İlaçların istenen etkileri, genellikle istenmeyen veya yan etkiler olarak kabul edilen etkilere eşlik eder. Yan etkiler genellikle istenen etkinin bir uzantısıdır. Örneğin, bir antibiyotik kullanımıyla ortaya çıkabilen psödomembranöz kolit (Clostridium Difficile veya “C.Diff”) ile sonuçlanan aşırı bakteri büyümesidir. (Doğal oral bakterilerin baskılanması, oral mayaların aşırı büyümesine veya kandidiazise neden olabilir).
Tat ve Koku
Birçok ilaç besinlerin tat veya koku özelliğini etkiler (Şekil-1). İlaçlar, tat alma hissinde bozukluğa (disgazi), azalan tat hissine (hipogeoz) veya ağızda hoş olmayan bir tat kalması şeklinde değişikliğe neden olabileceği gibi, bunlardan herhangi biri de besin alımını etkileyebilir. İlaçların kimyasal duyuları değiştirme mekanizmaları iyi anlaşılmamıştır.
İlaçlar; tat hücrelerinin sayısını değiştirebilir, tat hücreleri içerisindeki transdüksiyon (iletim) mekanizmalarına müdahele edebilir, veya kemosensör bilgileri işleyen nörotransmitterleri değiştirebilir. Disgaziye sebep olan en yaygın ilaçlar arasında; antihipertansif ilaç olan kaptopril (Capoten), antineoplastik cisplatin ve antikonvülsan fenitoin bulunmaktadır. İlaç kullanımı ile ilgili tat değişikliklerini araştırırken, altta yatan çinko eksikliğinin tat hissini etkileyebileceğini ve ilacın çinko emiliminde yaptığı değişiklikleri dikkate almak gerekir.
Captopril, metalik veya tuzlu tadlara ve tad algılama kaybına neden olabilir. Bir antibiyotik olan Klaritromisin (Biaxin) tükürüğe nüfuz eder ve ilaç kullanıldığı sürece ağızda kalıcı acı bir tada sebep olur. Uyku ilacı eszopiclone (Lunesta) kullanan hastaların % 34’ünde, tatsız veya metalik bir tat oluşturduğunu bildiren çalışmalar mevcuttur.
Antineoplastik ilaçlar ve kanser tedavisi için uygulanan kemoterapi, müköz membranlar da dahil olmak üzere hızla çoğalan hücreleri etkiler. Mukoza zarlarının enflamasyonuyla veya mukozitis (müköz iltihaplanması) ile; stomatitis (ağız iltihabı), glossitis (dil iltihabı) veya keilitis (dudak iltihabı ve çatlaması) ortaya çıkar. Mukozitis, hastaların yemek yiyemediği veya içemediği son derece ağrılı bir duruma sebep olabilir. Ayrıca interlökin-2 (Proleukin), paklitaxel (Taxol) ve karboplatin olarak da adlandırılan Aldesleukin, yaygın olarak şiddetli mukozitise neden olan antineoplastik ajanlara örnektir.
Antikolinerjik ilaçlar, reseptör alanları için nörotransmitter asetilkolin ile rekabet eder, böylece parasempatik sinir uyarılarının ulaşmasını engeller. Bu, ağız kuruluğuna neden olan tükürük salgıları da dahil, bütün salgıların azalmasına neden olur (kserostomi). Amitriptilin (Elavil) gibi trisiklik antidepresanlar, difenhidramin (Benadryl) gibi antihistaminikler ve oksibutinin (Ditropan) gibi antispazmodik mesane kontrol maddeleri özellikle dikkat edilmesi gereken ilaçlardandır.
Kuru ağız tat duyusunun hemen kaybolmasına neden olur. Uzun süreli kuru ağız; diş çürüğü, diş kaybı, diş eti hastalığı, stomatit ve glossit yanı sıra beslenme dengesizliği ve istenmeyen kilo kayıplarına neden olabilir.
Gastrointestinal Etkiler
GI tahrişi ve ülserasyon birçok ilaçta ciddi sorunlar oluşturmaktadır. Osteoporoz ilacı olan alendronat, özofajit tehlikesinden dolayı aldıktan sonra en az 30 dakika dik duramayan hastalarda kontrendikedir. (Tedavinin uygun olmadığını gösterir). İbuprofen veya aspirin gibi NSAID’ler, mide tahrişine, dispepsi, gastrit, ülserasyona ve ani ciddi mide kanamalarına, bazen de ölümlere yol açabilir. Fluoksetin (Prozac) ve diğer seçici serotonin geri alım(reuptake) inhibitörleri (SSRI’ler), özellikle de aspirin veya NSAID’ler de kullanıldığında, ciddi mide tahrişine ve kanamaya neden olabilir.
Antineoplastik ilaçlar genellikle ciddi bulantı ve kusmaya neden olur. Sisplatin ve diğer kemoterapötik ilaçların, bir haftadan uzun süren mide bulantısı ve kusma sebebiyle hastanede tedavi gerektirdiğini bildiren çalışmalar mevcuttur. Dehidrasyon ve elektrolit dengesizlikleri, bulantı ve kusma ile yakından ilgilidir. Kilo kaybı ve malnutrisyon, bu ilaçların yaygın olarak görülen uzun vadeli etkileridir. Ancak bu etkilerin hastalığın komplikasyonlarından ayırt edilmesi çoğu zaman oldukça zordur.
Beyindeki kemoreseptör tetik bölgesinin aktivitesini düşüren ondansetron (Zofran) gibi serotonin antagonistleri, GI’deki bu yan etkileri azaltmaya yardımcı olur ve böylece mide bulantısı ve kusmayı azaltır.
İlaçlar, bağırsak işlevlerinde değişikliğe neden olarak konstipasyon (kabızlık) veya diyareye(ishal) yol açabilir. Kodein ve morfin gibi narkotik ajanlar bağırsak kas duvarının düz kas tonusunda verimsiz bir genişlemeye neden olarak peristaltikleri azaltır ve konstipasyona neden olur. Metilnaltrekson (Relistor), müshil olup subkütan olarak uygulanır ve özellikle şiddetli konstipasyonu gidermek için kullanılan bir ilaçtır.
Antikolinerjik etkilere sahip ilaçlar bağırsak sekresyonlarını azaltarak, peristaltikleri yavaşlatır ve kabızlık oluştururarak sindirim sistemi rahatsızlığına neden olabilir. Atipik antipsikotikler, trisiklik antidepresanlar ve antihistaminikler konstipasyon ve muhtemel dolaşım sorunlarına neden olabilir. Bu ilaçlardan herhangi birini kullanan hastalar yakından izlenmeli ve yeterince su tüketmeleri sağlanmalıdır.
Alpha-glukosidaz inhibitörleri olan diyabetik acarbose (Precose) ve miglitol (Glyset) gibi ilaçlar bağırsak enzimlerini inhibe etmek için kullanılır. Bu ilaçlar, yemek sonrası kan glikoz düzeylerinde ve plazma insülin yanıtlarında gecikmeye ve azalmaya yol açar. En büyük yan etkilesi gastrointestinal intolerans olan; özellikle diyare, gaz oluşumu ve ozmotik etkiye bağlı kramp ve distal bağırsaktaki sindirilmemiş karbonhidratların bakteriyel fermantasyonudır.
Antibiyotiklerin, özellikle geniş spektrumlu antibiyotiklerin uzun süre kullanılması, bağırsak florasının tüm hassas bakterilerini yok eder ve genellikle diyareye yol açar. Bu duruma bir örnek olarak, çok güçlü kokulu sarı diyare ile ilişkili olan ve ciddi morbiditeye veya ölüme neden olabilen psödomembranöz kolit oluşturan Clostridium difficile’nin aşırı büyümesidir. Antibiyotik tedavisi ile birlikte Lactobacillus ve bifidus gibi gastrointestinal sistem için sağlıklı bakteriler içeren probiyotiklerin uygulanması düşünülmelidir. Son zamanlarda yapılan meta-analizler, probiyotiklerin antibiyotiklerle birlikte kullanılmasıyla antibiyotik bağlantılı diyare ve C.Diff enfeksiyonlarının riskini azaltabileceğini göstermiştir.
İştah Değişiklikleri
İlaçlar iştahı baskılayarak (Şekil-2), kilo değişikliklerine, beslenme bozukluklarına ve çocuklarda büyümenin bozulmasına neden olabilir. Geçmişte uyarıcı bir ilaç olan dekstroamfetamin (Dexedrine) iştah bastırıcı olarak kullanılmıştır.
Amfetamin karışımı (Adderall) ve metilfenidat (Ritalin) de dahil olmak üzere çoğu MSS uyarıcı ilaç, genel olarak iştahı baskılar veya anoreksiaya neden olur. Bu ilaçlar ADHD(Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, attention deficit and hyperactivity disorder)’yi tedavi etmek için yaygın olarak kullanılır. Ağırlık kaybına ve büyümenin durmasına sebep olabilir.
MSS (Merkezi Sinir Sistemi) uyarıcı ilaçların hipertansiyon, göğüs ağrısı ve nöbet eşiğinin düşürülmesi gibi yan etkileri vardır. Hipertansif hastalarda, felçli veya kalp hastalığı olanlarda kontrendikedir. MSS yan etkileri yeme yeteneğini veya arzusunu etkileyebilir. Uyuşukluk, baş dönmesi, ataksi, konfüzyon, baş ağrısı, zayıflık, titreme veya periferik nöropatiye neden olan ilaçlar özellikle yaşlılarda veya kronik hastalığı olan kişilerde yetersiz beslenmeye neden olabilir. Hastalık veya yaşlanmanın bir sonucu olmaktan ziyade, bu problemlerin bir ilaç yan etkisi olarak tanınması, özellikle de bunama ile yanlış teşhis edilebilen yaşlılarda göz ardı edilmektedir.
Birçok ilaç iştahı arttırarak kilo alınmasına neden olur (Şekil-3). Klozapin ve olanzapin (Zyprexa) gibi antipsikotik ilaçlar, amitriptilin gibi trisiklik antidepresan ilaçlar ve antikonvulsan divalproex (Depakote) genellikle kilo almaya neden olur. Hastalar aşırı bir iştah ve doyumsuzluk hissinden şikayet eder. Birkaç ay içerisinde yaklaşık 20-30 kg ağırlık artışı gözlenebilir.
Birçok hastada kortikosteroid kullanımının dozuna bağlı olarak da kilo artışı görülebilir. Kortikosteroidler; iştah uyarılarının yanı sıra, sodyum ve su tutulumu ile de kilo artışına neden olur. Bu ilaçların alındığı dönemde tıbbi beslenme tedavisi egzersizler kadar esastır.
İştahsızlık, kanser, HIV veya AIDS gibi hastalıklardan kaynaklanan aşırı zayıflık (kaşeksi) şikayetleri olan hastalar için tercih edilebilir.
İştah uyarıcılar olarak gösterilen ilaçlar arasında; hormon megestrol asetat (Megace), antidepresan mirtazapin (Remeron), insan büyüme hormonu somatropin (Serostim), anabolik steroid oksandrolon (Oxandrin) ve marihuana(esrar) türevi dronabinol (Marinol) yer alır.
HIV enfeksiyonları için yüksek düzeyde aktif antiretroviral tedavinin (HAART; highly active antiretroviral therapy) başarılı bir şekilde ortaya çıkmasıyla, lipodistrofi problemi (normal yağ metabolizmasının rahatsızlığından kaynaklanan, deri altındaki yağ (adipoz) dokusu yitimine neden olan, ender görülen bir grup bozukluktur. Şeker hastalığı gibi diğer metabolik bozukluklar da görülebilir) tedavi süresince ortaya çıkan yaygın bir yan etkidir. Vücut yağının yer değiştirmesi, yağ yıkımı, glukoz intoleransı, hipertansiyon ve hiperlipidemi antiviral ilaçların sık karşılaşılan yan etkileridir. HAART alan hastalarda metformin (Glucophage) ve rosiglitazone (Avandia) gibi antidiyabetik ilaçlar glikoz ve insülin düzeylerini normalleştirmek için kullanılır.
Yükselmiş trigliserid ve kolesterol seviyelerini kontrol etmek için kullanılan Atorvastatin (Lipitor), pravastatin (Pravachol) ve fenofibrat (Tricor) gibi antihiperlipidemik ilaçlar; HAART ile ilişkili advers ilaç reaksiyonlarının tedavisinde yardımcı olabilir.
Organ Sistem Toksisitesi
İlaçlar, organ sisteminde toksisiteye neden olabilir. TBT (Tıbbi Beslenme Tedavisi), bu toksisitelerin tedavisinin bir parçası olarak gösterilebilir. Tüm toksisiteler endişe kaynağı olmasına rağmen, hepatotoksisite ve nefrotoksisite önplana çıkmaktadır. Çünkü karaciğer ve böbrekler çoğu ilaç için ortak eliminasyon yollarıdır.
Hepatit, sarılık, hepatomegali, karaciğer yetmezliği dahil hepatotoksisite (karaciğer hasarı) oluşturan ilaçlara örnek olarak amiodaron, amitriptilin, antihiperlipidemik ilaçlar, divalproeks, karbamazepin (Tegretol) ve metotreksat verilebilir. Karaciğer enzim seviyelerinin rutin kan takipleri ile karaciğer fonksiyonlarının izlenmesi genel olarak bu ilaçlarla birlikte reçete edilir. Karaciğer yetmezliği ile ilgili toksisite, serbest ilaç miktarının ve toksisite seviyesinin artmasına neden olabilir.
Nefrotoksisite (böbrek hasarı), belirli besinlerin atılımını değiştirebilir veya ilaç kullanımının kesilmesiyle bile geri dönüşü olmayan akut veya kronik böbrek yetmezliğine neden olabilir. Nefrotoksisiteye neden olan ilaçlara örnek olarak; anti-enfektif ilaçlar: amfoterisin B (intravenöz desoksikolat formu [Fungizone]) ve sidofovir (Vistide), antineoplastik ilaçlar: cisplatin, gentamisin (Garamisin), ifosfamid (Ifex), metotreksat ve pentamidin verilebilir. İntravenöz uygulama yoluyla verilen ilaç infüzyonundan önce hidrasyon sağlanması böbrek toksisitesini önleyebilir. Örneğin, sidofovir ilacının infüzyonundan 1 ila 2 saat önce 1 L’lik intravenöz normal salin (% 0.9 sodyum klorür [NaCl]) infüze edilir.
Tolere edilirse, ilâç infüzyonundan sonra bir litreye kadar ilave infüzyon uygulanabilir. Oral probenesid ayrıca nefrotoksite azaltmak için sidofovir ile birlikte reçete edilir; bu gastrointestinal mukoza ile temas yoluyla artan dozun azaltılmasını sağlar.
Glukoz Seviyeleri
Birçok ilaç, bazı diyabet tiplerinde glukoz metabolizmasını etkileyerek, hipoglisemi veya hiperglisemiye neden olur (Şekil-4). Bu etkilerin mekanizmaları değişiklik gösterir. İlaçlar glikoz üretimini uyarabilir veya glukoz kullanımını bozabilir. İnsülin sekresyonunu inhibe edebilir, insülin duyarlılığını düşürebilir veya insülin atılımını arttırabilirler.
Tiyazid diüretiklerden kaynaklanan hipokalemi için kullanılan ilaçlar ya da kilo alımını arttıran antipsikotik ilaçlar ile glukoz seviyeleri değişebilir. Kortikosteroidler, özellikle prednizon, prednizolon ve hidrokortizon gibi ilaçlar artmış glikoneogenez nedeniyle kan glikozunu artırabilir. Ancak aynı zamanda insülin direncine neden olur ve bu nedenle glikoz alımını inhibe eder. İkinci kuşak antipsikotikler, özellikle de klozapin veya olanzapin’in, hiperglisemiye neden olduğu bildirilmiştir.
FDA, hiperglisemi ve diyabet geliştirme olasılığını uyarmak için tüm ikinci kuşak antipsikotikler üzerine bir etiketleme koşulu eklemiştir.
Chey WD, Spiegel B: Proton Pump Inhibitors, Irritable Bowel Syndrome, and Small Intestinal Bacterial Overgrowth: Coincidence or Newton’s third law revisited? Clin Gastroenterol Hepatol 8(6):480, 2010.
Corley DA, Kubo A, Zhao W, et al: Proton pump inhibitors and histamine-2 receptor antagonists are associated with hip fractures among at-risk patients, Gastroenterol 139:93, 2010.
Fohner A, Muzquiz LI, Austin MA, et al: Pharmacogenetics in American Indian populations: analysis of CYP2D6, CYP3A4, CYP3A5, and CYP2C9 in the Confederated Salish and Kootenai Tribes, Pharmacogenet Genomics 23:403, 2013.
Izzedine H, Launay-Vacher V, Deybach C, et al: Drug-induced diabetes mellitus, Expert Opin Surg Saf 4:1097, 2005.
Kwok CS, Yeong JK, Loke YK: Meta-analysis: risk of fractures with acidsuppressing medication, Bone 48:768, 2011.
Littarru GP, Langsjoen P: Coenzyme Q10 and statins: biochemical and clinical implications, Mitochondrion 7:S168, 2007.
Medical Letter: AmpliChip CYP450 test, Med Lett Drugs Ther 47:71, 2005.
Pronsky ZM, Crowe JP: Food medication interactions, ed 17, Birchrunville, Penn, 2012, Food-Medication Interactions.
Pronsky ZM, Elbe D, Ayoob K: Food medication interactions, ed 18, Birchrunville, PA, 2015, Food-Medication Interactions.
Sica DA: Interaction of grapefruit juice and calcium channel blockers, Am J Hypertens 19:768, 2006.
Targownik LE, Lix LM, Leung S, et al: Proton-pump inhibitor use is not associated with osteoporosis of accelerated bone mineral density loss, Gastroenterology 138:896, 2010.
Tonolini M: Acute nonsteroidal anti-inflammatory drug-induced colitis, J Emerg Trauma Shock 6:301, 2013.
Truven Health Analytics, Inc.: Lunesta. DrugPoints Summary. Micromedex 2.0. Greenwood Village, CO.
Wohlt PD, Zheng L, Gunderson S, et al: Recommendations for use of medications with continuous enteral nutrition, Am J Health-Syst Pharm 66: 1458, 2009.
Lehne et al: Pharmacology of nursing care, ed 8, St Louis, 2012, Elsevier.