Gilaburu Nedir? Faydaları Ve Zararları Nelerdir?

Besinin Adı
Türkçe: Gilaburu
İngilizce: Highbush cranberry
Latince: Viburnum oputus

Vatanı ve İklimi:
Dünya’da, Avrasya’da ve Kuzey Afrika bölgelerinde doğal olarak yetişen bu bitki, çoğunlukla kuzey yarım kürenin ılıman iklim kuşağında yetişmektedir. Ülkemizde Orta ve Kuzey Anadolu’da yaygın şekilde yetişmektedir. Gilaburu meyvesi sonbaharda tam olgunlaşmaktadır. Gilaburu meyvesinin suyu İç Anadolu Bölgesi’nde, özellikle Kayseri’de geleneksel bir içecek olarak tüketilmektedir.

Bitkisel Özellikleri:
Caprifoliaceae familyasına ait olan gilaburu; yaklaşık 4 metreye kadar büyüyebilen, çok yıllık, beyaz çiçekli, çalı formunda bir bitkidir. Parlak kırmızı, salkım şeklinde, nohut büyüklüğünde, yuvarlak meyveli olup, tohumları kalın endospermlidir. Morfolojik olarak, bitkinin yaprakları karmaşık dizilmiş, kenarları düzensiz, dişli, yeşil rekli olup, bu renk sonbaharda kırmızıya dönmektedir.

Selçuklular ve Osmanlılar zamanında çiçeklenme döneminde çok güzel olduğundan bu bitkiye ‘gül ebru’ ismi verilmiştir. Gösterişli yapısı nedeniyle bazı yerlerde süs bitkisi olarak da yetiştirilmektedir. Türkiye’de farklı bölgelerde; gilaburu, girabolu, gilaboru, gilabu, gilabba, gildar, giligili ve giraboğlu şeklinde adlandırılan bitki, Anadolu’da yaygın olarak gilaburu ismiyle bilinmektedir. Gilaburu, organik maddelerce zengin toprakları severken, iyi gelişebilmek için bol miktarda suya, iyi renkli ve kaliteli meyve vermek için ise güneşe ihtiyaç duymaktadır. Bundan dolayı su kenarlarında ve nemli yerlerde yetişmektedir.

Faydaları ve/veya Zararları:
Çeşitli bilimsel çalışmalarda, gilaburudaki birçok maddenin; antiinflamatuar, antikarsinojenik, antioksidan, antitümöral, antiviral, vazodilatör ve gastrointestinal mukozal savunma mekanizmasını arttırıcı gibi, etkilere sahip olduğu gözlenmiştir. Ayrıca, Bakteriler üzerinde antimikrobiyal etkinliğe sahip olduğu da tespit edilmiştir. Gilaburunun özellikle kum ve böbrek taşlarını eritmede, idrar kesesi ve karaciğer hastalıklarında, mide rahatsızlıklarında, prostat, romatizma, diyabet, kabakulak, sinirsel bozukluklar, kalp hastalıkları, hipertansiyon, hemoroit ve adet düzensizliğinde tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Böbrek taşlarını düşürücü etkisi ile ‘böbrek doktoru’ olarak bilinir. İçerisinde bulunan arabinoz, ramnoz gibi şekerler, immün sistemi uyarır. Yapılan bir çalışmaya göre, V.opulus meyveleri iyi bir klorojenik asit kaynağı olarak kabul edilmiştir.

Gilaburu bitkisinin meyvesi, kabuğu ve yapraklarının; antispazmodik, yatıştırıcı, diüretik, müshil, jinekolojik kanamalarda, homeostatik, vazotonik olarak; ayrıca, mide ağrıları, safra, karaciğer hastalıkları ve böbrek taşlarına karşı kullanıldığı bilinmektedir. Kuzey Amerika’da yerli halk tarafından ise, kabuk ve yaprak ekstrelerinin diüretik olarak; salgı bezlerindeki şişkinliklerde, kabakulak ve göz hastalıklarında kullanıldığı ve ek olarak gilaburu meyvelerinden hazırlanan preparatların bağırsak solucanlarını düşürmek amacıyla kullanıldığı bilinmektedir. Gilaburunun meyveleri; organik asitler, yağ asitleri, keton bileşikleri ve inorganik maddelerden, yaprak ve kabukları ise, K vitamini yönünden zengindir.

Yapılan çalışmalarda, gilaburu meyvesinin C vitamini açısından zengin olduğu ve diüretik, homeostatik, aneljezik ve sedatif etkilerinin haricinde, karsinojenik tümörleri ve üriner enfeksiyonları azalttığı da bildirilmektedir.

Gilaburu çekirdekleri, esansiyel aminoasitlerden; treonin, valin, izolösin, lösin, tirozin ve fenilalanin, esansiyel olmayan aminoasitlerden ise; aspartik asit, serin, glutamik asit, prolin, glisin, alanin, histidin, lisin, arginin olmak üzere toplam 15 farklı aminoasit içerdiği bilinmektedir. Esansiyel olmayan aminoasitlerden lisin aminoasiti gilaburuda, FAO/WHO tarafından tavsiye edilen miktardan 2 kat daha fazla olduğu bulunmuştur. Buna ek olarak, gilaburu çekirdeklerinin yağ asidi ve serbest yağ bakımından da zengin olduğu bildirilmektedir. Yağ asidi analizlerinde, gilaburu meyvesinde en fazla bulunan yağ asitlerinin oleik asit ve linoleik asit olduğu bildirilmiştir.

Bilgilendirme:
Gilaburu meyvesi Ekim-Kasım aylarında, olgunluk durumlarına göre elle toplandıktan sonra, yaprak, çöp ve diğer kısımları ayrıştırılarak yıkanmalıdır. Meyvelerin olgunlaşması ve kekremsi, buruk tadın az miktarda da olsa düzelmesi için, salamura yöntemiyle 3 ay bekletilmelidir. Meyveleri taze olarak tüketildiğinde ağızda burukluk hissi vermesi nedeniyle genelde kurutularak, meyve suyu, reçel ya da konserve olarak tüketilir. Ezilen meyvelerden elde edilen ekstre 1:4 oranda su ile sulandırılarak ve çok az miktarda şeker ilave edilerek tüketime sunulur. Şerbet olarak isimlendirilen tatlı meyve suyunun, vücudu zinde ve güçlü kılan, zengin vitamin kaynağı olduğu bilinmektedir. İçecek ve jöle olarak da kullanılabilen, oldukça asidik olan gilaburu meyvesi; boya ve mürekkep endüstrisinde de kullanılmaktadır.

100 gram Gilaburu’nun besin değerleri:

CHO
(g)
Na
(mg)

I
(µg)

Vit. A
(µg)
7,5 3 11
Protein
(g)
K
(mg)
F
(µg)
Vit. C
(mg)
0,4 161 46
Yağ
(g)
P
(mg)
Fe
(mg)
Vit. B³
(mg)
0,1 7 0,7 0,3
Kalori
(kkal)
Ca
(mg)
Mg
(mg)
Lif
(g)
37,3 14 8 4,6

 


Ceylan D, Aksoy A, Ertekin T, Yay AH, Nisari M, Karatoprak GŞ, et al. The effects of gilaburu (Viburnum opulus) juice on experimentally induced Ehrlich ascites tumor in mice. J Can Res Ther 2018;14:314-20.

ÇAM, M. (2005), Kayseri Bölgesi’nde Tüketilen Gilaburu (Viburnum Opulus) Meyve Suyunun Organik Asit Ve Fenolik Bileşiklerinin Yüksek Basınç Sıvı Kromatografisi (HPLC) İle Belirlenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Ç.Ü Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi Yıl 2018 Cilt: 35-5

Erzincan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2016, 9 Özel Sayı I, 111-117

Hindawi Publishing Corporation Evidence Based Complementary and Alternative Medicine Volume 2014, Article ID 578103, 10 pages

HIZLISOY, H. (2009), Çeşitli Mikroorganizmalar Üzerine Gilaburunun Antimikrobiyal Etkisinin İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.

Toxicology and Industrial Health 29(9) 824-829


Exit mobile version