Düşük derişimlerde dahi toksik etki gösterebilen elementler ‘ağır metal’ olarak adlandırılmaktadır. En çok toksik etki gösteren ağır metaller arasında bulunan bakır minerali, ilk olarak Kıbrıs’ta bulunduğundan ismini Kıbrıs’ın Latince adından almaktadır.
Esansiyel bir mikro besin elementi olan bakır; yenilen yiyeceklerle, solunan havayla ve bakır içermekte olan bileşiklerin deriye teması yoluyla organizmaya alınmaktadır. İnsan bedeninde yaklaşık 100 mg bakır bulunmaktadır. Bu miktarın 35 mg’ı kaslarda, 20 mg’ı beyinde, 10 mg’ı bağ dokuda, 5 mg’ı böbrekte ve 10 mg’ı kanda bulunmaktadır. Bir insanın günlük bakır ihtiyacı ise 1.5-3 mg’dır.
Bakır, redoks* potansiyeli nedeniyle canlı organizmalar için gerekli olan önemli bir eser elementtir. Çeşitli hücresel süreçlerde yer alan bazı enzimlerin temel bileşeni olarak rol alır. Bileşeni olduğu enzimler ile nörotransmitterlerin biyosentezinde, melanin biyosentezinde hız sınırlayıcı ve reaktif oksijen türlerini temizleyici etki gösterir. Bakır homeostazı; deri pigmentasyonu, kan damarlarının bütünlüğü, miyelinasyon*, purkinje hücrelerinin bakımı, oksidatif strese karşı koruma ve genel beyin fonksiyonu açısından kritik öneme sahiptir. Demir minerali, hemoglobine bağlanmak için bakıra ihtiyaç duymaktadır. Bu sebeple demirin vücutta kullanımı için büyük etkiye sahiptir. Vücut işlevlerinde önemli bir rol oynayan bakır, derinin esnek kısımları, saç, bazı iç organlar ve kemiklerin temel bileşeni olarak yer almaktadır.
Bağırsakta emilim bozukluğu olan ve çok yemek yiyen bireylerde bakır eksikliği ortaya çıkabilmektedir. Ortaya çıkan bakır eksikliği; kansızlık, zeka gelişim bozuklukları, cilt ve kemik sorunlarına yol açabilmektedir. Bağırsaktaki emilimde sorun yaşandığı takdirde nörolojik bir sendrom olan ‘Menkes Sendromu’ ortaya çıkmaktadır. Menkes sendromunda plazmada bulunan bakır ve bakır oksidaz seviyeleri düşüktür. Bu durumda büyüme yavaşlamakta, vücut ısısı düşmekte, saçlar ağarmakta ve beyinde dejenerasyon* meydana gelmektedir.
Bir diğer bakır ile ilgili hastalık ise bağırsakta bakır emiliminin artması ile meydana gelen ‘Wilson Hastalığı’dır. Kalıtsal bir bozukluk olan Wilson hastalığı, öncelikle karaciğer ve sonrasında beyinde aşırı miktarda bakır birikiminden dolayı meydana gelmektedir.
- Bakırın fazla alımı zehir etkisi meydana getirmektedir. Ancak, akut bakır zehirlenmeleri az görülmektedir. Ağız yoluyla 100 mg/kg bakır alındığı takdirde akut zehirlenme görülmektedir. Ancak 600 mg/kg’a kadar emilim gerçekleştiğinde dahi tedavi edilebilmektedir.
Bakır içeren kapların yemek servisinde ve hazırlanmasında kullanılması bakır zehirlenmesine sebep olan bir diğer etmendir. 15 mg’ın üzerinde elementel bakır alındığı takdirde, kusma, bulantı, karın ağrısı, ishal, yaygın kas ağrıları gibi semptomlar* ortaya çıkar. Zihinsel kusurlar, koma ve ölüm dahi görülebilir.
İnsan vücudunda; özellikle karaciğerde, kalpte, midede, beyinde ve bağırsakta yüksek miktarlarda bulunmaktadır. Zengin kaynakları arasında karaciğer, yeşil yapraklı sebzeler ve balık yer almaktadır.
Miyelinasyon: Miyelinizasyon, bir aksonun etrafında miyelin üretimi
Dejenerasyon: Doku yapılarının bozulup normal fonksiyonlarını yapamayacak duruma gelmeleri
Semptom: Belirti
Gülüzar Özbolat, A. T. (2016). Ağır Metal Toksisitesinin İnsan Sağlığına Etkileri. Arşiv Kaynak Tarama Dergisi, 25(4), 502-521.
Juan A. Navarro, Stephan Schneuwly. (2017). Copper and Zinc Homeostasis: Lessons from Drosophila Melanogaster. Frontiers in Genetics, 1-20.
Vatansev, Hüsamettin. (2013). Vitamin ve Mineral Takviyeleri. Konya: Uluslararası 2. Helal ve Sağlıklı Gıda Kongresi.