Ketojenik Diyetin Obezite Üzerine Etkileri Nelerdir?

Obezite, çevresel ve genetik faktörlerin yanında; psikolojik, kültürel ve fizyolojik etkilerden etkilenen, önemli bir sağlık problemidir.

Obezite, kardiyovasküler hastalıklar için başlıca risk faktörlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Dislipidemi*, hipertansiyon ve diyabet gibi metabolik hastalıklara da zemin oluşturabilmektedir. Obezitede vücuttaki enerji dengesi bozulur. Alınan enerjiyi azaltmak amacıyla; diyet, ilaç ve bariatrik cerrahi gibi farklı stratejiler önerilmiştir.

Obezite yaklaşımlarında, kilo kaybı için birçok farklı diyet türü savunulmakla birlikte; bir diyetin, diğerine göre neden tercih edilmesi gerektiği konusunda çok az bilimsel kanıt bulunmaktadır. Hem kısa hem de uzun vadede; hangi diyet protokolünün en etkili olduğu ve genel olarak doğru beslenme yaklaşımının ne olduğu konusunda kesin bir veri bulunmamaktadır. Genel olarak kabul edilen doğru beslenme tedavisi, nispeten yüksek karbonhidrat ve düşük yağ içeren diyetlerdir. Ancak bazı çalışmalara göre; bu diyetler, kısa vadede kilo kaybı sağlasa da uzun vadede vücutta uyumluluk problemlerine neden olduğu belirtilmektedir. Ayrıca; obez bireylere bu diyet önerildiğinde, bireylerin genel olarak karbonhidrat tüketimlerini, kompleks karbonhidratlar yerine basit şeker içeren işlenmiş gıdalardan karşıladıkları görülmüştür. Dolayısıyla; düşük yağlı bir diyet, kilo problemlerini arttırabileceği gibi, rafine karbonhidrat alımından dolayı, özellikle insülin direnci olan bireylerde dislipideminin tetiklenmesine yol açabilmektedir. Bu tip diyetler konusundaki tartışmaların bir sonucu olarak, son yıllarda çok düşük karbonhidratlı ketojenik diyetlere veya basit ketojenik diyetlere olan ilgi artmaktadır.

Ketojenik diyetin kilo verme etkilerinin mekanizmaları şu şekildedir:

Obezitede insülin direnci prevalansı oldukça yüksektir. Glikoz alımının insülin uyarımına direnci, ilk olarak obez olgulardan elde edilmiştir. İnsülin direncinin temel özelliği, kas hücrelerinin dolaşımdaki glikozu almasının engellenmesi ve karaciğerden glikoz çıkışını yavaşlatma kabiliyetinin tehlikeye girmesidir. İnsülin direncine sahip bireylerde; karbonhidratlar, enerji için kullanılmak yerine karaciğerde yağa dönüştürülmektedir. Bu nedenle, bu bireyler karbonhidrat metabolizmasıyla ilgili sorunlara sahiptir. Obez bireylerde çok düşük karbonhidratlı diyetlerin olumlu etkileri, sadece kilo kaybının bir etkisi değil; aynı zamanda düzelmiş glisemik kontrol, hemoglobin A1c ve lipit belirteçlerinin yanı sıra, birçok vakada insülin ve diğer ilaçların kullanımının azalmasıdır.

Ketojenik Diyet Zayıflatır Mı?

Ketojenik diyetlerin, fazla kilolu kişilerde duygudurumları üzerinde olumlu etkileri olabileceğine dair bazı kanıtlar vardır. Ketojenik diyetin çok erken dönemlerinde (ilk 4 veya 5 gün), hastalar bazen uyuşukluktan şikayetçi olabilmektedir. Bu etki kısa sürede geçmekte ve hastalar daha iyi bir ruh hali bildirmektedir.

Karbonhidrat açısından zengin gıdalara benzer yemeklerin kullanıldığı, yeni tip ketojenik diyetler, diyete uyumu arttırabilmektedir. Burada unutulmaması gereken önemli nokta; hastaların böbrek fonksiyonlarına ve ketojenik diyetten normal diyete geçiş aşamalarına dikkat edilmesi gerektiğidir. Ketojenik diyetin süresi, minimum 2-3 hafta ile maksimum 6-12 ay olarak değişebilmektedir.


Dislipidemi: Kan yağlarının yüksek olması
Glikoneogenez: Karbonhidrat olmayan kaynaklardan glikozun yeniden sentezlenmesi
Lipogenez: Lipit ve yağ asitlerinin sentezi
Lipoliz: Lipitlerin yıkımı

Lysen, L. K., & Israel, D. A. (2017). Nutrition in Weight Management. K. L. Mahan, & J. L. Raymond içinde, Krause’s Food & The Nutrition Care Process (s. 387). Canada: Elsevier Inc.

Paoli, A. (2014). Ketogenic Diet for Obesity: Friend or Foe? International Journal of Environmental Research and Public Health, 2092-2107.

Yumuk, V. D. (2005). Prevalence of obesity in Turkey. The International Association for the Study of Obesity., 9.


Exit mobile version