tüketim Durumlarının Belirlenmesi, Gıda, 44 (1), 118-130.
20. Gülbandılar, A., Okur, M., Muhammet, D. (2017), Fonksiyonel Gıda Olarak Kullanılan Probiyotikler ve Özellikleri, Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi, 10(1), 44-47.