Su Ayak İzi Nedir? Gıdalardaki Miktarı Ne Kadardır? Akdeniz Diyetinin Etkisi Nedir?

Yeterli ve dengeli beslenme bebeklikten başlayıp yaşlılığa kadar devam eder ve besin çeşitliliğine bağlı olarak besinlerin tüketilmesini kapsar. Bu doğrultuda yaşam boyunca bireylerin sağlığının iyileştirilmesi, geliştirilmesi, korunması ve böylece yaşam kalitesinin arttırılması amaçlanır. Sağlıklı beslenme önerileri ise bir ülkenin kültürel yapısına, çevresel farklılıklarına, beslenme durumuna ve beslenme alışkanlıklarına göre değişir. Bu sebeple halk bilgilendirilirken bu faktörler göz önünde bulundurulmalıdır.

Günümüzde sürdürülebilirlik kavramı ön plana çıkmaktadır. Bu kavram bünyesinde sürdürülebilir diyetler ve sürdürülebilir besin uluslararası tartışmaların temel alanlarını oluşturmaktadır. Sürdürülebilirlik kavramının beslenme rehberlerinde yer almasının temel sebeplerinden biri de sağlıklı beslenmenin yanı sıra çevredeki sürdürülebilirliği de dikkate almaktır. Sınırsız ekonomik büyüme ve zenginleşme düşüncesi çevrenin birçok fonksiyonlarını kısıtlamaktadır. Ekonomik olarak büyümeye çalışan geleneksel ekonomi anlayışına dair modeller refah göstergesi olarak doğrudan hasılat artışına odaklanmışlardır. Oysaki büyüme için gerekli olan üretim ve tüketim artışı ile çevrenin bize sunduğu doğal kaynakların miktarı azalmakta ve diğer yandan da yine üretim ve tüketim sonucu oluşan atıklar çevremize zarar vermektedir. Büyüyen bir küresel nüfusu sürdürülebilir bir şekilde beslemek için mevcut tarımsal arazi ve su kaynakları ile hem üretim süreçlerinde hem de tüketim davranışlarında değişiklik yapılması gerekir. Günümüzde açlık ve kıtlık, aşırı tüketim ve buna bağlı sağlık sorunları ile bir arada bulunmaktadır. Doğal kaynaklardan biri olan su, besin üretiminde önemli bir yere sahiptir. Su kullanımının %92’si besinlerin üretimi için kullanılmaktadır.

Su Ayak İzi Nedir?

2002 yılındaki Hoekstra ve Hung tarafından yapılan çalışmalarda su ayak izi kavramı yer almış, ardından Twente Üniversitesi Su Ayak İzi Ağı ile bu kavram geliştirilmiştir.

Su ayak izi tüketilen, buharlaşan ve kirlenen suyun mᶾ/ton veya mᶾ/yıl cinsinden hesaplanmasıdır ve bizlere bir ülkede tüketilen su miktarını da gösterir. Su Ayak izi üç grupta incelenir. Bunlar, mavi, yeşil ve gri su ayak izidir. Bu bileşenler suyun kullanımını, suyun kaynağını (yeraltı suyu, yağmur suyu, yüzey suyu) ve kirleticilerin ortadan kaldırılması için gerekli temiz su hacmini gösterir.

Su Ayak İzi ve Besin (Gıda)
İnsanlığın su ayak izinin yaklaşık %85’i tarım ürünlerinin tüketimi ile ilgilidir; %10’u endüstriyel ürünler ve % 5’i evsel su tüketimi ile ilgilidir. Son araştırmalar, insanlığın su ayak izinin yaklaşık %27’sinin hayvansal ürünlerin üretimi ile ilgili olduğunu göstermiştir. Tarımda kullanılan suyun da %29’u doğrudan ve dolaylı yoldan olmak üzere hayvansal üretim için kullanılmaktadır. İnsanlığın su ayak izinin sadece %4’ü evde su kullanımı ile ilgilidir. Eğer insanlar su ayak izlerini azaltmayı düşünürlerse, mutfakta, banyoda ve bahçede su kullanımından ziyade, günlük beslenmelerindeki su kullanımına daha çok dikkat etmelidir. Bir hayvansal ürünün tedarik zinciri, yem mahsulü yetiştiriciliği ile başlar ve tüketici ile sona erer. Zincirin her basamağında, o basamaktaki su tüketimini ifade eden doğrudan ve dolaylı bir su ayak izi vardır. Aslında tüm nihai hayvansal ürünlerin toplam su ayak izine en büyük katkıları ilk adımdan gelir; yemin yetiştirilmesi. Bu adım, tüketiciden en uzak olanıdır, bu da tüketicilerin neden hayvansal ürünlerin çok fazla toprak ve su gerektirdiği konusunda çok az fikir sahibi olduklarını açıklar.

Hayvansal ürünlerin su ayak izlerinin yaklaşık %98’i yemlik su kullanımı kaynaklıdır. Hayvansal ürünlerin su ayak izlerinde 2 ana belirleyici faktör olduğu belirtilmiştir.

Belçika’da üretilen 1 L soya sütünün yaklaşık 300 L su ayak izine sahip olduğu, 1 L inek sütünün su ayak izinin 3 kat daha fazla olduğu hesaplanmıştır. Hollanda’da üretilen 150 g’lık bir soya burgerinin su ayak izi yaklaşık 160 L gibi görünürken, ortalama 150 g’lık bir sığır etinin su ayak izi yaklaşık 15 kat daha büyüktür. Sığır eti için kalori başına düşen ortalama su ayak izinin, tahıl ve nişastalı köklere göre 20 kat daha büyük olduğu belirtilmektedir. Süt, yumurta ve tavuk eti için gram protein başına su ayak izi bakliyattan yaklaşık 1,5 kat daha büyüktür. Sığır eti için gram protein başına su ayak izi bakliyattan 6 kat daha büyüktür. Tereyağı, yağ gramı başına yağlı tohumlara kıyasla daha küçük bir su ayak izine sahiptir. Ancak diğer tüm hayvan ürünleri yağlı tohum mahsullerine kıyasla, gram yağ başına daha büyük su ayak izlerine sahiptir.

Diyet alışkanlıkları insanların toplam su ayak izini büyük ölçüde etkiler. Sanayileşmiş ülkelerde ortalama kalori tüketimi yaklaşık 3.400 kcal/gündür (FAO, 2011). Yani bu da %30’u hayvansal ürünlerden geliyor demektir. Hayvansal ürünlerin (sığır eti, domuz eti, kümes hayvanları, balık, yumurta ve süt ürünleri vb.), 1 kilo kalorisinin ortalama olarak 2.5 L su gerektirdiğini tahmin edebiliriz. Öte yandan, bitkisel kökenli ürünler tahıllar, bakliyatlar, otlar, meyveler ve sebzeler vb.) yaklaşık 0.5 L su/kcal gerektirir. Bu koşullar altında, 1 gün boyunca yiyecek üretmek 3.600 L suya mal olur. Vejetaryen diyeti için, daha küçük bir kısmın hayvansal kökenli olduğu varsayıldığında (süt ürünleri hala tüketildiği için sıfır değil), ancak diğer tüm faktörleri eşit tutulmaktadır. Bu, gıda ile ilgili su ayak izini 2.300 L/gün’e düşürür, bu da %36 azalma anlamına gelir.

Bununla birlikte, alternatif olarak, tüketiciler seçtikleri et parçasına göre su ayak izlerini azaltabilirler.

Tüketiciler daha az hayvansal ürün tüketmeyi seçebilir veya kısmen daha az su ayak izine sahip olan et, yumurta ve süt ürünlerini seçebilirler. Ulusal hükümetler, tercihen uluslararası bir anlaşma bağlamında, hayvansal ürünlerin tedarik zinciri boyunca işletmeleri ürün şeffaflığı yaratmada işbirliği yapmaya teşvik eden düzenlemeler yürürlüğe koyabilirler. Ayrıca hükümetler ticaret ve kalkınma işbirliği politikalarını sürdürülebilir ürünlerin tüketimini ve ticaretini kendi isteklerine göre ayarlayabilirler. Şirketler, özellikle büyük gıda işleyicileri ve perakendeciler, hayvansal ürünlerin ürün şeffaflığını sağlamak için güçlerini tedarik zincirinde kullanabilir. Ayrıca, su etiketleme, sertifikalandırma ve kıyaslama şemalarında işbirliği yapabilir ve tedarik zinciri su ayak izleri ve ürünlerinin etkilerini içeren bir rapor ile yıllık su hesapları oluşturabilir. Et ve süt endüstrisinde ürün kalitesi ve halk sağlığı ile ilgili kaygıları gidermek için ürün şeffaflığı oluşturmada bazı adımlar atılmıştır. Gelecekte, su kaynağı kullanımı gibi çevresel konulara karşı şeffaflığa olan ilginin artması muhtemeldir.

Küresel tüketicinin ortalama su ayak izi 1.385 mᶾ∕yıl’dır. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ortalama tüketicinin su ayak izi 2.842 mᶾ/yıl iken, Çin ve Hindistan’daki vatandaşların sırasıyla 1.071 ve 1.089 mᶾ/yıl’dır. Tahıl ürünlerinin tüketimi (%27) tüketicinin su ayak izine en büyük katkıyı sağlamaktadır, bunu et (%22) ve süt ürünleri (%7) izlemektedir. Küresel üretimin su ayak izinin yaklaşık %38’i bu üç ülkede (Çin, Hindistan ve ABD) bulunmaktadır. Sıralamadaki bir sonraki ülke ise Brezilya’dır. Tüm ülkelerde, tarımsal üretimle ilgili su ayak izi ülke içindeki toplam su ayak izinde en büyük payı almaktadır.

Günümüze kadar kullanılan tüm suyun yaklaşık %86’sı gıda yetiştirmek için kullanılmıştır. Bu nedenle, gıda seçimlerinin su talebi üzerinde büyük bir etkisi olabilir. Özellikle hayvansal ürünler bitkisel ürünlere göre içerdikleri enerji başına daha fazla suya ihtiyaç duymaktadır. Bu sebeple ete ağırlıklı diyetlerin vejetaryen diyetlere göre su ayak izi daha fazladır. Sanayileşmiş ülkelerde, ortalama bir et tüketicinin harcadığı su günde yaklaşık 3600 litre suya eşdeğerdir, bu da vejetaryen diyetlerde insanlar tarafından günlük olarak kullanılan 2300 litreden 1.6 kat daha fazladır.

Organik üretimde de su tüketimi biraz daha düşüktür çünkü tarladan gelen buharlaşma miktarı daha azdır ve kimyasalların yeraltı sularına ve yüzey sularına yükü daha az olduğu için çok daha az kirliliğe neden olmaktadır. Organik üretim sistemlerinin gri ve mavi su ayak izi azaltmalarının yanı sıra başka çevresel faydaları da vardır. Organik tarım üretim sistemleri daha düşük ekolojik ayak izlerine sahiptir.

Türkiye’de Su Ayak İzi Durumu

Ülkemizin su ayak izi raporu 2014’te yayımlanmıştır. Bu raporun amacı su israfı konusunda farkındalık oluşturmaktır.  İçme ve kullanma amacıyla günlük kişi başına düşen su miktarı Türkiye’de 216 litre bulunmuştur. Türkiye’de tatlı su kaynaklarının sürdürülebilirliği ülke ekonomisini de direkt olarak etkilemektedir. Çünkü Türkiye’deki su ayak izi hesaplamalarına göre üretim ve tüketimin %80’i iç su kaynaklarına dayanmaktadır.

Üretim için ülkemizin su ayak izi tahmini olarak 139,6 milyar m3/yıl’dır. Bunun %17’si gri su ayak izi, %19’u mavi su ayak izi ve %64‘ü yeşil su ayak izidir. Sektörler arasında su ayak izi hakkında bir kıyaslama yapıldığında tarım, %89’luk bir pay ile Türkiye’de en büyük su ayak izine sahiptir. Ülkemizde evsel kullanım %7 iken, endüstriyel kullanım %4’lük bölümü oluşturmaktadır. Tüketimin su ayak izi ise ülkemiz için tahmini olarak 140,2 milyar mᶾ/yıl’dır. Tüketimin su ayak izinin %17’sini gri su ayak izi; %17’sini mavi su ayak izi ve %66’sını da yeşil su ayak izi oluşturmaktadır. Tüketim için de en büyük su ayak izini oluşturan sektör %89 ile tarımdır. Endüstriyel ve evsel su kullanımında sırasıyla su ayak izi %6 ve %5 oranındadır.

Tarım sektöründe, bitkisel üretim için kullanılan suyun %66’sından fazlası yeşil su, %20’si mavi sudur. Endüstriyel ve evsel su kullanımı ise genelde gri su ayak izinden oluşmaktadır.

Tarım sektörü bitkisel üretim ve otlama kategorilerini barındırır. Tüketim açısından en büyük su ayak izine sahip olan tarımın %92’lik bölümünü bitkisel üretim oluşturur. Bunlardan tahıllar %35’ini, yem bitkileri %34’ünü oluşturmaktadır. Nüfus artışı ile gıda ihtiyacı artmakta ve bu ihtiyacın karşılanması için tarımda birçok zirai ilaç ve gübre uygulaması gerekmektedir. Böylece başta su ve toprakla beraber birçok doğal kaynak sıklıkla kullanılmaktadır. Bu yüzden tarımsal faaliyetler, tatlı su kaynaklarındaki kaliteyi ve miktarı ciddi ölçüde değiştirir.

Tarım ürünleri olan buğday ve pamuk, ihracatta bitkisel üretim açısından en fazla su ayak izini oluşturan iki üründür. İhracatın su ayak izi bakımından en fazla hisseye sahip olan üçüncü ürünü çikolatalı şekerlemeler olmakla birlikte, en çok Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde satılır. İthalat ürünlerinde en büyük mavi su ayak izini pamuk oluştururken, diğer ithalat ürünlerinin su ayak izi yeşil su ayak izinden oluşmaktadır.

 Günümüzde ve gelecekte oluşabilecek problemler
UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü’nün 2015 yılında yaptığı bir araştırmada; 663 milyon insan içilebilir suya ulaşamamaktadır. Kısaca her on kişiden biri içilebilir ve güvenilir suya ulaşamamaktadır. Bu insanların 61 milyonu Güneydoğu Asya’da, 65 milyonu Doğu Asya‘da, 134 milyonu Güney Asya’da, 319 milyonu da Sahra-altı Afrika bölgesinde yaşamaktadır. Bunların dışındaki 84 milyon kişi ise diğer bölgelerde yaşamaktadır.

2030 yılına gelindiğinde nüfus artışına ve insan kaynaklı oluşan iklim değişikliğine bağlı olarak temiz suya olan ihtiyacın %40 artması ihtimaldir.

Dünya nüfusunun beşte biri olan 1,2 milyar insan, su kaynaklarının her yıl 1000 mᶾ/kişi altına düştüğü su kıtlığı alanlarında yaşıyor. Nüfus artışı, diyet değişiklikleri ve ekonomik gelişme nedeniyle, 2025 yılına kadar bu rakam muhtemelen artacaktır. 1.9 milyar insanın mutlak su kıtlığı olan bölgelerde yaşayacağı tahmin edilirken, dünya nüfusunun üçte ikisinin su sıkıntısıyla karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor. Dünya genelinde Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nün 2017 verilerine göre yıllık tatlı su kullanımı 3928 km³’tür.

DSİ’nin 2017 verilerine göre ise Türkiye su kaynaklarının %73’ünü tarım için kullanmaktadır. Mevcut su kaynağı açısından Türkiye için bir sorun görülmemektedir. Fakat su potansiyeli açısından bakılınca su sıkıntıları yaşadığı görülmektedir. Özellikle 2030 yılında Türkiye’de bulunan mevcut su kaynakları önemli ölçüde azalacaktır. 2030 yılında ise Türkiye’nin nüfusunun yaklaşık 100 milyonu geçeceği tahmin edilmektedir. Yani bu durumda kişi başına düşen su miktarının yaklaşık yılda 1000 mᶾ’e düşeceği tahmin edilmektedir. Bu sorunlara çözüm için tarım sektöründe su kayıplarının önlenmesi ve havzaların su kaynaklarının geliştirilmesi gerekmektedir.

Akdeniz Diyeti ve Su Ayak İzi Arasındaki İlişki

İstanbul ve Ankara’nın da içinde olduğu Akdeniz ülkelerinde bulunan 13 farklı ilde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre; Akdeniz diyetinin, su ayak izi bakımından daha az olumsuz etkilediği saptanmıştır.

Beslenme örüntüsünde sağlığın sürdürülmesi ve hastalıkların önlenebilmesi için Beslenme Rehberleri’ne göre diyetlerde bitkisel kaynaklı besinler tercih edilmeli ve besin artıkları minimuma indirilmelidir.

Su Ayak İzini Azaltmak İçin Neler Yapılmalıdır?

Almanya’da yapılan bir çalışma sonucunda, mevcut beslenme biçimleri yerine Alman Beslenme Topluluğu diyet önerisi uygulandığında, enerji kullanımında %7 ve mavi su kullanımında ise %26 oranında azalma olduğu bulunmuştur.

Diğer bir çalışmada bir bütün olarak AB ve Hırvatistan’ın, et tüketimini yarı yarıya azalttıkları takdirde diyetle ilgili toplam su ayak izlerini %30 azaltabileceklerini ve vejetaryen bir diyet uyguladıklarında %38 oranında azaltabileceklerini bulmuşlardır.

Bununla birlikte, hem kalori azaltma hem de Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı (USDA) tarafından önerilen bir diyet değişimi göz önüne alındığında, ortalama enerji kullanımı %38 arttığında, ortalama mavi su ayak izi %10 ve ortalama sera gazı emisyonları %6 artmaktadır.

Üretici perspektifinden bakıldığında, teknik çözümler (üretim, işleme ve ticarette verimlilik artışı) ve gıda kayıplarının azaltılması, tarım-gıda sektörünün çevresel baskılarını azaltabilir.

Sürdürülebilir tüketime ilgi gösteren hükümetler bu ilgiyi ticaret politikalarına çevirebilir. Ulusal hükümetler ticaret ve kalkınma işbirliği politikaları ile sürdürülebilir ürünlerin tüketimini ve ticaretini teşvik etmelidir. Ayrıca, fazla su kullanılan ürün işletmeleri, ürün şeffaflığı oluşturma konusunda işbirliği yapmaya teşvik eden düzenlemeler de yürürlüğe koyabilir.

İş dünyası da özellikle büyük gıda işleyicileri ve perakendeciler olmak üzere kilit bir role sahip olabilir. Çiftçiler ve tüketiciler arasında bir aracı oluşturdukları için, ticaret yaptıkları ürünler hakkında önemli bilgileri aktarmak zorundalardır. Büyük müşteriler, çiftçilerin su ayak izlerini azaltmalarına ve uygun çevresel hesaplar sağlamalarına yardımcı olabilirler. Buna ek olarak, işletmeler su etiketleme, sertifikasyon ve kıyaslama planları konusunda işbirliği yapabilir ve tedarik zinciri su ayak izleri ve ürünlerinin ilişkili etkilerini içeren bir raporla yıllık su hesaplarını oluşturabilir.

Türkiye ile dünya arasında bir kıyas yapıldığı zaman kişi başına düşen su ayak izi dünyadaki ortalamaya göre %20 oranında daha fazladır. Türkiye’nin bitkisel üretim için kullandığı su, mavi su ayak izinin oluşturur ve diğer birçok ülkeye göre bu kullanım yüksektir, yeşil su ayak izi ise düşüktür.

Bunun önlenmesi için yeşil su kullanımı tarımda arttırılmalıdır. Ekim-hasılat zamanlarına göre yetiştirilen ürünlerin yağışlardan yaralanabileceği döneme denk getirilmesi için yapılacak çalışmalara odaklanılmalıdır. Eğer yeşil sudan daha fazla faydalanıp, mavi suyu daha az kullanılacak çalışmalar yapılırsa su kaynaklarının etkinliği artacaktır.

Amerika Tarım Bölümü 2015 Amerika Beslenme Rehberi’ne sürdürülebilirliğin yansıtılmasını istemiştir. Hollanda, İsveç, Katar ve Brezilya ulusal rehberlerinde sürdürülebilirliği yansıtan ülkelerdir. Almanya  “Sürdürülebilir Alışveriş Sepeti”ni oluşturarak tüketicilerini gıda alışverişleri için sürdürülebilir olan yollara teşvik etmiştir.


Ercin, E., & Ve Ark. (2012). The Water Footprint Of Soy Milk And Soy Burger And Equivalent Animal Products. Ecological Indicators(18), 392–402.

Gökten, P. O., & Ve Ark. (2017). Su Muhasebesi Ve Grı 303 Su 2016 Sürdürülebilirlik Raporlaması Standardı. Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, 19(4), 957-980.

Hoekstra (A), A. (2010). The Water Footprint: Water İn The Supply Chain. The Environmentalist(39), 12-13.

Hoekstra (B), A. (2012). The Hidden Water Resource Use Behind Meat And Dairy. Animal Frontiers, 2(2), 3-8.

Hoekstra (C), A. (2012). The Water Footprint Of Humanity. Pnas, 109(9), 3232–3237.

Meier, T., & Ve Ark. (2013). Environmental Impacts Of Dietary Recommendations And Dietary Styles: Germany As An Example. Environmental Science & Technology, 47, 877−888.
Pekcan, G. (2017). Beslenme Rehberleri Ve Su Ayakizi. Beslenme Ve Diyet Dergisi, 2(45), 95-98.

Ruini, L. (2013). Water Footprint Of A Large-Sized Food Company: The Case Of Barilla Pasta Production. Water Resources And Industry, 1(2), 7-24.

Tom, M., & Ve Ark. (2015). Energy Use, Blue Water Footprint, And Greenhouse Gas Emissions For Current Food Consumption Patterns And Dietary Recommendations İn The Us. Environment Systems & Decisions.

Turan, E. S., & Ve Ark. (2017). Türkiye’nin Su Ayak İzi Değerlendirmesi. Türk Hijyen Ve Deneysel Biyoloji Dergisi(74), 55 – 62.

Ulucak, R., & Ve Ark. (2017). Ekonomik Büyüme Modellerinde Çevre: Ekolojik Ayak İzini Esas Alan Bir Uygulama. İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 35(4), 115-147.

Vanham, D., & Ve Ark. (2013). Potential Water Saving Through Changes İn European Diets. Environment International (61), 45-46.

Wwf. (2014). Türkiye’nin Su Ayak İzi Raporu. Wwf-Türkiye.

Yerli, C., & Ve Ark. (2019). Van İlinde Silajlık Mısır, Patates, Şeker Pancarı Ve Yoncanın Su Ayak İzi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tarım Bilimleri Dergisi, 29(2), 195-203.


Exit mobile version