Her Yönüyle “Fitik Asit”

Fitik Asit Nedir?

Fitik asit, bitki hücrelerinde fosforun depo formudur. Tahılların antibesinsel öğesi olarak da bilinen fitik asit tahıllarda ve kurubaklagillerde bulunan toplam fosforun yaklaşık %80’ini oluşturur.

Hangi Besinlerde Bulunur?

Fitik asit; baklagiller, tahıllar, çeşitli tohumlar, bazı meyve ve sebzeler gibi çeşitli besinlerde ve bütün bitkisel hücrelerde bulunabilen organik bir bileşiktir. Fitik asit bulunduran besinlere örnek olarak; yeşil fasulye, badem, ceviz, barbunya, nohut, mercimek, tam tahıl, yulaf, kepek verilebilir.

Fitik Asit ve Mineral Emilimi Arasındaki İlişki

Fitatlar çinko, bakır, demir, magnezyum gibi minerallerle kompleks yapabilir. Özellikle çinko ve bakır bağlanma eğilimi yüksek olan minerallerdendir. Bu bağlar, bahsedilen minerallerin bağırsaktaki emilimini engelleyecek yönde etki gösterir. Bu nedenle fitat bakımından zengin gıdaların tüketimi ile mineral emiliminin azalmasına bağlı olarak gelişebilecek malnütrisyon riski artmaktadır.

Fitik asitin proteolitik enzimleri inhibe ettiği tespit edilmiştir. Bu da dolaylı yoldan sindirim zorluklarının sebepleri arasında sayılabilir.

Uygulanan Pişirme Yöntemleri Doğru Mu?

Özellikle bitkisel protein kaynağı olarak tüketilen kurubaklagillerde yüksek oranda fitik asit bulunur. Kurubaklagiller işlenerek fitik asit içeriği azaltılabilir. Bu işlenme ve pişirme aşamaları mineral emilimini olumlu yönde etkiler. Örneğin: 100 gram çiğ besinin fitat içeriği 140 miligram iken pişirildiğinde 112 miligram, zarı ayrıldığında ise 108 miligrama kadar düşüş görülmüştür. Demirin emilme yüzdesi ise, sırasıyla; 7.3, 8.8, 9.9 şeklinde artış göstermiştir. Bu değerler göz önünde bulundurulduğunda biyoyararlılığı arttırmak amacıyla kurubaklagilleri doğru bir şekilde pişirmek önemlidir. Bunun dışında suda bekleterek fitatları uzaklaştırma işlemi de yarar sağlayacaktır.

Yeni Araştırmalar Olumsuz Düşünceleri Değiştiriyor Mu?

Ratlarla yapılan çalışmalarda fitik asitin olumlu etkilerinin de olabileceğine dair bilgiler literatürde yer almaktadır. Kanser riskini azaltması, kan glikoz ve lipit seviyelerinde düşüşe sebep olması gibi sağlığa olumlu etkileri çalışmalar sonucunda görülmüştür. Antioksidan özelliği sayesinde hücreyi oksidan hasarına karşı koruyabildiği bildirilmiştir.

Ayrıca, ağız ve diş sağlığı, kan pıhtılaşma problemleri, idrarda yükselen ürenin tedavisi, böbrek taşı olan hastaların tedavisi ve ani gelişen ağır metal zehirlenmelerinin tedavilerinde yüksek fitik asit içeren diyet tedavisi önerilebilir.

Fitik asitin alfa amilazı baskılayarak kan glikoz seviyesini düşürdüğü, fitat tarafından insülin ve plazma glikozunun azaltılması ile karaciğerdeki lipit sentezinin uyarılmasının azaldığı, böylece diyabet ve hiperlipidemi tedavisini olumlu etkileyebileceğini gösteren çalışmalar mevcuttur.

Yapılan bir çalışmada fitik asitin kan plazma kolesterolünü azaltmasıyla hipokolesterolemik (kolesterol düşürücü) etkisi görülmüştür.

Fitik asit; antioksidan, antikarsinojenik (kanser oluşumunu önleyen) , hipokolesterolemik (kan kolesterol seviyesinin düşmesi) özelliğe sahip olması ve kan glikoz seviyesini azaltmasından dolayı kronik hastalıkların önlenmesinde ek bir destek olarak kullanılabilir.

*Fitat: inositol heksofosfat
*Biyoyararlılık: Sindirilen besinin vücutta kullanılabilen veya depolanabilen miktarını ifade eder.
*Rat: Sıçan


Aslı DAĞ BAYRAKTAR, G. A. (2013). Diabetes Mellitus’un Tıbbi Beslenme Tedavisinde Fitik Asit: Faydalı mı? Zararlı mı? Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, (2)1.

BAYSAL, P. (2015). BESLENME. ANKARA: Hatiboğlu yayınları.

İhsan Güngör ŞAT, F. K. (2004). PHYTİC ACID AND EFFECTS ON NUTRITION. GIDA, 405-409.

Pınar Ercan, S. N. (2008, Haziran). Bitkisel Gıdaların İşlenmesi ve Hazırlanması Sırasında Mineral Biyoyararlılığının Arttırılmasına Yönelik Uygulamalar. Gıda Bilimi Ve Teknolojisi Dergisi, 28-37.


Exit mobile version