Evde Parenteral Nutrisyona Bağımlı Yetişkinlerde İhtiyaç Temelli Yaşam Kalitesi [Çeviri]


Needs-based quality of life in adults dependent on home parenteral
nutrition*
Sorrel T. Burden a
, Debra J. Jones a, *
, Matthew Gittins a
, Joanne Ablett b
, Michael Taylor b
,
Christopher Mountford e
, Jonathan Tyrrell-Price c
, Clare Donnellan d
, Fiona Leslie f
,
Tim Bowling g
, Simon Gabe i
, Farooq Rahman j
, Stephen P. McKenna a, k
,
Jeanette Wilburn k
, Alice Heaney k
, Philip Allan h
, Simon Lal a, b
a School of Health Sciences, University of Manchester, M13 9PL, UK
b Salford Royal NHS Foundation Trust, Salford, M6 8HD, UK
c University Hospitals Bristol NHS Foundation Trust, UK
d St James University Hospital, Leeds, UK
e Newcastle Upon Tyne Hospitals NHS Foundation Trust, UK
f University Hospitals North Midlands NHS Trust, UK
g Nottingham University Hospitals NHS Foundation Trust, UK
h Oxford University Hospitals NHS Foundation Trust, UK
i St Marks Hospital, London Northwest Healthcare Trust, UK
j University College London Hospital NHS Foundation Trust, UK
k Galen Research Ltd, Manchester, UK
article info
Article history:
Received 28 March 2018
Accepted 13 June 2018
Keywords:
Home parenteral nutrition
Quality of life
Intestinal failure
Chronic intestinal failure
Parenteral nutrition impact questionnaire
Intravenous infusions

Evde Parenteral Nütrisyona Bağımlı Yetişkinlerde İhtiyaç Temelli Yaşam Kalitesi [Çeviri]

ÖZET

Giriş ve Amaç: Evde parenteral beslenme (HPN), kronik bağırsak yetmezliği olan kişiler için hayatı sürdürülebilir kılan bir tedavi imkanı sağlar. Bireylerin aylar veya yıllarca HPN tedavisi uygulaması gerekebilir. Kişi her hafta 1 ila 7 gün arasında gece boyunca genellikle 12 ila 14 saat düzenli intravenöz infüzyonlara bağımlıdır. Bu rejimin, tedaviye bağımlı hastaların yaşamları üzerinde olumsuz etkileri olabilir. Bu çalışmanın amacı; Parenteral Beslenme Etki Anketi (PNIQ) için ortalama değerler oluşturmak ve HPN ile beslenen hastaların hastalık düzeyini, haftada infüzyon sıklığını ve hasta karakteristik özelliklerini incelemektir.

Yöntemler: PNIQ uygulanmak üzere, dokuz UK HPN kliniğindeki hastalara dağıtılmıştır. Veriler, bağımlı değişken olarak PNIQ skoru ve bağımsız değişkenler olarak potansiyel regresyon kullanılarak analiz edildi. Düzeltilmemiş ve düzeltilmiş modeller sunulmuştur. Daha yüksek PNIQ puanları daha düşük yaşam kalitesini yansıtmaktadır.

Bulgular: Tamamlanan anketler HPN’ye bağlı 466 kişiden alınmıştır. Ortalama PNIQ skoru 11.04 (SD 5.79) idi. Daha yüksek bir PNIQ skoru (etki büyüklüğü 0.52, CI 0.184 ila 0.853), hafta boyunca daha fazla HPN infüzyona bağlı olanlarda kaydedilmiştir. Kanserli katılımcıların enflamatuar bağırsak hastalığı olanlara benzer bir ortalama PNIQ skoru vardı (ortalama 10.82, SD 6.00 ve 11.04, SD 5.91). Cerrahi komplikasyonları olanlar daha kötü QoL (etki boyutu 3.03, CI 0.642 ila 5.418) ve şiddetli gastrointestinal dismotilitesi olanlar, diğer hastalık durumlarına göre daha iyi bir QoL (etki boyutu 3.03, CI 5.593 ila 0.468) değeri gösterdi.

Sonuç: Kronik barsak yetmezliğinde yaşam kalitesi üzerine yapılan bu büyük kohort çalışması, HPN’nin, bireyleri altta yatan hastalıklarına bağlı olarak farklı şekillerde etkilediğini göstermektedir. Ayrıca, haftada daha çok uygulanan HPN infüzyonlarının sayısı, bireyin ihtiyaçlara dayalı yaşam kalitesiyle ters orantılı olduğu için, PN yükünü azaltan tedaviler QoL’de iyileşmeye yol açar.

1. GİRİŞ

Bağırsak yetmezliği ‘bağırsak fonksiyonlarının makro ve besin maddelerinin ve/veya su ve elektrolitlerin emilimi için gerekli asgari seviyenin altına düşmesi’ olarak tanımlanır, böylece sağlığı sürdürmek için intravenöz takviye gerekir [1]. Kronik (veya tip 3) Bağırsak Yetmezliği (CIF), intravenöz beslenmenin haftada bir ila yedi kez santral venöz kateter (CVC) yoluyla infüzyonunu içeren uzun süreli, bazen ömür boyu ev içi parenteral beslenmeye (HPN) ihtiyaç duyar. İnfüzyon genellikle bir gece boyunca 12-14 saat sürer. HPN, CIF’li kişiler için hayat kurtarıcı bir tedaviyi temsil etse de risksiz değildir. CVC ile ilgili komplikasyonlar; kan dolaşımı enfeksiyonu ve yaşamı tehdit edici olabilen karaciğer fonksiyon bozukluğudur [2,3]. Özellikle bakımın odak noktası yaşam kalitesini (QoL) kapsayacak şekilde hayatta kalmanın ötesine geçti. Hareketliliğin azalması, yorgunluk, uykusuzluk ve HPN’nin kısıtlayıcı doğası ile ilişkili psikolojik sorunların bireyin deneyimlerini etkilediği bildirilmiştir [4]. Hastanın HPN ile ilişkili komplikasyonlarla hastaneye yeniden yatırılması, bu kişinin yaşam kalitesini bozabilir, çünkü bu komplikasyonların gelişmesinden endişelenilebilir [2]. Ayrıca çoğu insan, nadiren tam zamanlıya döner, bu da soyutlanmaya ve azimsizliğe sebep olur [5]

HPN’nin bireyler üzerindeki etkisini ölçmek için kullanılan araçların birçoğu rutin klinik uygulamada kullanım için zaman alıcıdır, bu da çoğunlukla tedavinin etkinliğine odaklanmak ve bunları tamamlamak için zordur [6,7]. Bugüne kadar, CIF’de QoL’nin ölçülmesinde kullanılan araçlar SF-36 [8] ve HPN-QoL’dir [9]. İlki, 25 yıldan fazla süre önce geliştirilen maddeleri kullanan genel bir sağlık durumu ölçütüdür [10]. Sonuç olarak, içeriğin çoğu, CIF’li insanlarda ortaya çıkan değerlendirme için uygun değildir [8]. HPN-QoL’un, CIF’li kişiler için daha spesifik olması amaçlanmıştır. Bu çalışma; literatürün içeriğinden, klinik uzmanlardan ve HPN alan kişilerle yapılan yarı yapılandırılmış görüşmelerden üretilmiştir [9]. Bununla birlikte, HPN-QoL 57 maddeye sahiptir. Bu, klinisyenlerin ve hastaların zamanlarının yetersiz olduğu klinik ortamdaki uygulanma pratikliğini azaltır. Nitekim, SF-36 ve HPN-QoL semptomların (bozulma) ve aktivite sınırlamalarının (engellilik), doktorlar için birincil öneme sahip olan konuların değerlendirilmesine odaklanmaktadır. Ulusal ve uluslararası sağlık hizmeti sağlayıcıları “hasta değeri” kavramıyla giderek daha fazla ilgilenmektedir. Bir hasta tarafından ölçülen sonuç ölçüsü (PROM) bildirildi [7]. Hasta değeri yalnızca PROM içeriğinin hasta merkezli olduğu durumlarda ölçülebilir [11].

Hasta değerini değerlendirmede en yaygın uygulanan yöntem, hastalığın ve tedavisinin bireyin insan ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini etkilediği fikrine dayanan ihtiyaç temelli modeldir [12]. Parenteral Beslenme Etki Anketi (PNIQ) © içeriği; insan ihtiyaçlarının yerine getirilmesinin HPN tarafından bozulma yollarını belirlemek için CIF ile yaşayan insanlarla yapılmış niteliksel görüşmeler yapılarak geliştirilmiştir. Bu içerik daha sonra bilişsel bilgilendirme görüşmeleri yoluyla HPN’ye bağlı yeni bir insan örneği ile kontrol edildi ve son olarak, araç büyük ölçekli bir doğrulama anketi ile yapı geçerliliği ve tekrarlanabilirliği için test edildi [13]. Bu nedenle PNIQ, HPN’nin birey üzerindeki etkisini değerlendiren hasta merkezli bir ölçüdür [14].

Bu çalışmanın temel amacı, PNIQ için ortalama değerler oluşturmak ve HPN ile yaşayan büyük bir insan kohortunda hastalığın durumunu, haftada infüzyon sıklığını ve ihtiyaca dayalı yaşam kalitesini etkileyen hasta özelliklerini belirlemektir.

2. YÖNTEM

Bu çalışma, bir posta anketi kullanılarak toplanan verilerle yapılmış gözlemsel kohort çalışmadır. PNIQ, yaşam kalitesini değerlendirmek için kullanıldı ve parenteral beslenme (PN) hacmi, süresi ve altta yatan tanı dahil olmak üzere katılımcı özellikleri ve klinik bilgileri bir anketle (Bkz. Ek materyal A) bir araya getirildi.
2.1. PNIQ Yöntemi
PNIQ; HPN’ye bağlı kişilerin QoL’lerini değerlendiren 20 ifade içermektedir [13]. Her PNIQ ifadesinde ‘True’ (Doğru,1 puan verir) veya ‘Not true’ (Doğru Değil, 0 puan verir) olmak üzere iki boyutlu bir yanıt seçeneği vardır. Toplam puanı vermek için öğe puanları, 0 (iyi yaşam kalitesi) ile 20 (çok düşük yaşam kalitesi) arasında değişiklik gösterir.
2.2. Örnek Hacim
Klinik Araştırma Ağı (Ulusal Sağlık Araştırmaları Enstitüsü) tarafından istihdam edilen Araştırma Hemşireleri; Ulusal Sağlık Hizmetinden (NHS) katılımcıları, İngiltere genelindeki yerlerde göreve aldı. İnsan hakları, her NHS lokasyonunda HPN kliniklerinde çalışan araştırma hemşireleri tarafından belirlenen kriterleri belirlemiştir.

Dahil etme kriterleri:

Hariç tutma kriterleri:

Katılmayı kabul eden kişilere açıklayıcı bir broşür, PNIQ ve katılımcının HPN rejimlerinin özelliklerini ve ayrıntılarını değerlendiren anket içeren bir paket gönderildi. Anketlerin doldurulması ve iadesi kişinin rızası ile alınmıştır.
2.3. Anonimlik
Tüm anketlere bir kimlik numarası verilmiş ve çalışmaya alım şartları belirtilmiştir. Bu çalışmada, araştırma ekibi üyeleriyle katılımcı ayrıntılarını paylaşmadan katılımcıyla geri bağlantı kurulmasına izin verilmiştir.
2.4. Örneklem
Çalışma tasarımı göz önüne alındığında, önerilen ana anketin örneklem büyüklüğünün hesaplanması için uygun resmi bir karşılaştırma testi mevcut değildi. HPN hastalarını yöneten hastaneler bu çalışma için tanımlanmış ve potansiyel bölgeler olarak kabul edilmiştir. HPN alan toplam 1040 kişiyi tedavi eden on iki bölge tespit edildi. Salford Royal Foundation Trust’ta yapılan HPN’ye ihtiyaç duyan 506 kişi ile daha önce yapılan bir PNIQ doğrulama çalışması, iki çalışma alanında %45’lik bir yanıt oranı vermiştir. Sonuç olarak, bu çalışma için 1040 hastanın tümüne başvurulduysa da, beklenen 468 örneklem büyüklüğüne ulaşılabilmiştir.

Önceki çalışmada ele alınan deneklerin sayısına bakıldığında, %45 (n = 506) yanıt oranı için %80 binom güven aralığı (CI) %43 -% 49 arasında; % 45 yanıt oranı için %80 güven gösterdiği ya da 447 ile 510 arasındaki bir cevapta %80 güven olduğunu ya da 447’den büyük örneklem büyüklüğünün %90 güven gösterdiği belirtildi.
2.5. Etik kurul onayı
Prosedürler, bölgesel komitenin insan deneyi konusundaki etik standartlarına uygun olarak takip edildi ve Güney Batı Frenchay Araştırma Etik Komitesi’nden (16 / SW / 0146) onay alındı.
2.6. İstatistiksel Analiz
Çalışmada, katılımcılardan gelen yanıtlar standart tanımlayıcı istatistikler ve uygun grafik teknikler kullanılarak özetlendi ve rapor edildi. HPN’de ortalama PNIQ puanlarını ve günlerini görüntülemek için çapraz tablolamalar kullanılmıştır. Primer sonucu etkileyen faktörler (PNIQ puanı) keşif analizi ile araştırıldı. İlgili faktörler; katılımcıların yaşı, cinsiyeti, hastalık durumu ve sosyo-ekonomik durumunu içeriyordu. Ayrıca PN ile ilgili ikincil sonuç ölçütleri (haftalık PN sıklığı dahil) de incelenmiştir. Her durumda, ilgilenilen sonucun yapısına göre (sürekli, ikili, sıralı) uygun regresyon modeli seçilmiştir. İlgilenen faktörler önce düzeltilmemiş bir modelde tek tek araştırıldı ve daha sonra priori seçilen potansiyel karıştırıcılar için ayarlandı. Tümüne uygunluk ve model varsayımları kontrol edildi ve farklar içi hesaplamalar not alındı. Önemli olan testlerin (p <0.05) %27 ‘si düzeltilmemiş ve %18’ i düzeltilmiştir. Bu nedenle herhangi bir anlamlı etki büyüklüğü rastgele değişimden kaynaklanmamıştır.

3. BULGULAR

İngiltere’de başlangıçta tanımlanmış on iki NHS Hastanesi’nden dokuzu çalışmaya katıldı. Toplam 906 anket gönderildi, 466’sı (%51) geri döndü, bunlardan 451’i analize dahil edildi. On beş katılımcı, PNIQ’ya 4 ya da daha fazla eksik cevap içeren anketleri geri verdi. Bu yüzden çalışma dışı bırakıldı. Toplam popülasyon için ortalama PNIQ skoru (n = 451) 11.04’tür (SD 5.79; sıfırdan (iyi QoL) 20’ye (zayıf QoL) kadar). Tablo 1, PNIQ puanını özetlemektedir ve HPN kullanımı hakkında bilgi vermektedir. Katılımcılar, HPN ihtiyacına neden olan altta yatan tanıyı kendileri rapor ettiler. Kısa bağırsak sendromu (%35,9) ve Crohn hastalığı (% 20.3) en sık bildirilen tanılardı (Ek materyal B). Bazı tanı kategorilerindeki (örneğin radyoterapi sonrası) düşük numune büyüklüklerinden dolayı, teşhis grupları yeniden dağıtıldı ve bir kategoride birleştirildi; örneğin, Crohn hastalığı ve ülseratif kolit, birleşik bir enflamatuar barsak hastalığı kategorisi oluşturmak için yeniden etiketlendi. Bu, dokuz ila altı tanı kategorisinde bir azalmaya yol açtı (Tablo 2). Altı tanı grubundan, altta yatan hastalıkları olarak ‘cerrahi komplikasyonlar’ı bildiren katılımcılar 14.15’ten daha kötü QoL olduğunu belirten (SD 4.94) PNIQ puanına sahipken, altta yatan hastalıkları olarak ‘şiddetli gastrointestinal dismotilite’yi  bildirilen hastaların,  IQ skoru, 9.04’ten daha iyi QoL olduğu ve en düşük ortalamaya sahip olduğu belirtilmiştir (SD 5.51).

PNIQ ve cevap karakteristikleri arasındaki ilişkiyi belirlemek için standart lineer regresyon yapıldı. Tablo 3, doğrudan düzeltilmemiş ilişki için etki tahminlerini ve %95 CI’yi rapor etmekte ve yaş kargaşasının, HPN’nin başlamasından bu yana cinsiyetin zamanının, haftada HPN’nin sıklığının, HPN ihtiyacına yol açan teşhis, eğitim, medeni durum ve gelirin analizi için ayarlanmış olan raporları belirtilmektedir. Uygunluk değerlendirmelerinin tanısal iyiliği, model uyumluluğunun ve normallik varsayımlarının kabul edilebilir olduğunu göstermiştir. Sıfıra yaklaşan bir etki tahmini, hiçbir etkinin olmadığını, sıfırdan büyükse, birim artış başına sonuçta (kötü QoL) bir artış (PNIQ puanı) ve sıfırdan düşük bir etki tahmini birim düşüş başına sonuçta (daha iyi QoL) bir düşüş olduğunu belirtir. Yanıt veren 466 kişiden 448’i bir haftada hem PNIQ puanı hem de HPN sıklığı için verileri geri gönderdi. Sonuçlar, bir haftada HPN sıklığındaki bir günlük değişiklik için, PNIQ puanının düzeltilmemiş analizde 0.58 (% 95 CI 0.255-0.908) ve düzeltilmiş analizde 0.52 (% 95 CI 0.184 – 0.853) olduğunu göstermektedir (Tablo 3). Ortalama bir klinik önem farkı, PNIQ skorundaki 1 ile 3 ve 6 ile 7 gece arasındaki farktan 2.4 olarak hesaplandı (Tablo 4). Ayrıca (Şekil 1)’deki sonuçlar, altında yatan hastalığı cerrahi komplikasyon olanların, PNIQ skoru düzeltilmiş analizinde 3.03 (% 95 CI 0.642 ila 5.418) şiddetli gastrointestinal dismotilite ile karşılaştırıldığında PNIQ skorunda tekrar 3.03’ün (% 95 CI 5.593 ila 0.468) düzeltilmiş analizinde ortalama olarak önemli derecede artma görülmüştür. Altta yatan hastalığı olarak kanser hastalığı olanlar, düzeltilmiş 0.417 (% 95 CI 2.577 ila 1.742) analizinde,  enflamatuar bağırsak sendromu 0.472 (% 95 CI 1.917 ila 0.974) ile ortalama olarak benzer bir PNIQ puanına sahipti. Cinsiyet, HPN’nin başlamasından bu yana geçen süre, eğitim durumu ve medeni durum PNIQ puanlarını etkilemedi (Tablo 3).

4. TARTIŞMA

Bu çalışma, bugüne kadar bildirilen HPN’ye bağımlı bireylerde ihtiyaç temelli kalite güvencesi konusundaki en büyük çalışmadır. Yeni PNIQ sonuç ölçüsü, birden fazla U.K. merkezinden HPN’ye bağlı olan büyük bir kohort grubuna uygulandı. Kayda değer bir bulgu olarak sunulan bireylerin hafta boyunca HPN’ye ihtiyaç duyduğu gece sayısının artması, PNIQ puanının (QoL) kötü olmasını etkiledi. Bu bulgu klinik ve hasta deneyimi ile uyumludur. CIF’li hastaların HPN’nin kısıtlayıcı özelliği nedeniyle kötü bir QoL’e sahip olabileceği iyi bilinmektedir [4]. Bununla birlikte, haftada gereken HPN gecelerinin sayısının QoL’yi olumsuz yönde etkilediğine dair yayınlanmış çok az kanıt vardır. CIF’li 48 hastadan oluşan bir çalışmada, infüzyon sıklığını azaltan hastaların, Kısa Form-36 anketiyle ölçülen fiziksel işlevsellikte bir iyileşme gösterdiği, ancak bu önlemin kapsamına giren diğer yedi yönünde sağlık durumunun olmadığı gösterilmiştir [16]. 10 aylık sürede 31 hastanın 10’unda yapılan daha küçük bir çalışma Kısa Form-36 puanlarının kötüleştiğini gösterdi [17].

Tablo-1 Parenteral Beslenme Etki Anketi (PNIQ) ve evde parenteral beslenmenin ayrıntıları.

Tablo-2 Tanı grubuna göre ortalama Parenteral Beslenme Etki Anketi (PNIQ) skoru.

Yüksek puan, kötü yaşam kalitesini gösterir.
a Crohn hastalığı ve ülseratif kolit tanıları içerir.
b İskemi ve radyasyon tanıları içerir.

Tablo-3 Doğrusal regresyon modelleri.

* İstatistiksel olarak anlamlı p <0.05. PNIQ-Parenteral Beslenme Etki Anketi, CI-Güven aralıkları, HPN-Home parenteral beslenme, NVQ-Ulusal mesleki yeterlilik.

Son olarak, daha yakın tarihli bir çalışmada, kısa bir barsak sendromu tanısı konan 86 kişide rekombinant glukagon benzeri peptid 2 analogunun parenteral destek gereksinimi üzerine etkisi araştırılmıştır [18]. Çalışma, ilaçla ilişkili HPN gereksinimlerinde bir azalmaya rağmen, aktif tedavi ile plasebo grupları arasında sağlık durumunda bir fark olmadığını göstermiştir.

Tablo-4 Evde parenteral beslenme sıklığı ve Parenteral Beslenme Etki Anketi (PNIQ) ortalama puanı.

PNIQ gibi hasta merkezli bir ölçü kullanıldığında, bu tür yeni tedavilerin QoL üzerindeki etkisini değerlendirmek ilginç olacaktır. Veriler ayrıca HPN’nin altta yatan hastalıklarına bağlı olarak bireyleri farklı şekillerde etkilediğini de göstermektedir. Altta yatan hastalık olarak bir cerrahi komplikasyon tanısı bildiren katılımcılarda ortalama PNIQ skorunun altta yatan hastalığı şiddetli gastro-intestinal dismotilite olanların düşük skor olduğu dikkate alınmalıdır. İlk bulgu, cerrahi komplikasyonları olan hastalarda meydana gelen ani barsak yetmezliği başlangıcı ile açıklanabilir. Tipik olarak akut tip 2 IF ile yapılan çok sayıda ameliyattan sonra ve hastalar uzun süre hastanede kaldıktan sonra HPN’de iyileşmek için eve taburcu edilirler [19,20]. Bu tür hastaların genellikle QoL’lerinde hızlı bir şekilde etkilenir. Buna karşılık, kronik bağırsakta şiddetli gastrointestinal dismotilitesi olan hastalar, genellikle tanı sebebiyle ve bu nedenle hastalığın yönetiminde uzun süreli bir gecikmeyle birlikte, beslenme durumu kötüleştiği için uzun bir hastalık dönemine sahiptir [21, 23].

Şekil-1 Parenteral Beslenme Etki Anketi (PINQ) skorunda, referans kategorisinin Enflamatuar Bağırsak Hastalığı olduğu durumda, müdahalenin teşhisi ile ilişkili düzeltilmiş değişimin grafiği.

Bu tür hastalar daha sonra, CIF öncesi durumlarına kıyasla, QoL’de bir iyileşme ile HPN’ye yerleştirilmesinde bir rahatlama bulabilirler. Bu önerilen açıklamalar U.K.’den daha önceki verilerle desteklenmektedir, QoL’nin intestinal yetmezliği olan akut hastalarda [5] uzun süreli termik hastalığı olan hastalara göre daha kötü olduğunu göstermektedir. Bu çalışmada, PNIQ skorlarında, altta yatan kanser teşhisi konan kişiler ile IBD gibi diğer altta yatan hastalık durumları arasında bir fark olmadığı bulundu. Kanserli hastalara HPN reçete edilme sıklığı ülkeler arasında önemli farklılıklar göstermektedir. Daha düşük reçete yazan ülkelerin, klinik yarar, maliyet etkinliği ve evde intravenöz beslenmenin palyatif bakım ihtiyacı olan bireyler üzerinde algılanabileceği yük ile ilgili endişeleri olabilir [4,24,25]. İleri derecede kanserli HPN alan 221 hastanın yakın tarihli gözlemsel bir çalışmasında, 6 ayda %35 sağ kalım olduğu gösterilmiştir [26].  Bu çalışmaya dahil edilen kanserli hastaların çoğunda palyatif bakım ihtiyacı olan ileri düzeyde bir malignite mevcuttu. Bu çalışmadan elde edilen veriler, bu hasta grubunda QoL’de, IBD gibi iyi huylu olmayan hastalıkların diğer iyi huylu hastalıkları olan insanlardan daha fazla külfetli olmamasını desteklemektedir. Bu çalışmanın sınırlılığı, katılımcıların kısa bağırsak sendromu ve Crohn hastalığı gibi potansiyel olarak çakışan koşulları içeren altta yatan tanılarını kendileri bildirmeleridir. Bununla birlikte, kişinin tanı ve durumuyla ilgili kendi bakış açılarını kullanmak, hasta merkezli bir çalışma temasıyla uyumluydu. Hem akut hem de kronik IF’ye yol açan tanı kategorileri ve mekanizmaları karmaşık olabilir [1,20] ve ihtiyaca dayalı hasta bilgilerini değerlendirmeyi amaçlayan çalışmaların aşırı tıbbi hale getirilmemesi önemlidir. Ek olarak, katılmaya uygun olan merkezlerin tümü davetiyeye cevap vermedi. Ayrıca bu çalışma, HPN alan bir insanın yaşamında, numunenin uzun süreli bağımlılığı nedeniyle yanıltıcı olabileceğini de belirtmektedir. Gelecekteki araştırmalar, özellikle başlangıçtan itibaren ve HPN bağımlılığının seyri boyunca periyodik aralıklarla QoL’deki değişiklikleri dikkate alacaktır.

5. SONUÇLAR

Bu makale, CIF ile yaşayan çok sayıda insan kohortundan PNIQ verilerini bildirmektedir. PNIQ sadece CIF popülasyonunda kullanılmak üzere mevcut olan hasta değerine sahip ilk hasta merkezli ölçüm değil, aynı zamanda kullanımı kolay ve hızlıdır ve bu nedenle posta anketi için iyi cevap oranı ile kanıtlandığı gibi klinik bakıma sorunsuzca entegre edilebilir. PNIQ’nun rutin klinik uygulamaya dahil edilmesi, sağlık kuruluşlarında CIF hizmetinin etkinliğinin değerlendirilmesine yardımcı olacaktır. Günlük klinik bakımdaki PNIQ, IF merkezlerinin hizmetlerini kıyaslamalarına olanak tanıyarak, zaman içinde hasta değerindeki değişiklikleri değerlendirirken, hastaların görüşlerini tam olarak açıklayacaktır.

Yazarlık beyanı

Yazarlar bu makalenin son kopyasını onaylar ve yazarlık ve yayıncılık için etik kurallara uyduklarını onaylarlar.

Fon Kaynakları

Bu çalışma Shire International GmbH şirketinin sınırsız bir araştırma ödeneği ile desteklenmiştir. Hibe numarası: shire IIR-GBR-000976.

Yazar katkısı

SB: Çalışmanın kavram ve tasarımını oluşturdu ve veri yorumlamasına yardımcı oldu, yazının hazırlanmasına ve gözden geçirilmesine katkıda bulundu ve sunulacak versiyonun nihai onayını sağlamıştır.

DJ: Verileri edindi, analiz etti ve yorumladı. Makalenin tamamını hazırladı ve ortak yazar geri bildirimlerinden sonra revize etti ve sunulacak versiyonun nihai onayını sağlamıştır.

SL: Tasarım anlayışına katkıda bulundu. Makalenin hazırlanmasında ve gözden geçirilmesinde yardım ve sunulacak versiyonun nihai onayını sağlamıştır.

MG: İstatistiksel analiz ve yazma için destek sağladı. Makalenin hazırlanmasına ve gözden geçirilmesine katkıda bulunmuş ve sunulacak versiyonun nihai onayını sağlamıştır. JA, CM, JT-P, CD, FL, TB, SG, FR, SPM, JW, AH ve PA, makalenin hazırlanmasına ve gözden geçirilmesine katkıda bulunmuştur ve sunulacak versiyonun nihai onayını sağlamıştır.

Çıkar çatışması beyannamesi

Sorrel Burden, Debra Jones, Matthew Gittins, Joanne Ablett, Christopher Mountford, Jonathan Tyrell-Price, Clare Donnellan, Fiona Leslie, Tim Bowling, Simon Gabe, Farooq Rahman, Stephen McKenna, Jeanette Wilburn, Alice Heaney, Philip Allan, ve Simon Lal, çıkar çatışması olmadığını ilan etti.

Teşekkür

Anketi doldurmuş olan HPN’deki bireylere teşekkür ederiz. Ayrıca site yönetimi ve hasta alımına yardımcı olan NHS sahalarındaki Andrew Padwick, Araştırma Hemşiresi, Dr. Alison Culkin, Araştırma Diyetisyeni, Dr Peter Mooney, Gastroenteroloji Danışmanı, Dr Rebecca Preskey, Çekirdek Medikal Stajyer, Dr Jennifer Phillips, Çekirdek Medikal Stajyer, Krista Louise Murray, Beslenme CNS, Colette Kirk, Uzman Diyetisyen, Hayley Leyland, Klinik Hemşire, Uzmanı, Mary Doona, Klinik Araştırma Hemşiresi, Dr Nicholas Thompson, Gastroenteroloji Danışmanı ekiplere teşekkür ediyoruz.

Ek A. Ek veriler

Bu makale ile ilgili ek veriler https://doi.org/10.1016/j.clnu.2018.06.964 adresinde bulunabilir.


[1] Pironi L, Arends J, Baxter J, Bozzetti F, Pelaez RB, Cuerda C, et al. ESPEN
endorsed recommendations. Definition and classification of intestinal failure
in adults. Clin Nutr 2015;34(2):171e80.
[2] Dibb M, Teubner A, Theis V, Shaffer J, Lal S. Review article: the management of
long-term parenteral nutrition. Aliment Pharmacol Therapeut 2013;37(6):
587e603.
[3] Howard L. Home parenteral nutrition: survival, cost, and quality of life.
Gastroenterology 2006;130(2):S52e9.
[4] Staun M, Pironi L, Bozzetti F, Baxter J, Forbes A, Joly F, et al. ESPEN guidelines
on parenteral nutrition: home parenteral nutrition (HPN) in adult patients.
Clin Nutr 2009;28(4):467e79.
[5] Richards DM, Irving MH. Assessing the quality of life of patients with intestinal
failure on home parenteral nutrition. Gut 1997;40(2):218e22.
[6] Doward LC, McKenna SP. Defining patient-reported outcomes. Value Health J
Int Soc Pharmacoecon Outcomes Res 2004;7(Suppl 1):S4e8.
[7] Porter ME, Larsson S, Lee TH. Standardizing patient outcomes measurement.
N Engl J Med 2016;374(6):504e6.
[8] Carlson GL, Maguire G, Williams N, Bradley A, Shaffer JL, Irving MH. Quality of
life on home parenteral nutrition: a single centre study of 37 patients. Clin
Nutr 1995;14(4):219e28.
[9] Baxter JP, Fayers PM, McKinlay AW. The clinical and psychometric validation
of a questionnaire to assess the quality of life of adult patients treated with
long-term parenteral nutrition. J Parenter Enteral Nutr 2010;34(2):131e42.
[10] Ware JE. SF-36 health survey update. Spine 2000;25(24):3130e9.
[11] McKenna SP, Wilburn J. Patient value: its nature, measurement and role in
real world evidence studies and outcomes-based reimbursement. J Med Econ
2018;21(5):474e80.
[12] Hunt SM, Mckenna SP. The Qlds e a scale for the measurement of quality-oflife
in depression. Health Pol 1992;22(3):307e19.
[13] Wilburn J, McKenna SP, Heaney A, Rouse M, Taylor M, Culkin A, et al.
Development and validation of the parenteral nutrition impact questionnaire
(PNIQ), a patient-centric outcome measure for home parenteral nutrition. Clin
Nutr 2017;37(3):978e83.
[14] McKenna SP. Measuring patient-reported outcomes: moving beyond misplaced
common sense to hard science. BMC Med 2011;9(1):86.
[15] Vallabh H, Konrad D, DeChicco R, Cresci G, Lopez R, Steiger E, et al. Thirty-day
readmission rate is high for hospitalized patients discharged with home
parenteral nutrition or intravenous fluids. J Parenter Enteral Nutr 2017;41(8):
1278e85.
[16] Culkin A, Gabe SM, Madden AM. Improving clinical outcome in patients with
intestinal failure using individualised nutritional advice. J Hum Nutr Diet
2009;22(4):290e8.
[17] Pironi L, Paganelli F, Mosconi P, Morselli-Labate AM, Spinucci G, Merli C, et al.
The SF-36 instrument for the follow-up of health-related quality-of-life
assessment of patients undergoing home parenteral nutrition for benign
disease. Transplant Proc 2004;36(2):255e8.
[18] Jeppesen PB, Pertkiewicz M, Forbes A, Pironi L, Gabe SM, Joly F, et al. Quality of
life in patients with short bowel syndrome treated with the new glucagonlike
peptide-2 analogue teduglutideeanalyses from a randomised, placebocontrolled
study. Clin Nutr 2013;32(5):713e21.
[19] Lal S, Teubner A, Shaffer JL. Review article: intestinal failure. Aliment Pharmacol
Therapeut 2006;24(1):19e31.
[20] Klek S, Forbes A, Gabe S, Hoist M, Wanten G, Irtun O, et al. Management of
acute intestinal failure: a position paper from the European Society for Clinical
Nutrition and Metabolism (ESPEN) Special Interest Group. Clin Nutr
2016;35(6):1209e18.
[21] Amiot A, Joly F, Alves A, Panis Y, Bouhnik Y, Messing B. Long-term outcome of
chronic intestinal pseudo-obstruction adult patients requiring home parenteral
nutrition. Am J Gastroenterol 2009;104(5):1262e70.
[22] Stanghellini V, Cogliandro RF, De Giorgio R, Barbara G, Cremon C, Antonucci A,
et al. Natural history of intestinal failure induced by chronic idiopathic intestinal
pseudo-obstruction. Transplant Proc 2010;42(1):15e8.
[23] Mann SD, Debinski HS, Kamm MA. Clinical characteristics of chronic idiopathic
intestinal pseudo-obstruction in adults. Gut 1997;41(5):675e81.
[24] Bozzetti F. Home total parenteral nutrition in cancer patients. Clin Nutr
1995;14(Suppl 1):36e40.
[25] Naghibi M, Smith TR, Elia M. A systematic review with meta-analysis of
survival, quality of life and cost-effectiveness of home parenteral nutrition in
patients with inoperable malignant bowel obstruction. Clin Nutr 2015;34(5):
825e37.
[26] Theilla M, Cohen J, Kagan I, Attal-Singer J, Lev S, Singer P. Home parenteral
nutrition for advanced cancer patients: contributes to survival? Nutrition
2018. https://doi.org/10.1016/j.nut.2017.03.005 (in press, available online
Mar 17

 

 

Exit mobile version