C vitamini (askorbik asit, askorbat), kolajenin sentezi ve redoks fonksiyonları dahil olmak üzere, çeşitli enzimatik reaksiyonlardaki rolü ile büyük önem taşıyan temel ve suda çözünen vitaminler grubuna ait bazik bir bileşiktir.
1912 yılında, bilim insanı Casimir Funk, meyve ve sebzelerde bulunan bu bileşiği ifade etmek için “antiskorbüt vitamin” terimini kullanmıştır. İngiliz biyokimyacı Jack Drummond ise 1920’de, bu bileşiği ifade etmek için “C vitamini” terimini kullanmıştır.
İnsan vücudunda sentezlenemediğinden, C vitamini alımı insanlar için elzem olarak kabul edilmektedir. C vitamini, insan bağırsağında enerjiye bağlı aktif bir işlem yoluyla emilir. Tek bir büyük dozun tüketimi yerine, gün boyunca küçük dozların alınmasıyla maksimum emilim elde edilebilir. En yüksek C vitamini konsantrasyonları; beyin, göz ve böbrek üstü bezinde bulunur. Ayrıca askorbat, fizyolojik olarak; ilgili birçok serbest radikali ve reaktif oksijen türünü azaltma veya temizleme yeteneğine sahip güçlü bir antioksidandır. C vitamininin; kanser, yaşa bağlı maküler dejenerasyon (AMD), katarakt ve kardiyovasküler hastalıklara karşı koruyucu etkileri olduğu iddia edilmektedir.
Kollajen, yara iyileşmesinde hayati bir rol oynayan bağ dokusunun vazgeçilmez bir bileşenidir. Kollajen, karnitin ve belirli nörotransmitterlerin* biyosentezi için C vitamini gereklidir. Ek olarak, tirozin metabolizması ve mikrozomal metabolizmanın sentezinden de sorumludur. C vitamininin biyolojik önemlerinden bir tanesi de; çeşitli enzimatik reaksiyonlarda, bir indirgeyici olarak kofaktör rol oynamasıdır.
C vitamininin en iyi bilinen enzimatik işlevi, kolajen sentezinde Fe (II) (ferro) ve 2-oksoglutarat’a bağlı dioksijenazlar için muhtemelen kofaktör olmasıdır. C vitamininin olası antikanserojenik* etkileri, karsinojenleri detoksifiye* etme veya karsinojenik süreçleri bloke etme ve bağışıklığı arttırma yeteneğini içerir. Örneğin; endojen hormonları, ilaçları ve karsinojenleri* metabolize eden mikrozomal ilaç metabolize etme sistemi, askorbik aside bağlıdır. Ayrıca; alfa-tokoferol (E vitamini) dahil olmak üzere, vücutta diğer antioksidanları yenileyen önemli bir bileşiktir.
Biyosentetik ve antioksidan fonksiyonlarına ek olarak, bağışıklık sisteminde önemli bir rol oynar. Demir ile C vitamini birlikte tüketildiğinde, anemik hastalarda hemoglobin üretiminin artmasına yardımcı olabilir. C vitamini idrar asiditesini arttırdığından, böbrek taşlarının oluşumuna neden olabilir. Diğer yandan, C vitamini metabolizmasının bir sonucu olarak oluşan oksalik asit nedeniyle, hiperoksalüri* oluşabilir.
C Vitamini Eksikliği
Ciddi C vitamini eksikliği; diş eti çekilmesi, halsizlik, uyuşukluk, kolay kanama ve morarma ile karakterize Skorbüt’e yol açar. C vitamini eksikliğine temel olarak yetersiz beslenme sebep olurken; sigara kullanımı, hamilelik, düşük sosyoekonomik durum, genetik yatkınlık, ileri ya da genç yaş, aşırı egzersiz, hipertansiyon, diyabet ve obezite gibi metabolik sendromla ilişkili durumlar ek risk faktörü olarak belirlenmiştir.
- Suda çözünen bir vitamin olduğu ve vücutta depolanmadığı için yüksek dozda C vitamini almanın zararsız olduğu iddia edilmesine rağmen, literatürde bildirilen birçok yan etkisi ve ilaç etkileşimi bulunmaktadır. İshal, yüksek dozda C vitamini alımının en yaygın yan etkisidir.
C Vitamini Kaynakları
Meyve ve sebzeler iyi C vitamini kaynaklarıdır. Genel popülasyonda ki günlük alımın yaklaşık %90’ı bu kaynaklardan gelir. Meyve ve sebzelerin C vitamini içeriğini etkileyen değişkenler; hasat mevsimi, pazara nakil süresi, depolama süresi ve pişirme uygulamalarıdır. Meyve ve sebzeler dışında, diyet ürünlerinde C vitamini bulunması; genel olarak oksidasyona karşı korunmak için, işlenmiş gıdalara karşı koruyucu olarak ilavesinden kaynaklanmaktadır.
C vitamininin zengin meyve ve sebze kaynakları arasında; kavun, greyfurt, kivi, mango, portakal, papaya, çilek, mandalina, karpuz, patates, biber, lahana, kuşkonmaz, brokoli, karnabahar ve domates bulunur. Bol miktarda C vitamini içeren meyve suları ise greyfurt ve portakal sularıdır. Taze meyve ve sebzelerin C vitamini içeriği, aynı besinin farklı örnekleri arasında dahi önemli ölçüde farklılık gösterir.
- C vitamini ısıya karşı dayanıksız olduğundan, besin alımını hesaplarken işleme ve hazırlama prosedürleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Detoksifiye: Vücuttaki zehirli maddelerin daha az zehirli bileşiklere çevrilerek atılması.
Hiperoksalüri: İdrarda aşırı miktarlarda oksalat bulunması.
Karsinojen: Kansere neden olan virüs ya da kimyasal madde.
Nörotransmitter: Nöronun ucundan salgılanan ve bir sonraki nöronun özgün bir reseptörüne bağlanan, sinir impulslarının iletimine yardımcı olan, genellikle nitrojen içeren düşük moleküler ağırlıklı bir bileşik.
Padayatty, S. et al. (2003). Vitamin C as an Antioxidant: Evaluation of Its Role in Disease Prevention. Journal of the American College of Nutrition, 22(1), 18-35.
Rock, C., Jacob, R., & Bowen, P. (1996). Update on the Biological Characteristics of the Antioxidant Micronutrients: Vitamin C, Vitamin E, and the Carotenoids. Journal of The American Dietetic Association, 96(7), 693-702.
Singh, R. et al. (2018). Effect of Gender, Age, Diet and Smoking Status on the Circadian Rhythm. Journal of Applied Biomedicine(16), 180-185.
Ünlü, A., Kırca, Ö., Özdoğan, M., & Nayır, E. (2016). High-Dose Vitamin C and Cancer. Journal of Oncological Science(1), 10-12.