Şeker Hastalığında Doğru Beslenme ve Düzenli Fiziksel Aktivitenin Önemi

Diyabet, yani halk diliyle şeker hastalığı, günümüzün yaygın hastalıklarından birisidir. Ancak, doğru beslenme ve düzenli fiziksel aktiviteyle bu sorunu hafifletmek yine sizin elinizde…

Öncelikle diyabet; pankreastan salgılanarak kan şekerinin kullanımını düzenleyen, insülin hormonunun yetersizliği sonucunda, karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmalarındaki bozukluklar ile seyreden bir metabolizma ve endokrin hastalığıdır. Bir çok diyabet tipi olmakla birlikte, diyabet vakalarının çok büyük bir kısmını insüline bağımlı (Tip 1) ve insülinden bağımsız (Tip 2) diyabet vakaları oluşturmaktadır.

Tip 1 Diyabet

Tip 1 diyabetli hastalarda pankreastan salgılanan insülin yok denecek kadar az ve etkisizdir. Diyabetin bu çeşidi, genellikle çocukluk çağında ya da genç yetişkinlik döneminde başlar. Hastaya dışarıdan insülin tedavisi gereklidir. Genel olarak toplumdaki diyabet vakalarının %10’unu Tip 1 Diyabet vakaları oluşturmaktadır.

Tip 2 Diyabet

Tip 2 diyabetli hastalarda insülin salgılanmasındaki yetersizlikten çok, dokulardaki insülin reseptörlerindeki direnç sonucunda glukoz metabolizması bozulmaktadır. Genellikle çok uzun süre insülin ihtiyacı olmaksızın yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Ailede diyabet hikayesi olanlar risk altındadır. Tip 2 diyabet yavaş gelişen bir hastalık olup, genelde 40 yaştan sonra ortaya çıkar. Bu diyabet çeşidi için aşırı kilo önemli bir risk faktörüdür.

Nasıl Beslenmeliyiz?

Diyabet hastalarının kan şekerlerini normal düzeylerde tutabilmeleri için, öncelikle dengeli beslenmeleri gerekmektedir. Özellikle Tip 2 diyabetliler, dengeli beslenerek ve düzenli egzersiz uygulamaları yaparak, uzun yıllar ilaç tedavisine gerek kalmadan yaşamlarını sürdürebilirler. Bu doğrultuda karbonhidrat, protein, yağ, mineral ve vitaminleri günlük öğünlere dengeli bir şekilde paylaştırmalıyız.

Karbonhidratlar, günlük kalorinin yüzde 50-60’ını oluşturmalı. Meyve, sebze, kuru baklagiller ve esmer ekmekte bulunan posa içeriği yüksek karbonhidratlar, kan şekerinin yükselmesini önlerken, kolesterol düzeyini de kontrol altında tutabiliyor. Bu nedenle, öğünlerimizde posa içeriği yüksek besin gruplarına yer vermeliyiz. Şeker ve şekerli besinlerdeki rafine karbonhidratlar ise, bağırsaklar tarafından hızlı emilip, kan şekerinin çabuk yükselmesine neden olur. Bu tür besinler tercih edilmemelidir.

Şeker hastaları az yağlı yemekleri tercih etmelidir. Çünkü bu hastalıkta, damar tıkanması ve kalp hastalıklarına yakalanma riski yüksektir. Ancak, yağda çözünen bazı vitaminlerin vücutta kalmasını sağladığı için tamamen yağsız bir diyet de düşünülemez. Katı yağlar yerine, zeytinyağı ve diğer bitkisel yağlar tercih edilmelidir.

Protein, vücuttaki doku ve hücrelerin yapıtaşı olduğundan mutlaka alınmalıdır. Proteinli besinler kan şekerini yükseltmiyor ama aşırı alındığında böbrek sorunlarına yol açabiliyor. Süt ve süt ürünlerinin az yağlı versiyonlarını ve kolesterol içermeyen besinleri tercih ediniz.

Vitamin ve mineralli sebze ve meyveler, hazmı kolaylaştırmanın yanı sıra, içerdikleri posa sayesinde kan şekerinin daha geç ve kontrollü yükselmesini sağlar. Bu nedenle, şeker hastaları için meyvenin kendisi meyve suyundan daha yararlıdır.

Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Ve Fiziksel Aktivite…

Diyabet tedavisinde; tıbbi beslenme tedavisi, ilaç tedavisi ve egzersiz (fiziksel aktivite) ayrılmaz üçlüdür. Egzersiz, en az beslenme ve ilaç tedavisi kadar önemlidir. Özellikle tip 2 diyabetli hastalarda fiziksel aktivitenin arttırılması, şekerin hücreler tarafından kullanılmasını hızlandırır ve kan şekerini düşürücü yönde etki yapar. Araştırmalar, haftada beş kez 30 dakika gibi yapılabilir sürelerin, pankreasın fazla insülin üretmesini önleyip, kas glukoz taşıyıcı protein sentezini artırarak, fazla şekerin kullanılmasını hızlandırdığını bildirmiştir. Ancak, egzersize başlamadan önce mutlaka hekime danışarak tıbbi kontrolden geçmeli ve uygulanacak egzersize karar verilmelidir.

Sağlıklı günler dilerim…

Exit mobile version