Alzheimer ve Beslenme İlişkisi

Alzheimer nedir?
Alzheimer hastalığı, sıklıkla karşımıza çıkan hastalıklardan biri olup nöral (sinirsel)  yapılardaki ilerleyici hücrelerin kaybıyla meydana gelen, ilerleyici bir hafıza kaybı durumudur. Hastalık erken dönemde ilk olarak bellek bozukluğu ile karşımıza çıkmaktadır. İlerleyen dönemlerde ise bilinç ve davranış bozukluklarına bağlı olarak kişinin hayat kalitesi düşer. Bununla birlikte kişi günlük hayatında temel ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelir. ABD’de 65 yaş üzerindeki bireylerde alzheimer görülme sıklığı %13, 85 yaş üzerindeki bireylerde ise %43 tür. Türkiye’de yapılan çalışmalara göre ise 70 yaş üzerindeki bireylerde Alzheimer prevalansının  (görülme oranının) %11 olduğu bilinmektedir.

Alzheimer’a Etki Eden Faktörler
Yapılan çalışmalar doğrultusunda Alzheimer tek bir faktöre bağlı olmayıp yaşın ilerlemiş olması hastalık için en önemli risk faktörlerindendir. Ayrıca kardiyovasküler hastalıklarda da karşımıza çıkan risk faktörlerinden olan obezite, hipertansiyon, hiperkolesterolemi (yüksek kolesterol), diyabet, alkol/sigara kullanımı ve fiziksel aktivitenin düşük olması da Alzheimer ve Demans  (bunama) riskinin artmasının sebeplerindendir.  Alzheimer’ın tüm nedenleri göz önünde bulundurulduğunda bunların yalnızca %1 inin genlere bağlı olduğu saptanmıştır.

Ayrıca sosyal, psikolojik, çevresel etkenler; yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve genetik faktörler gibi birçok neden hastalığın başlamasında ve ilerlemesinde önemli risk faktörü oluşturur.

Alzheimer Hastalığı ve Beslenme
Son yapılan çalışmalara göre hem düşük hem de yüksek beden ağırlığının Alzheimer riskini arttırdığı gözlenmiştir. Bir araştırma sonucuna göre beden kütle indeksi (BKİ) 30 kg/m² üzerinde olan bireylerin Alzheimer olma olasılığının normal beden ağırlığına sahip kişilere göre %35 daha fazla olduğu gözlenmiştir. Bu da obezitedeki artışın aynı zamanda Alzheimer’ da da artışa neden olacağını göstermiştir.

Alzheimer için çevresel risk faktörleri arasında yüksek kalorili ve doymuş yağ asidi içeren diyet tüketimi, fazla alkol tüketimi, folik asit ve antioksidan vitamin tüketiminin yetersizliğiyle birlikte fiziksel inaktivite (aktivite eksikliği) sayılabilmektedir.

Yağların Etkisi
Diyetinde doymuş yağı fazla bulunduran bireylerde Alzheimer görülme sıklığı, doymuş yağı tüketimi düşük olan kişilere göre daha fazladır. Bu yüzden günlük beslenmede doymuş yağ tüketiminin düşük düzeyde, bitkisel kaynaklardan alınan çoklu doymamış yağ asitlerinin ve balıktan alınan omega-3 yağ asitlerinin ise yüksek düzeyde tutulması Alzheimer riskini azaltır. Yapılan bir diğer araştırmaya göre ise orta yaştaki bireylerin kolesterol yüksekliğinin ileri yaşlardaki Alzheimer riskini artırdığı da görülmüştür. Başka bir çalışmada da haftada en az 1 kez balık tüketenler ile balık tüketmeyen ya da nadir balık tüketenler kıyaslandığında haftada en az 1 kez balık tüketiminin Alzheimer gelişim riskini %60 oranında azalttığı saptanmıştır.

Vitaminlerin Etkisi
Beyni oksidatif ve inflamatuvar hasardan korumakta antioksidanların etkili bir rolü vardır. Diyetle alınan C ve E vitaminlerinin Alzheimer riskini azalttığı bilinmektedir. B12 vitamini ve folik asit eksikliğinde ise plazma homosistein konsantrasyonları yükselmekte ve bu durum nöral hücreler için toksik etki yaratarak Alzheimer riskini artırmaktadır. Bu nedenle B12 ve folatın da yeteri miktarda alınması Alzheimer riskini azaltacaktır.

Polifenollerin Etkisi
Polifenoller meyve, sebze, çiçek ve otların içeriğinde bulunan maddelerdir. En zengin kaynakları ise çay ve meyve sularıdır. Çay polifenolleri serbest radikallerin de iyi bir temizleyicisi olarak bilinir. Yapılan bir çalışmaya göre içerisinde Epigallokateşin Gallat polifenolünün bulunduğu yeşil çayın antioksidan ve antiinflamatuar nörokimyasal etkilerinin olduğu gözlenmiştir. Beş yıl boyunca takip edilen bir çalışmada ise yüksek flavonoid tüketiminin Alzhemier riskini azalttığı bulunmuştur. Diğer bir çalışmaya göre ise polifenollerce zengin olan meyve ve sebzeleri haftada 2-3 kez tüketen kişilerin haftada 1-2 kez tüketen kişilere göre Alzheimer’ a anlamlı bir şekilde daha az yakalandığını göstermiştir.

Peki Beslenme İçeriği Nasıl Olmalıdır?
Öncelikle yaşam süresi boyunca özellikle de yaşlılık döneminde beden kütle indeksini normal aralıklarda tutmaya çalışmak ve bununla birlikte sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmek Alzheimer riskini önemli ölçüde azaltacaktır. Alzheimer dan korunmak isteyen kişilerin (özellikle de yaşlıların) beslenmelerinde omega-3 yağ asitlerini, polifenol içerikli besinleri ve antioksidan alımını artırmaları gerekmektedir.Tüm bu bilgilerin ışığında Alzheimer hastalığına sahip kişilerin diyetinde antioksidanlarca zengin yeşil yapraklı sebzeler, meyve (özellikle turunçgiller), domates, karnabahar, havuç gibi sebze ve meyvelerin miktarları artırılmalı ve antioksidan değeri kaybı önlenecek şekilde pişirilmeli ve az yağlı süt ürünleri ile az miktarda doymuş yağ, toplam yağ ve kolesterol içeren diyet tüketimine özen göstermelilerdir.

Ayrıca hastalığın ilerleyen evrelerinde iştahın azalması ve yemek yemeyi unutma gibi nedenlerle hastada ağırlık kaybı gözlenebilir. Bununla birlikte enfeksiyonlara karşı direnci azalır. Daha ileri durumlarda hasta kendi yemek yiyemeyebilir. Bu nedenle hastanın beslenme durumu olabildiğince erken değerlendirilmeli ve eğer varsa malnutrisyon (kötü beslenme) durumu saptanıp beslenme desteğine geçilmelidir.

Bazı Besin Kaynakları
C vitamini: Maydanoz, biber, karnabahar, ıspanak, çilek, portakal, domates, limon, greyfurt, pırasa
E vitamini: Bitkisel yağlar, fındık, ceviz, badem, kurubaklagil, buğday özü, tahıl taneleri
B12 vitamini: Et, karaciğer, böbrek, süt
Folik asit: Karaciğer, mercimek, kuru fasulye, ceviz, badem, buğday, lahana
Doymamış yağ: Zeytinyağı, balık yağı, keten tohumu, karaciğer
Omega-3: Balık, deniz ürünleri, insan sütü, keten tohumu yağı
Polifenoller: Çay, kuş üzümü, portakal, nar, üzüm, elma, brokoli, maydanoz, lahana, soğan


Bıyıklı, A. E., & Şanlıer, N. (2014). Alzheimer hastalığı ve beslenme. Genel Tıp Dergisi .

Exit mobile version