Böbrek Taşı ve Beslenme

Sağlıklı beslenmeye gereken önemin verilmemesi ve teknolojinin de etkileriyle; daha az aktivite yapan, hareketsiz bir yaşam süren insanların artmasıyla beraber, sıkça karşılaşılabilen çeşitli hastalıkların baş gösterdiği bir dünyada yaşıyoruz. Oldukça yaygın bir böbrek hastalığı olan; böbrek taşı oluşumunun, tıbbi tedavi sürecinde, beslenme tedavisinin ne kadar destekleyici ve önemli olduğuna, gelin hep birlikte değinelim.

Böbrek Taşı Nedir? Çeşitleri Nelerdir? Böbrek Taşı Niçin Oluşur?

Böbrek taşı; böbreklerde filtrasyon metabolizması sonucu oluşan idrarın atılımında, idrarda bulunan minerallerin kümeleşerek, böbrek kanallarını tıkamasına sebep olan, mikrondan santimetreye kadar değişebilen boyutlarda, taş yapısındaki kristallerdir.

Bazı hastalıklar (gut, diyabet), genetik bozukluklar, ilaçlar, çeşitli enfeksiyonlar, vücut ihtiyacının altında sıvı alımı (dehidrasyon), cinsiyet, ırk ve beslenme şekli (sıvı, protein, vitamin, Ca, Na gibi besin öğelerinin diyetteki orantısızlığı) taş oluşum sebepleri olarak sıralanabilmektedir.

Böbrek taşının kanallardan temizlenmesi için; tıbbi tedavi seçilmesi (taş analizi sonucu bu taşların kırılması, cerrahi operasyonlarla taşların alınması, ilaç tedavisi v.s.) ve tıbbi beslenme tedavisi önemli bir rol oynamaktadır.

Böbrek taşım var, ne yapmalıyım?

dediğinizi duyar gibiyim. Böbrek taşı beslenme tedavisinde dikkat edilmesi gereken noktalarda bilim dünyası ne gibi öneriler sunuyor, gelin hep birlikte bakalım.

Sağlıklı bir insanın, yaş ve kişisel özellikleri göz önüne alındığında ortalama olarak, günlük alınması gereken sodyum miktarı; yaklaşık olarak 6 g. tuz (1 silme çay kaşığı kadar)’dır. Alınan miktarın fazla olması, sağlık için zararlı bir durum olan; vücuttaki kalsiyumun idrarla fazla miktarda atılmasına neden olur. “Zaten tuz kullanmıyorum” diyenlerin; gün içerisinde tükettiği, hazır ve/veya diğer ürünlerin de tuz içerdiğini, ürünlerin etiketlerine bakmaları gerektiğini hatırlatalım.

Sodyum içeren besinlere baktığımızda; ketçap, sos çeşitleri (hardal, soya), konserve ürünler, peynir çeşitleri, işlenmiş et ürünleri (salam, sucuk, sosis) gibi besin ve besin grupları, dikkatli ve diyetisyen kontrolü ile tüketilmesi gerekenlerden sadece birkaçıdır. Dolayısıyla, aldığınız her ürünün etiketini okumayı alışkanlık haline getirmeniz, sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmez kuralınız olmalıdır.

İnsan vücudu tarafından sentezlenebilen ve besinlerle alınabilen (birçok yeşillik içerisinde bulunur), fazla miktarı insan vücudunda bazı minerallerin bağlanmasına ve emilim sorunlarına sebep olabilen, organik asitlerdir. (“Bol bol yeşillik tüketmeliyim” diyenlerin, bu önemli ayrıntıyı göz önüne almaları gerekir.)

Oksalat içeriği zengin besinlere bakacak olursak; ıspanak, maydanoz, semizotu, pancar, çilek, zerdeçal (yüksek miktarda), çay (siyah, yeşil), kuruyemişler (badem, fıstık, ceviz), buğday kepeği, tam buğday ürünleri, çikolata v.s. olarak sıralayabiliriz.

Herhangi bir besini, bilinçsizce ve diğer besinlere göre dengesiz bir oranda tüketmek, sağlıklı değil, aksine oldukça ağır sağlık problemlerine yol açabilecek bir davranış şeklidir. Dolayısıyla, yeterli ve dengeli beslenmenin önemi bir kez daha karşımıza çıkmaktadır.

Her zaman “1 numaralı sıvı” olarak önerdiğimiz su, böbrek taşı oluşumunu engellenme konusunda da oldukça faydalıdır. Sıvı tüketiminizin az veya yetersiz olması, idrarınızda çözünmeyen maddelerin fazla olduğu anlamına gelir. Vücudunuzun ihtiyaç duyduğu kadar sıvı alımını sağladığınızda; “idrarınızda çözünmeyen madde görülmesi olabilecek en az seviyede olur” diyebiliriz.

Gün içerisinde sıvı olarak; çay, kahve, alkol, asitli içecekler, meyve suları tüketilmektedir. Her birinin taş oluşumuna katkı sağladığı unutulmamalı, diyetisyen tavsiyeleri de gözönüne alınarak, en az miktarda tüketilmesine özen gösterilmelidir.

Yaban mersini, siyah kuş üzümü suyu, gilaburu suyu gibi sıvıların, böbrek taşlarının düşürülmesinde etkileri olduğunu bildiren çalışmalar mevcuttur. Ancak, yeteri kadar araştırma olmadığından, henüz bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.

Hayvansal kaynaklı proteinlerin (et, balık, peynir, yumurta v.s.) yüksek miktarlarda (≥1.5 g/kg/gün) alınması, idrarın pH düzeyini (asit, baz) değiştirebilir ve kalsiyum oksalat ya da ürik asit taşı oluşumunu tetikleyebilir.

Böbrek taşı oluşum riskini azaltabilen, diyetle alınması gereken yeterli magnezyum düzeyi; pH yükselmesini sağlayarak, kalsiyum oksalat taşının atılmasına (düşmesine) yardımcı olabilmektedir.

Mg içeren bazı besinler; ıspanak, bezelye, yeşil fasülye, kakao, yulaf, kepek, baharatlar v.s. (Tüketilmesi veya sınırlandırılması gereken porsiyon miktarınız için diyetisyeninize danışmanız oldukça önemlidir.)

Obez (şişman) insanlarda böbrek taşlarının görülme oranı, sağlıklı insanlara göre daha yüksektir. Obezite kaynaklı taş oluşum riskini en aza indirmek için; diyetisyen gözetiminde, yeterli ve dengeli beslenme ile günlük fiziksel aktivitenin birarada devam ettirilmesi ve kişisel özelliklerine göre olması gereken sağlıklı kilo aralığına ulaştırılması gerekmektedir.

Genel Tavsiyeler:

Sağlıkla kalın…


A multiregional Italian cohort of 24-hour urine metabolic evaluation in renal stone formers. (2018, Şubat). s. 87-94.

Changes in urinary risk profile after short-term low sodium and low calcium diet in recurrent Swiss kidney stone formers. (2017, Aralık). s. 349.

Effect of urine pH and magnesium on calcium oxalate saturation. (2017, Kasım). s. 107-119.

Impact of food quantity and quality on the biochemical risk of renal stone formation. (2018, Nisan 1). s. 1-5.

MAHAN, L., & S, E.-S. (2012). Krause’s food& nutrition therapy .

Obesity and kidney stone disease: a systematic review. (2018, Mayıs 31).

Oxalate content of cereals and cereal products. (2006). J Agric Food Chem.


Exit mobile version